Obama’nın Kızı!
ABD başkanı Obama’nın kızı önemli bir “alkışlanacak karar”(!) almış. Modası geçmiş cep telefonlarını geri kalmış ülkelere göndererek oradaki sağlık kuruluşlarının ihtiyaçlarına merhem(!) olacakmış. Bunun için de kampanya başlatmış.
Haberler bu minvalde… Büyük haber ajansları bunu ballandıra ballandıra, büyük bir olaymış gibi bütün dünyaya geçtiler, bundan birkaç gün önce.
Diyorlar ki, Obama’nın kızı her iki yılda bir cep telefonu değiştiriyormuş. Kızcağız düşünmüş, taşınmış sonunda aklına parlak bir fikir gelmiş ”ben bu eskiyen telefonlarımı kenarda tutacağıma, ya da bir-iki dolara hurdacıya satacağıma geri kalmış ülkelere göndereyim. Oralarda sağlık kuruluşlarının hizmetine sunayım. Ve bu sayede canlar kurtarmış olurum”.Haber ajansları bu haberi geçtikten sonra peşinden şu yorumu ekliyorlar “Obama’nın kızının yaptığı büyük bir âlicenaplık ve fedakârlık, erdemlik örneği”
Kapitalizm şunu emreder;
Çalışan ve kazanan her zaman hak eder. Çok çalış, çok kazan ve istediğin gibi harca. Zaten kapitalizmin özgürlük sevdası da buradan gelir. Birey çalışıp kazandığını istediği gibi harcasın ki daha çok çalışıp daha çok üretme isteği daha doğrusu egosu artsın.
Kapitalizm kısaca nefsi körüklüyor. İyilik yapmak, insanlara yardımcı olmak mecbur değildir, Zira doğa kanununda mücadele vardır ve hep güçlü olanlar kazanır, zayıf olanlar kaybederler. Bu da doğa kanunu gereği de gayet normaldir. Onlar için bir anlamda doğanın sürekliliği sağlanmış oluyor. Eğer böyle olmasa dünyada hayat bu denli dengeli ve sürdürülebilir olamazdı.
Dolayısıyla kapitalizme göre yardım etmek insan olmanın değil,”erdemli” olmanın gereğidir. Yani yardımcı olmak, iyilik yapmayı sevmek her insanın karı değildir. Kapitalizmin böyle düşünmesi kendi mantığı içinde doğrudur. Bu bir nevi savaş alanında düşmana vurmak yerine başını okşamaya benzer. Veya zayıfı yaşatmaya çalışmak güçlünün hakkını çalmaktır.
Lakin gerçek öylemidir? Yani yardımcı olmak, insanlara iyilik yapmak erdemlik-midir? Bu soruya cevap aramaktansa biz doğulular bu konuda nasıl düşünüyoruz, ona bakalım.
Biz doğulular ve özellikle Müslümanlara göre yardımcı olmak, iyilik yapmak insan olmanın gereğidir, yani insanın vazifedir. Güçsüze, ezilmişe, fukaraya yardım etmek her imkânı olan insanın vazifesidir. Bu Yaratanın bizatihi emridir. Konuya bir başka yönden yaklaşmak da mümkündür. Her insan bir malı ihtiyacı olduğu kadar kendinde saklamalıdır. Fazlası onun için haramdır. İslam inancı ve dolayısıyla geleneklerimiz bunu emreder.
İsterseniz konuyu biraz açalım;
İnancımıza göre kişi imkânım var diye istediği malı istediği kadar alıp stoklayamaz. Ya da istediği malı istediği gibi kullanma veya kullanmama özgürlüğüne sahip değildir. Çünkü o mal toplumun ihtiyacı için üretilmiştir ve toplumun o mal üzerinde dolaylı da olsa söz hakkı vardır. Yani bir anlamda kişi malın veya emeğin hakkını satın alsa dahi malı istediği gibi kullanma hakkına sahip değildir.
Bir örnek verelim;
Bir zengin sıradan bir otomobil alsa ve onu hiç kullanmadan garajında saklasa inancımıza göre bu suçtur. Zira zengin kişi otomobilin sacını, çeliğini, boyasını üretene eğip, bükene o işe yatırım yapana kısaca otomobile emeği geçen herkese saygısızlık etmiş sayılır. Yani dolayısıyla topluma saygısızlık etmiş demektir.
Nitekim büyüklerimiz sofrada yemek yerken tabağımızdaki yemeği bitirince bir ekmek parçası ile sıyırtırlar. Yine bir ekmek kırıntısı yere düşse onu alıp basılmayacak yere koydururlar.
Bu Allahın bize bahşettiğine olan şükrün ifadesi olduğu kadar onu üretip bize sunanlara olan saygının ifadesidir de…
Dolayısıyla bizim için normal olan bir şey onlar için erdemlik ise Obama’nın kızına “vah-yazık” demekten başka diyeceğimiz bir şey olamaz…