Neşe Karaböcek ve Erol Evgin…
Tedavi amacıyla gittiğim yurt dışından dün akşam döndüm. Gelince Oğlum TV de bir şey izliyordu.
Döndüm baktım. Bu bir Minikler geçidi idi. Harika sesler şarkılar türküler söylüyorlar, yabancı klasikler söylüyorlardı. Mini minicik çocuklar. Ekran başından kalkamadım.
Çivilendim. Sunucuları arasında Erol Evgin’i görünce gözlerimden yaşlar süzüldü. Çok eskilere gittim. Erol Evgin’in in bende çok özel bir yeri vardır. O güzel insan, o muhteşem sanatçıyı her zaman takdir edip sevdim saygı duydum.
Şarkıları ile büyüdük, efendiliği ile yol gördük, insani tavırları, yaşamları ile sanatçıya olan sevgi ve saygımızı arttırdılar. Arttırdılar diyorum, O ekranda biraz sonra yılların eskitemediği ikinci sanatçı NEŞE KARABÖCEK hanımefendi çıktı. İnanın hiç gözyaşlarıma hâkim olamadım.
Eskiye gittim. Anılar canlandı yüreğimde. O enfes iki insan yüreğimizde en temiz hislerle saygı sevgi duyduğumuz isimler. Heyecanlandırdı, coşturdu, pırıl pırıl insanlar olduğunu ve geçmişti dört dörtlük sanatçıların nasıl olduğunu bir çınar gibi dimdik ayakta bize gösteriyorlardı.
Neşe Karaböcek’in; Ömrümce hep adım adım, Arım balım peteğim, Aşkın kanununu yazsam yeniden, Ben seni unutmak için sevmedim, Adını anmayacağım, Unuttun beni zalim, Uykumdasın sevgili yarim, Kıskanırım seni ben, O agacın altını şimdi anıyormusun, Nereden düştüm ben bu aşka, Nasıl geçti habersiz, Sevmekten kim usanır, Ben gamlı hazan, Zahidem, Elveda meyhaneci, Gökyüzünde yalnız gezen yıldızlar, Tatlı dillim güler yüzlüm, Elbet bir gün buluşacağız ve İNTİZAR…
Bu şarkıları onun dilinden, nefesinden, figürlerinden, sahnedeki hal ve hareketleri ile dinlemek mutluluğuna geçmişte eriştiğim için kendimi çok şanslı hissediyorum.
Yine aynı şekilde, Erol Evgin’in; Ah bu hayat çekilmez, birde bana sor, bir sevda masalı, sevdan olmasa, İşte öyle bir şey…
Bu şarkıları güzel yorumları Erol beyden dinleme, geçmişte o günleri yaşama mutluluğuna eriştiğim için kendimi şanslı sayıyorum.
Şimdiki gençler ve çocuklarımız, evlatlarımız bu güzelliklerden mahrumlar.
Gerçekten öyle.
Üstüne vıttırık, zıttırık iki bir şey giyen ve sahneye çıkıp orasını burasını açarak karga sesleri ele millete sanatçıyım diye yutturanlar, anasını babasını söyleyenler, sevgilisin aşkını umarsız ve arsızca dile getirenler, özel yaşamlarını pazarlayanlar oldukça çok ve bol.
Ve bizim muhterem basında bunları allayıp pullayıp ekranlara taşıyorlar.
Oysa sanatçı olmak bir ayrıcalıktır ve topluma yön veren hepsi birbirinden kıymetli önemli şahsiyetlerdir onlar.
Ekrana çıkartacağınız sanatçıları ince eleyip sık dokuyarak çıkartacaksınız ki, topluma yön verecekler, gelişimi sağlayacaklar, saygı ve sevgiyi besleyecekler, insanları hoşgörü, tolerans, tevazuyu aşılayacaklar, büyük küçük sevgisini, ahlakı ve fazileti sunacaklar.
Hani nerede?
Hasretiz bu hasletlere…
Uyduruk, kaydırık, zıpçıktı tipler, fallafoş sesler ekranlarda.
Öyle olunca da toplum geriliyor, yayından çıkıyor, yolundan sapıyor.
Sanatçı önemli bur ruhtur.
Sanatçı önemli bir olgudur.
Herkes sanatçı olabilir mi?
Her tipi sanatçı diye ekrana çıkartırsanız olacağı budur.
Gençlik, uyduruk, kaydırık, zıpçıktı derken ekranlarda radyo ve sahnelerde falafoşları görürse, yaşamı ciddiye almaz. Bize yaşamı ciddiye alan, ne yaptığının farkında bir nesil lazım… Onun için akşam duygulandım. Onun için onları ekranlarda gördüğümde gözlerimden yaş geldi. Hislendim. Allah razı olsun bizi yeniden bu insanlar ile birbirimize kavuşturana. Bunlar işte sanatçı. O ekranlarda poposunu bir tarafını açıp bacak ve göğüs gösterip etini sergileyenler değil…
Neyse…
O ekranda bir şey daha yaşadım.
Minicik çocuklar o kadar enfes şarkılar söylüyorlar ki… Ve her şeyden önemlisi bu insanların şarkılarını söylüyorlar. Eski klasik parçaları ve eski klasik yabancı şarkıları söylüyorlar. Bayıldım. Bittim. Efsane bu çocuklar. Bunları keşfedenleri, bu programı icat edeni, yayınlayanı, sunanı ve bu güzelliği oluşturanları kutlarım.
O çocukları yüreklendiren, arkalarında duran, yön veren anne ve babaları da kutlar saygı sunarım.
Sizleri özledik ve çok seviyoruz NEŞE KARABÖCEK, EROL EVGİN ve o versiyondaki tüm sanatçılar…
MUSTAFA GÖKTAŞ