content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

02 Ağu

Nisyan ile Malul Olma Utancı

Türk Milleti olarak, Anadolu'da 1000 yıl değil; 17 bin yıldır varız.
Varlığımız, Nuh tufanından sonra yaratılan yeni nesil ile birlikte, Ağrı dağı eteklerinde başlar. Bu dönem tam da

Anadolu'nun nihai şekillenme, boğazların oluşma ve Kıbrıs'ın ana kaya (Anadolu) kütlesinden kopma ve bugünkü yerine doğru ilerlemesine başlama evresidir.

Hazreti Nuh'un üç oğlundan (Hami, Sami, Yusuf) biri olan Yusuf'un (Yasef değil) evlât ve ahfadı (torunları, nesli, soyu) olarak Orta Asya'ya da Anadolu'dan gitmişiz. (Hâdis-i Kutsi'de: Yüce Allah buyurdu ki, "Benim bir ordum var. Onlara Türk adını verdim ve doğuya yerleştirdim. Onları âleme düzen ve adalet sağlamaya memur kıldım; Divan-ı Lügat-it Türk, Sayfa 292, İstanbul 1333) Bu anlamda Türk; Yeryüzünde adalet, huzur, hukuk, refah ve saadet iklimini kurmak, korumak ve İbn-i Haldun ile İbn-i Battuta'nın dediği gibi 'medeni siyaset' vasıtası ile bu rejimi geliştirmekle görevli bir millet olup;

Nisyan ile Malul Olma Utancı

"Muhterem milletime şunu tavsiye ederim ki; sinesinde yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların; kanındaki, vicdanındaki öz cevheri, çok iyi incelemek, bilmek ve ona göre davranmak dikkatinden, bir an dahi vazgeçmesin!" (Mustafa Kemal Atatürk)

Bil ki, Türk İnsanı "altın değerinde" nadirden bir cevherdir. Işığa tut bak; içinde Ata-Türk, namuskârlık, doğruluk/dürüstlük, diğerkâmlık/sencillik, adalet ahlâkı, bilgelik/dindarlık ve olgunluk, onur-erdem, ilke yoksa!, kesinlikle ve mutlaka sahtedir. (2002, M. N. SINACI)
Veciz söylemlerinin sebep-i hikmeti budur.

Bunların hepsi aydınlandı, açıklandı ve bilindi. Rahmetli Mustafa Kemal Atatürk, konuyu çok iyi bilenlerdendi. 'Türk Tarih Tezi'nde', batılı tarihçilerin, özellikle Türk'lerin tarihi ile ilgili yalan, yanlış ve iftiralarını alenen ortaya koydu ve açıkladı. Ayrıca, "Güneş Dil Teorisi"nde, Türk dili'nin bütün dillerin anası, özü ve ilmi kaynağı olduğunu, kuvvetli karine ve gerekçelerle ileri sürdü. Bir Osmanlı Paşası, aileden dindar ve münevver, yüksek şahsiyet, haysiyet ve karakter sahibi olması nedeniyle; Cumhuriyet ve Türk İnkılâbının temellerini ilim, irfan, şan-şeref, iman ve aksiyon üzerine kurdu, namuskârlı ve erdemle yoğurdu.

Bu nedenle; Gaflet, hıyanet ve dalalet ehlinin bir türlü idrak edemediği Atatürkçülük ve/veya Kemalizm; her şeyden önce ve mutlaka tam dürüstlük, adalet güneşini ihya, evrensel hukuk, Müslümanlık (dindarlık, lâik demokrasi, bağımsızlık) barış ve vatanseverlik üzerine kuruludur. Adına "Atatürk/Türk Milliyetçiliği" denilen kavram da, gerçekte budur!..

DAHİLİ VE HARİCİ BEDHAHLAR DEVREDE

Türk İnkılâbı, ulus'un aydınlık-berrak, şerefli-şanlı "medar-ı iftihar" tarihinden hız ve ilham alarak ve insanlık düşmanı emperyalizm zulmüne maruz milletlere örnek/önder olarak ilerlemesini sürdürürken; Atatürk sinsice ve kalleşçe öldürüldü. (Bak: Ogün Deli, Agoni) Özde, Türk düşmanlığından çok; İnsanlık, medeniyet, adalet ve hukuk düşmanlığı anlamı taşıyan bu menfur teşebbüsün faili ve iğrenç mimarları; Uluslar arası Yahudi tarikatı üyesi masonlardır.

Nitekim 1938 tarihli karşıdevrim ve 27 Mayıs ihanetinin faillerinin ekseriyeti mason, misyoner, dönme, devşirme, koza ve kriptodur. Şimdilerde "Kürt Meselesi" kisvesi ardında, Türk, Türkiye düşmanlığı, Rum-Ermeni-Yahudi uşaklığı ve din tüccarlığı yapanlar gibi!..

Sonra ne oldu? 10 Kasım 1938 günü saat 9'u beş geçe 1923 TC'sini yerle yeksan eden 'karşıdevrimin' ayak sesleri duyuldu. Hemen ertesi gün, kara bir kâbus gibi ülkenin tepesine çökerek, derhal, bu neviden tarihi önem/değer ve derinliği olan bilgi/belgeler kaldırılıp çöpe atıldı. Türk Tarih Tezi ve Güneş Dil Teorisi'ni ise, gerçek dışı ve hayal mahsulü ilân ederek; Atatürk ilkeleri ve Türk İnkılâbını, hiç yaşanmamış gibi hafızalardan silme/kazıma ve beyin yıkama operasyonlarına kalkıştılar. (Bak: Gizlenen Rejim Kemalizm, Tayyip Yelen)
İşte bu, gaflet ve ihanetle malul dönme-devşirme zihniyet; Türk'ler Anadolu'da 1000 yıl'dır var diyor. Yetmiyor; 'Türkler Anadolu'ya 1071'de geldi' tarz yalan ve iftira yazıyorlar.

Menfur maksat: Ütopik İyonya (yunan imparatorluğu) için yatırım. Yani; Anadolu'nun Ermeni, Rum/Yunan ve Yahudi arasında taksimini öngören kalleş plan!. Yani: Devrimcilik!..

ANALİTİK YAKLAŞIMLAR VE GÜNCEL

Yani, bu topraklarda, 'Anayurt Anadolu'da geçen 17 bin yılımızı 'Milli hafıza'mızda canlandırır; Ceddimizin son "Osmanlı" Devletini 624 ve Türkiye Cumhuriyetini 91 yıl olarak varsayıp; Bu coğrafyada geçen ömrü hayatımızın tamamını 17 yıl yerine kaimcesine bir hesap yapacak olursak, İstiklâl Savaşı'ndan günümüze geçen süre üç hafta gibi gelir.

Türkiye Cumhuriyeti'nin gerçek başlangıcını 23 Nisan 1920 kabul ettiğimiz takdirde 624 yıllık Osmanlı'nın henüz 1/7'sine bile ulaşamadığımız görülür. Kaldı ki, bu hesaba göre; İstiklâl Harbinden bu yana geçtiği sanılan süre olabildiğince kısadır. Öyle kısa ki, daha Süvari alayının nal sesleri, arkalarında kalkan toz bulutları dağılmadı.
Karayılan, Şahinbey ve Dikmen sırtlarında bekleyen Seymenler daha ölmedi. Bekir ağa bölüğünde yatan vatanseverler henüz tahliye olmadı. Düşmanı tuz ve ekmekle karşılayan hainler, daha evlerine dönmediler!. Köşe bucak sinerek, saklanarak, din-dil değiştirerek, bin bir surat ve şekle bürünüp pusuda bekleyerek; Türk Milleti'ne hain tuzaklar kurmakla iştigal etmekteler. Aslında her şey dün gibi, dün bugün gibi..

Su uyur, düşman uyumazmış; uyumadılar işte..

İşbirlikçi mütegallibe hükümeti uyumadı; Anzavur Ahmet'i, Delibaş'ı, Şeyh Said'i,
Sait Molla'sı ve Damat Ferit Paşa'sı hiç uyumadılar.. Bakın işte, bir gün önce Hınçak'ın elinden düşen bayrağı, önce ASALA'ya sundular. Onlarca masum ve müsemma, korumasız diplomatımızın kalleşçe kanını döktüler. Katliamlar soy kırımlar birbirini izledi. Sonra, terör güruhunu Asala ile birleştirip, kirli-kanlı ellerine bayrağı verdi dönmeler, devşirmeler, kozalar ve kriptolar.. Bu defa ihanetin kod adı "Kürt sorunu" oldu. Süfli suçtan mütevellit Ümraniye soruşturmasının adını "Ergenekon" olarak adlandırma küstahlığında bulundular. Sonra yaş'la kuru'yu yan yana koyup, sapla samanı birbirine karıştırarak; Aslanı çar-çakala, kediyi fareye boğdurup, mertliği, adaleti, hukuk ve ahlâkı iyice bozdular. Nice namuslu, dürüst, civan yiğit vatanseverleri, "ihanet şebekesi kaçkını, müfteri-yalancı, iğrenç gizli tanıklar" ve sahte ihbar mektupları kullanarak tuzağa düşürmeleri karşısında tuz koktu, adalet ahlâkı çöktü, ak'la kara birbirine karıştı!... Nihayetinde, Atatürk'ün "Hak'a Tapanlara" emanet ettiği bütün cephe ve tepeler mütegallibe hükümeti'nin eline geçti.

Durum tespiti önemli, 2. Kurtuluş Savaşı'nın zilleri neredeyse çaldı çalacak. Yeniden "Milli Mücadele" başladı başlayacak!.. Mustafa Kemâl'in 5 vakit namaz kılan 'namuskâr-dürüst, şerefli ve şanlı' Kahraman Askerlerine ve sine-i millet tarafından milli kongre namına seçilip gönderilen; damarlarında asil kan ile kaim timsali fazilet üyelerine selam olsun!. Gün boyu menfur işgal unsurlarına ait telgraflar okunuyor haber bültenlerinde.. Kalenin burcunda düşman bayrağı sallanıyor diye cuma namazının kılınamayacağını söyleyen vatanseverlerin evlatlarına soruyoruz: Hani!..

Neredesiniz? Ve neredeler?..

Türkiye'nin imamı, bir düşman plânı olan BOP eş başkanı olduğunu söylüyorsa onun arkasında namaz kılınır mı? Kıldığınız namaz kabul olur mu? Açılım adına işlenen şu ihanete bakınız: AKP'li bölücüler iyice azıttılar. Açılımı tırmandırıyorlar. AKP Adıyaman belediyesi, Silvan karakoluna saldırırken öldürülen 'terörist leşi' için resmi plakalı, belediyeye ait cenaze arabasını tahsis etti. Bununla da kalmadı. Aracın önüne, üzerinde "PKK-APO İNTİKAM" yazılı afiş asıldı. Üzerine, teröristin örgüt bayrağı önünde çekilmiş fotoğrafı konuldu. Ayrıca, çerçeveli bir fotoğrafı da, içerden ön cama yerleştirildi. Önde başka bir eşkıya resmi ile 'daimi görevli hizmet aracı' yazılı bir plaka da var. Bölücüler, resmi devlet arabasıyla böyle gövde gösterisi yaptılar. 'dişe diş intikam' diye bağırıştılar. Karşı çıkan olmadı. Devlet orada yoktu. Açılım ile şımaran eşkıya istediği gibi at koşturuyor. Şimdi İçişleri Bakanı, AKP'li Belediye Başkanı N.

Büyükaslan için takibat mı yapacak, yoksa ihanete ortak mı olacak, göreceğiz."
İşte ihanet vaziyeti! Nisyan ile malul utanç verici halet! Devlet hak/hukuk dairesinde hâkim olamazsa, misilleme ve meşru müdafaa haktır. Hükümet; adalet güneşi gibi tüm halkın üstüne doğmaz ve "adaletle hükmetmezse eğer" İyice bilinsin ki; öfke kine, kin kutsal isyana dönebilir!.. Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın. (*) Kaynak: Sözcü gazetesi, 11.07.2010

Etiketler : , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

1 Kere Cevaplanmış to “Nisyan ile Malul Olma Utancı”

  1. 1
    Uğur ÖZALTIN Says:

    Türk olmayı öcü gibi pazarlayanların kanını ve soyunu incelemek şartt.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank