content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

26 Oca

Nereden Nereye

Yaşadığımız şu günlerde insanlarımızın çoğunluğu maddeye yönelmiş manevi değerler unutulmuş. İnsanlığın değeri bile maddiyatla ölçülür olmuş. Eskiden aramızda var olan akrabalık ve dostluk bağları da bitmiş buna bağlı olarak. Paran varsa akraban dostun da var durumuna gelmişiz.

Buna sebep olan etkenlere baktığımızda, teknolojinin çarpık gelişmesi sonucunda ihtiyaçların da boyutsuz olarak artmış olduğunu ve buna yetişmek için de, herkesin geçim derdine düşmüş olduğunu, kazanma hırsının ön plana çıktığını görüyoruz. Başkasına bakarak özentiler, istekler ve arzular artmış. Onun varsa benimde olsun ya da benimde olmalı yarışına girilmiş.

İnsanların arzu ve isteklerinin sınırsız olduğunu düşündüğümüzde hedefe ulaşmak bahasına her türlü yola başvurmak durumunda kalmışlar. İçine düştükleri kazanma ve binimde olmalı kaygısı akrabalık dostluk bağlarını da koparmış, kimse kimseyi düşünmez olmuş.

Eskiden mevcutla yetinme ya da olmayana yardım etme duygusu hâkim di insanlarda. Zengin fakiri kollar, müşkülü olanlara yardım edilirdi. Allah’ın verdiği nimetlere razı olunur saygı duyulurdu. Şükretmek ilk düşündüğümüz isteklerimizdendi.

Düşeni kaldırmak asli görevlerimizin başında gelirdi. Geleneklerimiz, göreneklerimiz nasıl yorumlanırsa o şekilde bir yaşam biçimi oluşurdu. Büyüklerin sözünden çıkılmaz, edep ve hayâ yaşam prensiplerimizdendi. Dürüst olmak, namuslu olmak insanlık ilkemizdi. Yalanla dolanla işimiz de olmazdı.

İnsanların gözü doymaz bir hal alınca bunlar bir bir unutuldu. Bunların yerini bencillik, çıkarcılık daha da kötüsü fesatlık aldı. Kardeş kardeşin bir adım ileri gitmesini hazmedemez, benim daha çok olmalı anlayışı yerleşti beynimize. Ar namus hiçe sayılır oldu. Önemli olan elde etmek ve ileride görülmek oldu.

Topraklarımız ekilir, hayvancılık yapılır geçinip giderdi insanımız köylerinde. Kimse kimsenin malına, canına, namusuna da göz dikmezdi.

Şimdi öyle bir duruma gelinmiş ki manevi duygular, gelenekler unutulmuş, insanlık bağları kopmuş, en acı olanı da namus, şeref ve haysiyet en son planda kalmış.

Pek çoğu köyünü terk etmiş büyük şehirlere göçmüş. Orda karşılaştığı tablo onun yaşamından ve kültüründen çok farklı olduğu için çaresizlik ve acizlik içine düşmüşler.

Gelir dağılımının ve yaşam standart’ının oldukça farklı olduğu ülkemizde yaşamı istenilen şekilde sürdürmek için ailenin her ferdi çalışmak zorunda kalmıştır. Çalıştıkları işler den kazandıkları düşlediği hayat standart’ını yakalamaya yeterli olmadığı içinde pek çoğu da meşru olmayan yollara düşmüşler. Bu yüzden aile bütünlüğü bozulmuş, çocukları anne babayı tanımaz olmuş.

Türk insanının yapısını biliyoruz, Türk geleneklerini de biliyoruz. Yıllarca bunlara bağlı olarak bir arada yaşadık, acılarımıza birlikte üzüldük, sevincimizi birlikte alkışladık. Ne batının ne de doğunun sahteliklerine inanmadık. Çalıştık alın terinin ve emeğin kutsallığını bildik. Namerde de boyun eğmedik, payımıza düşene razı olduk. Şimdiye kadar kimse bizi inandıklarımızdan. Doğru bildiklerimizden de ayıramadı.

Bir bunları göz önüne alıp bir de şimdi ki Türk insanının yaşamına, içine düştüğü durumlara baktığımız zaman aklımızın almayacağı bir durum çıkıyor karşımıza.

Derin bir iç çekerek böyle olmamalıydık diyebiliyoruz sadece. Neden böyle olduk, özümüzü kim değiştirdi, benliğimizi kimler bozdu suçlu kim? Evet suçlu kim?

Etiketler : , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank