content

ikradan-mahyaya-aydinlanma

05 Eyl

O Fotoğraf Karesindeki Bizler!..

Değerli dostlar, bu sene ne güzel iki önemli bayramı bir arada geçirdik.  “Ramazan” ve “Ulusal” kimliğimizi temsil eden “Hilal” ile “Yıldız” aynı günde buluştu, kaynaştı kucaklaştı…

Sahi, bir “Ulus’un Kurtuluşu” ve “Dünya İnsanlık Ailesinin Kurtuluşu”(bana göre) yeniden doğuşunun Bayramı, “Ramazan ve Zafer Bayramları” aynı günde ne güzel örtüştü. 

Bir yanda, “Bütün Alemlere Rahmet gönderilen Hazreti Muhammed Mustafa.”(21/107)

Bir yanda,  “Kurtuluşun Lideri,  Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK”  ikisi de ulus(umuz)un  “SEVGİ” ve “GÜVEN” bağlaçları. Ulusu ulus yapan liderler. Örnek ve prototip insanlar, ruhları şad olsun, mekanları cennet olsun..

Değerli dostlar, bayram günlerinde, hele bizim gibi elli yaşını geride bırakmışsa, duygu ile doluyor insan.

Eski bayramlarda, kaynaşıp kucaklaştıklarını, bayramlaştıklarını arıyor, el ele yüz yüze dokunalım; ya sesle ya da yazı ile ulaşalım diye.

Bir de bakıyorsunuz ki, her yıl daire küçülmüş, özlemle arıyorsunuz, bakıyorsunuz. Zaman öyle değerleri un-ufak etmiş ki  “on line”  “sanal” buluşmalar, görüşmeler ve “soğuk medyatikleşen bayramlar” almış eski anlamlı bayramların yerini.

Bizim mahallenin camisinde hoca: “Mümin müminin özürlerini kapatır örter, bunu yapanın günahlarını ayıplarını, yanlışlarını da Yüce Allah öbür dünya da örter.” diyordu. Eee insan bu ya! “Sorgulayarak düşünüyor! Düşünmeden edemiyor!..”  O an aklımdan “Deniz Feneri” olayı geçti ve değişen anayasa ona bağlı olarak da değişen tüm yüksek yargı organları…

Bu güne kadar, özellikle son zamanlarda İslam’dan neden korkulduğunu, neden din arayışı içinde olan koca dünyada, dünya insanlarının çoğunu bu mükemmel dinin içine çekemediğini bilakis kaçırdığını MERTÇE anlatan bir ilahiyatçıya rastlamadım.

Ramazanın 8. gecesi katıldığım “Kanaltürk Neşter Programı”nda Birlikte olduğum, “Prf. Dr. Eski Diyanet işleri Başkanı Süleyman ATEŞ” gibi, güya din alimlerinin de(!) Bırakın cevap vermeyi, stüdyoyu terk etme Tv Arşivi İzle tehditlerine muhatap oldum.

Değerli dostlar, kitabımızın: “Yiyiniz içiniz israf etmeyiniz!..” emri ne mükemmel bir tespit değil mi? 

O yüce dinin, o muhteşem mesajlarını değerlendirme, “İsraf etmeme”  ne kadar güzel değil mi?

Değerli dostlar, “Tüm Dünya İnsanlık Ailesi için yeryüzünün kaynakları bitti” bitiyor…

Bu yüzden “savaşlar” çıkarılıyor, ülkeler “işgal” ediliyor..

Bu gün dünyada manevi yönü aç ve açıkta bırakılmış, maddi yönden aydınlanmış beyinler, pırıl pırıl beyinler, daha iyi dini, mükemmeli ararken, bizler neden en son mükemmel din olan dinimizin şahane albenisini insanlığa sunamıyoruz?

Dünya ile ciddi bir şekilde uyumlu olamıyoruz?

Bayram namazında öğüt dinlerken dua ederken aklımdan kontrollü ya da kontrolsüz “özgürce” bunlar geçti. Ben de “MERTÇE” yazayım dedim.

Aslında daha çok şeyler geçti bazılarını da sansür ettim.

Dostum, “Ekmel Ali OKUR”ve O’nun 12 eylülde tutuklanışı ve “AJAN” damgası ile damgalanışını(!), “Merhum Ercüment ÖZKAN’ın Çukurova’da Hakka Yürüyüşünü”,  “ Rahmetli Kemal ASLAN ile kutsal topraklardaki 7 önemli günümüzü”, “Şadırvandaki ve  evlerimizdeki dönüşümlü Kur’an derslerimizi”, bir değerli arkadaşımızın, güya “Kur’an’daş”ımızın, hanımına çok doğal olarak “canım” dediğim için, “derslerden aforoz edilişimi”, bu gün ülkemizin önemli yazarlarından olan sevgili “Alişan Kapaklıkaya’nın bile bu afaroza sessiz kalışını” daha nelere neleri….

“BAYRAM VE O FOTOĞRAF KARESİNDEKİ BİZLER” den, o yıllardaki birisinin,  “Cündioğlu Dücane”nin ilginç bir tespitiyle nokta. "Korunmaya muhtaç görünecek denli saf ve masum ruhlara, zannedildiği gibi, zırhsız dolaştıkları için değil, zırha ihtiyaç duymadıkları için kötülük bir zarar veremez. Ne zaman korunmaya muhtaç olduklarını anlarlar ve zırhlarını kuşanırlarsa, işte o zaman kötülük okları bedenlerine saplanmaya başlar."

Yenidoğan’da,  (Adanadaki mahallem oluyor) yenidoğan güneşin ışıkları gecenin karanlığını geride bırakıp, nöbeti Bayramın ap-aydınlığına devrederken,  ben hala zihnimde çakılıp kalan o fotoğraf karesindeki insanların yani “bizler”in “KUR’AN” dediğimiz halde, “nasıl darı unu gibi darmadağınık olduğumuzu, nerede hata yaptığımızı” düşünüyorum!...

Pardon! Geçmiş Bayramınız Mübarek olsun…

 

ATATÜRK KÖŞESİ 

Samimiyetin lisanı yoktur…

 

DÜŞÜN-TAŞIN

Söylenmeyen söz ağırlaşır…

 

GÖNDERMELER

-Milletvekili Ömer Çelik’in;  "Yeni anayasa, büyük Türkiye'nin doğum belgesi olacak" dediğini duydunuz mu?

-Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun, “kurşun gibi sözleri tatlı bir lisan ile telaffuz etmesini, örnek bir davranış olarak not eden gazeteci kim?

-Bir erkeğin akıllı olmasına güzelliğinin tercih edilmesinin hikmet-i sebebini bilen var mı?

-Doç. Dr. Ahmet Fidan’ın Çiğ köfte konusundaki muhteşem tarifini Ekspres okurlarıyla paylaşacağımdan haberiniz var mı?

-İnsan düşünce ve imanı itibarıyla sürekli kendini yenileyebiliyorsa her şeyi taptaze duyabilir."diyen M. Fethullah Gülen’e katılıyor musunuz?

-Mustafa İslamoğlu’nun yeni çıkan “Özlü Sözler” adındaki kitabını hasta yatağında altını çizerek eleştiren Cami İmamını merak ediyor musunuz? 

-Hayat hakkında hiçbir şey bilmeyenlerin ölüm hakkında ahkam kesmeleri doğru mu?

-Çukurova Merkez Vaizi, İlk Haber Gazetesi Köşe yazarı Zeki Uyanık’ın MARDİN’in misafirperver özelliklerini bütün samimiyetiyle Adana’da devam ettirdiğini biliyor musunuz?

-Kendiniz olmanın, kendinizi sevmenin, kendinize güvenmenin objektif bir anlayışla OKU’maktan geçtiğini biliyor musunuz?

Etiketler : , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank