Nereden Nereye?
Rahlesinden istifade ettiğim Üstâd N. Fazıl Kısakürek hocamın SAKARYA Şiirinde:
“Bu dava hor, bu dava öksüz / Sen/Ben yalnız kaldık Sakarya!” diye feryat ederken,bugünleri görmüş gibi haykırıyordu.
Aradan uzun yıllar geçti…“Büyük Doğu Hareketi” önderi, Büyük Doğu Dergisi’ni çıkaran, 16 defa dergisi kapatılan, eserleri toplanan ve yasaklanan bir devirden gelen, ‘FİKİR VE DAVA ADAMI’ Üstadı kaybedeli 19 yıl su gibi aktı, gitti…Köprülerin altından bulanık, kirli/paslı sular, seller geçti, asrın cehaleti nice kaoslar doğurdu.
“Rahat mısın Müslüman?” ikazından rahatsız olan, üstadın tabiri ile nice ‘Marka Müslümanları”, Güneşi ceketi astarı altında sakladı, saklamaya da devam ediyor.
“Halimiz/Yolumuz/Çaremiz” ile “İman ve Aksiyon” konferanslarında, üstadın yanında bulunmuş, “Büyük Doğu” sohbetlerinden payımı almıştım.
Sene 2012, yirminci asır bitti, yirmi birinci asrın kapısındayız.
“Halimiz, Yolumuz, Çaremiz ne olacak? Sorusunu her inanan soruyor, cevaplar girift bilmeceler gibi, işin içinden çıkmak kolay değil…
Bir zamanlar İslam’ın temel değerleri ile Müslümanlara sahne alan, para kazanan Ulvî Alacakaptan gibileri, şimdi televizyon dizilerinde şarap yudumluyor.
Fatih Kısaparmak gibileri, süslü/püslü/boyalı hanımı ile birlikte, Müslümanların parası ile kurulan bir TV. kanalında “Vur patlasın/Çal oynasın” programlarında düet yapıyor.
Duyguları sömürerek, yapılan yardımların depolara sığmadığı Deniz Feneri programlarının şair yapımcısı, şimdi bir Yahudi TV. kanalında “Avrat Pazarı” n da, kadınları satıyor, pardon evlendiriyor.
Mangalda kül bırakmayan Ahmet Hakan gibileri, bugün Müslümanların aleyhine yazıyor.
Bir zamanların nice mücahitleri, şimdi mütahit ve müsait hale geldiler.
Müslimler, cübbeliler, bilmem hangi hocalar, Profesör ve cemaat liderleri, şimdi neyin peşinde? Servetleri Karun’u geçmiş vaziyette, nice “Ağabeyler, Tarikat Şeyhleri” mürşitler, müritler, zevk/sefa, dünya saltanatı ile meşguller..
Diyalogcular, reformcular, ittifakçılar, kabuk değiştirenler, yeni oluşumcular, fetvacılar, gırla gidiyor. Yeni bir din anlayışı ile meydanlara çıkan niceleri, dinin içini oymaya devam ediyorlar.
Sakarya’nın öz bağrında çile çeken, çırpınan, feryat eden garipler, mazlumlar ve Peygamber ümmeti âşıklar ise kenarlarda yapyalnız.
Sapla/samanın birbirine karıştığı pazarda, hilesiz, temiz buğday bulmak zor.
Kur’an Meâllerine kırmızı harflerle İncil’den pasajlar konuluyor, Medeniyetler Arası İttifak, panellerinde haçlı/Hilal yan yana geliyor, kucaklaşıyor, öpüşüyor, sarmaş/dolaş oluyor. İftar akşamlarında önce Kur’an sonra yosmalardan şarkılar söyleniyor.
Papazlar kadehleri kaldırırken şerefe, camilerde mahzun minber ile şerefe..
İslami geçinen medya bir âlem…Haberler, diziler, reklamlar tuz, biber gibi…
Kur’an esasları ile Sünnetle baktığımız zaman, çık işin içinden çıkabilirsen?...
Diyanet İşleri Başkanlığı ayrı bir telden, iktidar yoluna devam…
Siyaset cadı kazanı gibi; pişenler, şişenler, taşanlar, koşanlar… Adeta bir kumkuma…
60 yıllık kelam ve kalem hayatıma şöyle bir bakıyor, utanıyorum.
Nereden nereye geldik, nereye gidiyoruz?
Günümüzde kalemi ile büyük cihat görevini yerine getirmeye çalışan M.ŞEVKET EYGİ dostumuzun, ağabeyimizin, Ehl-i Sünnet Cemaatlerine hitaben yazdığı bir dilekçeyi aynen kabul ederek, aynı duygularla buraya alıyorum:
( Bizi Kur'ana, Sünnete bağlayan ve icmâ dairesi içinde bulunmamızı sağlayan Ehl-i Sünnete karşı dehşetli bir Protestanlaştırma hareketi başlatılmıştır.
Müslümanların içine Siyonist, Haçlı, İsrail, ABD, AB ajanları, casusları ve provokatörleri girmiştir.
Şeriat İslamlığını yıkıp, onun yerine çeşit çeşit reformcu, yenilikçi, değişimci, ligt/ılımlı İslam, BOP İslamı, Fazlurrahmancılık, Afganîcilik gibi cereyanları getirmek isteyenler gece gündüz çalışmaktadır.
İslamî hareketin içine sızmış birtakım Kripto ajanlar, Tevhid ile Teslisi bağdaştırmaya çalışmaktadır.
Ehl-i Sünneti yıkmak için büyük paralar harcanmaktadır.
Ehl-i Sünneti yıkmak için, her Müslüman’ın (büyük kısmında kasıtlı veya kasıtsız fahiş hatalar bulunan) mealleri, tercümeleri, tefsirleri okuyup kendi re'y ve hevasına göre hüküm çıkartmasını ve yorumlamasını isteyen bid'at cereyanı yaygın hale gelmiştir.
Dinimizi, içten, kadınları kullanarak yıkmak isteyen yenilikçi, AB standartlarını İslam'ın üzerinde tutan ve gören zihniyet sinsice faaliyet göstermektedir.
İş o raddeye gelmiştir ki, Hâce-i Âlem, Fahr-i Kâinat, Resûl-i Kibriya aleyhissalatü vesselam Efendimizin hadîs-i şeriflerinin ayıklanması faaliyeti bile başlatılmıştır.
Zaruriyat-ı diniyeden olan, "Allah katında İslam'dan başka hak, makbul ve geçerli başka bir din bulunmadığı" temel inancına bile saldırılmış, "Üç İbrahimî hak din vardır, bunların üçünün mensupları da ehl-i necat ve ehl-i Cennettir" safsatası ortaya atılmıştır.
Müslümanların, müctehid imamları, icazetli ulema ve fukahayı bırakıp birtakım sarıklı Farmasonları imam, önder, rehber, kılavuz ve mürşid edinmelerini tavsiye eden ve bu yolda propaganda yapan cereyanı hepimiz biliyoruz.
Ümmet (kaldıysa) arasındaki şaşkınlık o raddeye gelmiştir ki, İslam-şinasî adlı kitabında "Allah gerçek bir Janus'tur=Hoda Janus-i hakikî est" diyen bir zındık, bazıları tarafından göklere çıkartılmakta, büyük mücahid olarak görülmektedir.
Ashâb-ı Kiram’ın bir kısmına haksız ve ağır tenkitler yöneltilmektedir.
Bir kısım bozuk yerli oryantalistler İslam'da devlet olmadığını, laiklik olduğunu iddia edecek kadar zıvanadan çıkmıştır.
Birtakım İslamcı radikal gençlerin gizlice mut'a nikahı yaparak evlendiklerini duyuyoruz.
Müslüman kadınların kâfir erkeklerle evlenebileceğine dair bâtıl ictihadlar ortaya atılmıştır.
Bütün bu hengâme içinde Siyonistlerin, Evangelistlerin, İsrail'in, ABD'nin, AB'nin ilk fırsatta Müslümanların başına kendilerine itaatli ve biatli bir Halife getirmek istediklerine dair söylentiler vardır.
Küfür, nifak ve bid'at cephesi her hâl ü kârda Ehl-i Sünneti İslamlığını yıkmak ve onun yerine kendi istedikleri ve türettikleri yeni bir İslam getirmek istiyor.
Bu İslam'ı da başta Arap dünyası olmak üzere bütün İslam âlemine örnek olarak gösterip sunuyorlar.
İşte Kur'an , Sünnet, icmâ ve Şeriat İslamlığının her taraftan hücuma uğradığı bu karanlık devirde, bütün Ehl-i Sünnet Müslümanlarının birleşerek hücumları, saldırıları def'etmeleri gerekir.
Bunun için:
Bütün Ehl-i Sünnet cemaatlerin,
Bütün Ehl-i Sünnet tarikatların,
Bütün Ehl-i Sünnet grupların
Bütüh Ehl-i Sünnet parçaların,konfederasyon veya federasyon şeklinde tek çatı altında birleşmeleri şarttır, hayatî bir zarurettir.
Böyle bir birleşme, ileride kurulacak Ümmet ve İmâmet teşkilatının bir başlangıcı olacaktır.
Ehl-i Sünneti savunmak, bid'atleri savmak için mutlaka İslamî Bilgi Bankası kurulmalıdır.
Mutlaka icazetli ulema ve fukahadan oluşan bağımsız bir Fetva Meclisi kurulmalıdır.
Bugünkü dağınıklık, bugünkü kopukluk, bugünkü irtibatsızlık içinde Ehl-i Sünneti korumamız çok zordur.
Teklifimi bütün Ehl-i Sünnet cemaat, tarikat, dernek, vakıf ve gruplarının muhterem başkanlarına, kurmay heyetlerine saygı ile sunuyorum. )
Yazımı, yine bir şiirimle GÜL DİKENİ olarak bitirmek istiyorum:
GİDİYOR!
Gönül serâb olursa, sular sığmaz bendine,
İtimat mâzerette, önce güven kendine,
Bizi yüceltecek, ilim ile fendine,
Marifetini sakla, sadık dost efendine,
TARİH-İ KADİM TAMAM, ZAMAN ALMIŞ GİDİYOR!
Elifin mânasında, inceden daha ince,
Pîrliğin zirvesinde, yaşlı yanında gence,
Ömür bir kuş gibidir, ecel gelmeden önce,
Değerler değer bulur, fikir, ruhta düşünce,
BİZİ BİZDEN KOPARAN, ASIR ÇALMIŞ GİDİYOR!
Mazimizde aydın iz, Vakt-i Evvel birinde,
Mansûr’un gerçeğinde, çile saklı derinde,
İbrahim ateş yakmaz, sıcaktaki serinde,
Mecnûn olmak gerekir, çöllerdeki yerinde,
İÇKİ DOLU KADEHLER, ZEVKE DALMIŞ GİDİYOR!
Hasret kaldı çöllerde, yâri arayan gözler,
Benliğini kaybeden, mayası bozuk özler,
Aşkın nuru sürgünde, ateşte sönmüş közler,
Kavgaları bitirir, inciden güzel sözler,
KERVÂNLAR YOLA ÇIKTI, GERİ KALMIŞ GİDİYOR!
Doğruları yazarken, işte böyle elbette,
Gurbet uzak değil ki, seven gönül gurbette,
Yıllar yel gibi geçti, teselliyle mihnette,
Çetelede çentikler, Şan-ı Şeref şöhrette,
YÜZYIL YAŞASAN BİLE, ÖMÜR DOLMUŞ GİDİYOR!
Her gün için söylenir, “Hayat Yeni Başlıyor!”
İnsanın istekleri, saat gibi işliyor,
Zorluğun pençesinde, ümit, hayal düşlüyor,
Kâmil olan kimseler, nefisleri taşlıyor,
SEVDÂ ÇEKMEYEN BAĞBAN, GÜLLER SOLMUŞ GİDİYOR!
Dünya küçük istasyon, yedik/içtik, doymadık,
Gelenler çekti gitti, tren kalktı duymadık,
Emânet-i Mübârek, yerlerine koymadık,
Cennetler müjdelendi, emirleri saymadık,
ZAMAN GELİR SÖYLENİR, KEMÂL ÖLMÜŞ GİDİYOR!
www.İlhanyardimci.com
ilhan-yardimci@hotmail.com-
TEL: 0535 477 73 90 – 250 29 60/BURSA