O Bir Atatürk Sevdalısı “Etem Çalışkan” (II)
Etem Çalışkan (O Bir Ressam-O Bir Atatürk Sevdalısı-O Bir Kaligraf)
Kitap Fuarı'nda olduğum için yemeklerin hazırlanmasında katkım olmamıştı. Kızlarım gerçekten çok kısa sürede çok güzel bir menü hazırlamışlardı. Etem Çalışkan soframızın konuğuydu, çok mutluyduk. Damadım Can, bir ara resimle ilgilenmiş hatta Ethem Aydın'dan özel resim dersleri almış, güzel çalışmalarda bulunmuş. Ethem Aydın tahtadan yapılma küçük resim çantasını da Can'a armağan etmiş. Etem Bey'e onları gösterdi. Birlikte fotoğraflar çektirdik. Sohbet o kadar güzeldi ki saat 24'ü geçmişti. Etem Bey'i oteline bıraktık, dönüşte Sena ile ben de evimize bırakıldığımızda gecenin biriydi.Seda ile Can ise mutlu gülümseyerek evlerine dönmüşlerdi. Etem Bey, fuar boyunca misafirperverliğimizden söz etti. Çok mutlu olduk. 14 Ocak Perşembe günü saat 14.30' da Çukurova Edebiyatçılar Derneği olarak " Günümüzde Çukurova'da Şiir ve Sunumlar" konulu dinletimiz vardı. Süre kısa, katılımcılar çok olduğu için başkanımız Dr. Ömer Uluçay "Üç kıtalık kısa şiirler okuyun." talimatını vermişti. Ben de serbest tarzda yazdığım 3-4 yıl önce bir yarışmada birinci olan "Güz İkindisi" adlı eserimi okuma kararını almıştım. Etem Bey de o şiiri önceden dinlemiş, beğenmiş, okumamı istemişti. Yanındaki görevliye "14 Ocak 14.30'da Harika Hanım'ı dinleyeceğim.Unutmayın. "Beni 'Günümüzde Çukurova'da Şiir ve Sunumlar' konulu dinleti için 3. konferans salonuna götürünüz. " demişti. Ben şiirimi okurken o, salondaydı. Şirim bittiğinde ise işinin başına dönmüştü. Benim için unutulmaz bir andı. Daha sonra dinletide süremiz artınca birer şiir daha okumuştuk. Etem Bey, "Bilseydim, dinlerdim o şiirini de..." demişti. İşte incelik budur. İşinin arasında bile dostlarının gönlünü alma fırsatı yaratan güzel insandır Etem Çalışkan...
Yine fuardaki kısa teneffüslerimizde yeni kitap hazırlığım olup olmadığını sordu bana. " Olmaz mı, hem de iki kitap birden geliyor. Biri hece şiirlerimden oluşuyor, diğeri ise serbest tarzda yazdıklarımdan." dedim. "Peki, kapakları hazır mı?" diyince "Henüz belli değil, kitapların adları da kesin değil üstelik..." cevabımı verirken şaşkındım. Etem Bey, beni daha da çok şaşırttı, iki kitabımın kapaklarını da kendisinin yapacağını söyledi. Beraberce kararlaştırdık kitaplarımın isimlerini. Düşündüğüm birkaç kitap adı içinden "Güz İkindisi" serbest şiirlerimi barındıran kitabıma, "Çocukluğum Sende Kaldı İstanbul" ise hece şiirlerimin yer aldığı kitabıma ad oldu.
Fuar bitti, buruk bir şekilde oldu bu kez vedamız. Telefon numaralarımızı kağıtlara da yazdık, birbirimizi kaybetmeyelim diye...Telefonlaştık, biz onu , o bizleri aradı. O, bizi aradıkça sevinç ve şaşkınlığı birlikte yaşıyorduk. Etem Çalışkan, beni hep şaşırtmıştır. Bir hafta sonra kargo ile Güz İkindisi" nin kapağı elimdeydi. "Beğendin mi*" diye gevrek gevrek gülüyordu telefonda... "Beğenmez miyim?" diye sorusuna soruyla karşılık verdim. Hayalimi nasıl görmüştü? Düşündüğüm kitap kapağı buydu. "Çocukluğum Sende Kaldı İstanbul" için benim fotoğrafımı kullanmak istedi. Yollamadım, çünkü son zamanlarda çekilmiş düzgün bir fotoğrafım yoktu. En yeni vesikalık fotoğrafım da kızımın nişan günü "Hazır fotoğrafçıya gelmişken çektireyim." dediğim 11 Ağustos 2007 tarihliydi. Telefonda " Benim resmim olmasa...Kitap kapağının güzelliğini bozmayayım. Zaten düzgün bir fotoğrafım da yok, yenisini çektirmem gerek." dediğimde "Ben rötuşlu fotoğraf istemedim. rötuşla yüzdeki çizgileri, hatları yok ediyorlar.Bana rötuşsuz bir fotoğraf gerekiyordu ya artık yollama, kitap kapağını bitirdim. Hem iki kapak çalıştım.Hangisini beğenirsen..." Beni yine şaşırtmıştı.Tarsus'ta her ay "Kaligrafi Sanatı" dersi veriyormuş.Gelirken getirecekmiş.Önce cuma günü saat 14.00 demişti, sonra perşembe akşam 19.10 uçağıyla Adana'ya gelip servisle Tarsus'a geçeceğini bildirdi. Seda'nın dersi vardı. Sena ile beni Can götürdü. Eli kesilmiş uçakta, dergiyi karıştırırken kağıt kesmiş. Çok üzüldük. Bize armağanlar da getirmiş. Bir adet takvim, üçümüze de kendi güzel yazısıyla hazırlanmış Kur'an-ı Kerim ve benim iki kitap kapağım...Daha ne olsun! Ben de zaten Tarsus'ta, Adana'da kitaplarımı imzalayarak kendisine hediye etmiştim. Bu kez "Canım Türkiye'm" adlı kitabımdan üç adet dostlarına hediye etsin diye havaalanına götürmüştüm. Tirşe yeşili bez heybesine kitaplarımı yerleştirirken çok mutluydum.
Bugün 28 Ocak 2011 Cuma...Her nedense Etem Çalışkan'ı ne zaman, nerede, nasıl tanıdığımı anlatmak istedim. Dilerim bu dostluk ömür boyu daha da güçlenerek sürsün. Böyle değerli sanatçılarımız başımızdan eksik olmasın. Atatürk Türkiye'sinin sayesinde mutlu,çağdaş, huzurlu günler yaşamayı dileyelim.Atatürk'ün dediği gibi: " Hepiniz milletvekili olabilirsiniz, başbakan, hatta cumhurbaşkanı olabilirsiniz fakat sanatçı olamazsınız."
Sanata ve sanatçıya sonsuz sevgi ve saygılarımı sunuyorum