Niyet mi, Kısmet mi?
Önemli olan niyettir insanda, nasıl ve nerede olduğunun pek ehemmiyeti yoktur. Üzerindeki elbisenin, makam ve mevkisinin de önemi yoktur. Onun dışa yansıyan karakteri ve bakış açısı etkiler diğerlerini.
Başarıya götüren, iyi ilişkiler içinde olmasını sağlayan, kazandıran ve kaybettiren niyettir. Niyet iyi ise kişi iyi şeyler yapar ve karşılığında saygı, hürmet ve iyilik görür. Eğer niyet kötü ise yapılanlarda kötü ve kötülüklerdir. Bunun karşılığında da kötülük ve lanet görecektir. Şimdi bunların ikisini de yapan insandır.
Aynı şartlarda yaratılmışlardır. Fakat biri iyi iken diğeri neden kötü olur? Hoş görüden uzak, merhametten yoksun, şuursuz ve bilinçsiz. İnsan mantığının almadığı da budur. İnsana yakıştıramadığı, uygun görmediği, onun adına kabullenemediği de budur. Ama arzulanan gerçek şudur hep, insanlar ardında iyi anılar bırakmalı, adı geçtiğinde güzelliklerle yâd edilmeli. Lanetlenerek anılan bir insan olmayı ne kadar istemiyorsak iyiliklerle anılabilmek için de o derece iyi olmalıyız.
Tarihimize baktığımızda iyi eserler bırakanlar baş sayfalarda yer almışlardır. Biz onları okudukça gurur duyarız, göğsümüz kabarır ve onları kendimize örnek alırız. İnsanın yetişmesinde kişiliğin oluşmasında aile, okul ve çevre üçgeninin etkisi büyüktür hatta çok önemlidir. Eğer aile yapısı düzgün olan bir ortamda gelmişse, okulundan iyi eğitim aldıysa ve güzel bir çevrede yetiştiyse işte o insanlar mükemmel dediğimiz yapıdadırlar.
Onlara daha çocukken milli manevi değerler öğretilmiş, kendisinden toplumun beklediği davranışlar aşılanmış olarak yetişmişlerdir. Makam mevki sahibi olduklarında da adaletli ve insani bir tutum içinde olacaklardır. Millet malına sahip çıkacak, koruyacak ve geliştirecektir. Doğruluğu kendine rehber edinip diğer insanlara da böyle davranacaktır. İşte vatan da bu gibi insanların omuzlarında yükselecektir. Tarihçilerimiz bu gibi insanlardan övgüyle bahsetmektedirler.
Bunun aksini düşünmek bile istemeyiz değil mi? ama maalesef biz düşünmek isteme sekte böyle olanlar da çok içimizde. Her mekân da yer bulan, insanlara hükmeden, hatta yöneten ve emreden insanlar. Bunlar kendilerini o kadar dürüst, doğru ve vatansever olarak tanıtırlar ki dinlediğin zaman kendinden geçersin. Ama uygulamayı gördüğün zaman sadece bir eyvah demek gelir elinden eğer kafan ayarsa.
Ne dış görünüş, ne yaldızlı sözler, ne de göz kamaştırıcı yalanlar fazla zaman geçmeden yerini asıl niyete bırakır. Demiştik ya yukarıda niyet önemlidir diye işte asıl olan budur. O zaman pek çok hayaller yıkılır, planlar bozulur, daha da önemlisi özdeki değerler kaybedilir.
İş işten geçtikten sonra, aman sende ya da tüh demenin de bir faydası olmaz. İnsanların yaşantısından, yaptıklarından ve yapmak istediklerinden, çevrelerindekilerden, kimlerle görüşüp konuştuklarından niyetinin ne olduğu aşağı, yukarı anlaşılır. Eğer sen anlayamıyorsan anlayıp ta sana anlatanı dinle. Dinle ki sende gerçekleri görebilesin.
Hayat benim hayatım nasıl istersem öyle yaşarım, nasıl istersem öyle düşünürüm diyorsan eğer önce niyetini ortaya koymalısın. Ben bilirim ben yaparım demekle olmaz. Bu gün iyi niyetinden faydalandığın ve etrafına topladığın insanlar, yarın senin niyetini öğrendiklerinde senden hesap soracaklardır. İşte o zaman vereceğin cevap çok önemli. Bu gün böyle ama yarın çok şey farklı olacaktır. Dönüp e kısmet buymuş demeye hakkın olmayacaktır.
