content 1977 Trabzon doğumluyum/evli ve bir çocuk annesiyim. yerel bir gazetede ve İnternet bir edebiyat dergisinde yazılar yazıyorum. k.t.u mezunuyum.
07 Oca

Nursena’nın Gözleri (II)

Gözlerinden süzülen yaşların seslerini âlem duyuyor-casına utanmıştı bir kere. Bunları hak etmediğine inanıyor ve durmadan ağlıyordu. Kendine dur diyemiyordu artık. Yeşil gözlerinden akan yaşlar tükenmeye başlamıştı. Sıkıntısı ve ezası ağladıkça artıyordu. Gözleri Nursena'ya dur diye yalvarıyordu artık.

Keşke-leri yaşamanın azabımı yoksa “keşke olmasına engel olamamanın verdiği hüsran mıydı?” güzel kadını bu duruma getiren. Ne aklı alıyordu, nede kalbinin zedelenmemiş bölgesi yaşadıklarını. Sokaklardaki o perişan halini görenler bakıyordu lakin, o farkında bile değildi.

“Keşkelerine ağlamayan bir kadın

Hayallerde saklanan, adına öyküler yazılan

duyguları rastgele yaşamadan, aşkla ıslanan bir kadın tümcesi

devamı olamayacak kadar derin ve sessiz..” A.GÜL

Nefret eder-cesine, bu şehre geldiği güne lanet ediyordu içindeki çığlık. Evinin bulunduğu mahalleye gelmişti. Birden sendeleyerek istem dışı bir hareketle sakince soğuk kaldırım taşına oturdu. Elini başının arasına koydu. Kendinden neden bu kadar vazgeçmişti, utanma hissi ve gurunun böylesine nasıl yırtıp atabiliyordu! Garip olan hiç kimse Nursena'ya neden bu halledesin diye sormuyordu. Oysaki, Nursena 6 yıldır bu mahallede yaşıyordu. Kimseciklerle ne kırgınlığı ne de tartışması olmuştu.

Mahallenin küçük çaplı bakkaliyesi bile sadece seyre çıkmıştı yeşil gözlü kadını. Nursena, artık ne yaptığını bilmez bir haldeydi. Üşüyordu ama, bunun bile farkında değildi. Beyninde bitiremediği neden, niçin, nasıl vs. vb. sorulara dur diyemiyordu.

"Git dercesine, kal demek son defa kal dercesine;

gitmeleri terketmek bir defa daha kimin uğruna.

Can dercesine ölmek, öl dercesine  can olabilmek

sar dercesine yar olabilmek yar olurcasına yardan vazgeçebilmek

kimin uğruna..." A.GÜL

O kalabalık yalnızlığın içinde kaldırım taşlarına yığılan bedeniyle bedbaht halini setredenlerin içinden bir el uzanmıştı. Saçlarından kayan eşarbını yüzüne değen ıslak kısmını kaldırıp nursenaya elini uzattı. Kadın kendinde ona gelir gibi oldu ve başını hafifçe bu da kim diye kaldırdı. Gözlerindeki buğu öylesine azalmamıştı azalmaktan kan çanağına dönmüştü. Bakamıyordu bile kimdi bu el uzatan ve yardımcı olmaya çalışan diyerek hafiften çevirdi kendini. Ve gözlerine inanamamıştı. Arda peşinden gelmişti.

Ama Nursena bu hayal olmalı diye geçirdi içinden. Ve ayağa kalktı gözlerine değen yağmur damlalarını sildi, içini çekti. Tekrar baktı… Tekrar baktı… Arda karşısında duruyordu. Amansız bir acı başladı birden içinde engel olamadığı bir öfkeyle elini itti ardanın.

-Çek eliniiiiii diye bağırmaya başladı. Arda şaşırıyordu tanıdığını Nursena’dan farklı bir kadın vardı karşısında. Lakin içindeki ses ben bu hale getirdim onu;

-Neler yapmışım herşeyime, hayatıma anlam veren kadına.

Bir kendine, bir ona baktı durdu. Affet diyebilecek cesareti bulamıyordu kendinde. Nasıl yapsa bilmiyordu.

-“Nursena’m” diye söze başladı, affet beni anlamsızdı yaptıklarım, alım başına geldi sen kapıdan çıktığında dayanamadım pencereden sana bir kez daha bakmak istediğimde sensiz olamayacağımı anladım. Affet Nursena’m affet.

Nursena, yeşil gözlerinden süzülen öfkeli bakışları bir kenara bırakmıştı bile. İçindeki sevgi deli bir çay gibi akıyordu. Ama içinden yaşadıklarını atması için zamana ihtiyacı vardı. Başında ıslanan eşarbını düzeltip yola koyuldu mahallenin dik yokuşlarından yukarı doğru.

Arda peşinde vereceği cevabı bekliyordu. Ama Nursena cevap vermiyordu, veremiyordu. Aklı “durma git” diyordu, kalbi “dön arkana sarıl ona bir kez daha şans ver” diye çığlıklar atıyordu. Nursena önde arda peşine yağmura aldırış etmeden yürüyorlardı mahallenin ıslak taşlarında. Sessiz ve sedasız bir yürüyüştü bu yürüyüş. Akıllara zarar depremler yaşıyordu iki aşık. Öfke, nefret, sevgi, gurur, aşk, sitem, ızdırap vs vb duyguların haykırışları arasında boğuluyorlardı. İhanetin içinde ihanetle vurulmuştu Nursena affedemiyordu düşününce. Ardanın her şeye rağmen yanında olmasına seviniyordu,

-“Ama neden” diye de bitmiyordu içindeki söylentiler.

Peşinde ardanın kokusu, kalbinde bitiremediği aşkı, aklında olmazları yürüyordu işte. Ama bir karar vermeliydi artık bir defa da her şeye bir anlam vermeliydi

-YA GİT, demeliydi

-YA DA KAL İÇİMDE VE KAL SONUNA KADAR BENDE…

DEVAM EDECEK...

Etiketler : , , , , , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank