Neredee O Eski Anadolu Mukabele Kültürü!….
Mukabele Ümmeti-Muhammedin en güzel geleneklerinden biridir.
Ramazan İstanbul’da bir başka güzeldir. Eskiden İstanbul’un büyük camilerinde Mukabele sohbetleri düzenlenirdi..
Mukabele on dört asırdan beri
süre gelen, Kur’an-ı Kerim’in daha iyi anlaşılmasına, yaşanmasına, okuyuş sevabının artmasına, takip edenlerin daha güzel okumasına vesile olan; müminlerin ayı olan Ramazan ayını âdeta bir ibadet mevsimine çevirerek yüreklerin Kur’an nûruyla yenilenmesine vesile olan bir ibadettir.
.
Mukabele kelime anlamı itibarıyla, “karşılık verme, karşılama, karşılık" anlamına gelir.
Peygamberimiz (s.a.s.)’e Cebrail (a.s.)’in arz ve mukabele şeklinde her ramazan ayında Kur’an’ı birbirlerine karşılıklı okumaları temeline dayanmaktadır.
.
Ramazan denilince akla ilk gelmesi gereken Kur'an-ı Kerim'dir. Kur'an ayı olan Ramazan'da okunan mukabeleler bir Peygamber geleneğidir.
.
Efendimizin vefat yılında da iki kere okunmasıyla sünnet olarak bize miras bırakılan bir gelenektir.
.
Mukabele ibadeti Kuran- ı Kerim'in bir hafız ya da Kuran- ı Kerim'i usulüne uygun biçimde okuyabilen bir kişi tarafından okunması ve diğer kişiler tarafından dinleyerek takip edilmesiyle yapılan ibadettir. O günden bugüne intikal eden mukabele, Harem-i Şerif'te ve Müslümanların yaşadığı bütün ülkelerde Ramazan ayında boyunca okunmaya devam ediyor. Ramazan ayı girmeden bir hafta önce başlayan mukabeleler ramazan ayı bitiminde tamamlanmış olacaktır. Binlerce Müslüman bayrama hatim dualarıyla ve Kuran ayını Kuran okuyarak geçirmenin zevkiyle girecektir.
.
Ve Anadolu’muz, bizim millet olarak geleneklerimize bağlılığımız nedeniyle, bu İslami geleneği alarak günümüze kadar devam ettirir hale gelmişiz.. ...
.
Mukabele geleneğinde Anadolu’nun her köşesi Kur’an bülbüllerinin sesiyle sedâlanmakta... Iğdır’dan Edirne’ye; Sinop’tan Antalya’ya; Bursa’dan Mardin’e; Balıkesir’den Konya’ya Anadolu’nun karış karış her ilinde, her ilçesinde, her semtinde, her mahallesinde ve neredeyse her sokağında ramazan aylarında devam ede gelen bir gelenektir.
.
Ecdâdımızın yadigârı olan bu âdet Anadolu’da iyice yer etmiş bir gelenektir.
Günümüzde, Diyanet İşleri Başkanlığı bu güzel sünneti sistematik hâle getirerek bu gelenek imamlar aracılığı ile devam ettirilerek, nüfusu az köylerde dahi uygulanmaktadır. Anadolu’nun tamamına bakılırsa uygulanan bu sünnet, gerçekten bu geleneğe verilen önemin ne kadar büyük olduğunu göstermektedir.
.
Mukabele kültürü İstanbul’da bir başka güzellikte yaşanır....
Ramazan ayında Sultanahmet Camiinden tutunda, Eyüp sultan Camine kadar tüm büyük camiler gece gündüz ışıl ışıl, çoluk çocuk tıklım tıklımdır.
.
Geçmişte ramazanın manevi iklimini ve mukabele kültürünü anlatmak gerekirse bir parça şöyle idi;
Eski ramazanlarda, herkesin koltuğunun altında bir Kuran-ı Kerim ile heyecanla Mukabele saatlerinde, bembeyaz başörtülü yüzlerce kadın ve çocuk sokaklara dökülürdü..
Tabi o zaman insanları meşgul eden televizyon ve eğlence kültürü olmadığı için insanlar ramazanı daha iyi duyarak, hissederek yaşandığı ve mukabele dinlemek için küçük camilerde bile en az on saf cemaat bulunurdu..
Bu coşku en çok da büyük camilerde bir başka yaşanırdı; Beyazıt Camii, Arap Camii, Yeni Camii, Yer altı Camii, Eyüp Sultan, Fatih camii..
Aynı camiinin içinde farklı hafızların sesinden Kuran- ı Kerimin bereketini yaşamak isteyen cemaatin camilerin farklı bölümlerinde öbekler halinde toplanırlardı.
Mukabeleye başlayan Hafız Efendi besmeleyi çeker, kubbede çınlayan gür sesle Kuran-ı Kerim'i okumaya başlardı.
Cemaatte hafızın okuduğu rahlenin karşısına edeple dizilirdi. Mukabele aralarında cemaatin birbirleriyle tanışıp hal hatır edebilmeleri için çay araları verilirdi. Semaverlerde fokur fokur kaynayan çayın kokusu eşliğinde koyu bir sohbete dalarlardı..
Okunan cüz bittiğinde cemaat aceleyle evlerinin ve işlerinin yolunu tutmadığını insanların gününü ramazana göre planladığı bilinirdi…
Kuran-ı Kerim'in feyzini daha çok yaşamak isteyenler, mukabelenin ardından dini konulardaki sorularını hafızlara yönelttirdi. Mukabele saatleri uzar, dini sohbetlerin de yapıldığı güzel saatlere yayılırdı.
.
Günümüz mukabele kültürü bu güzellikte değil maalesef.. Mukabeleler hem azaldı, hem de uzun sürmüyor. Çoğu kimse, evindeki televizyondan okunan mukabeleyi takip ettiğini, çok az insanında, camide imamı takip ederek mukabele okunduğunu görüyoruz..
.
Müslümanlar mukabelenin bereketini ve feyzini, Kuran- ı Kerim'le ruhlarına dolacak manevi hazdan mahrum kalmamak için,
iş yoğunluğu ya da vakit darlığı bahanesiyle kaçırmamaları gerekir ki, o özlediğimiz eski ramazan mukabelesinin altın çağını yeniden yaşasın ve yaşayabilelim...
Hepinize Hayırlı Ramazanlar, Şimdiden, Hayırlı Kandiller ve Hayırlı Bayramlar diliyorum ..
yazarportalda en çok okuduğum ve ençok beğendiğim yazarlardan birisi neyi nerde yazmasını bilen yazılarını ince eleyip sık dokuyan yazdıklarını okuyunca insanı içine sürükleyen ender yazarlardan birisi başarılarınızın devamını diler sizinle mutlaka birgün tanışmak isterim selametle
Eylül 2nd, 2010 at 10:24Sayın Mehmet bey, mukabele kültürünü ben de çok iyi biliyorum annemlerin orada hiç bitmedi. Her sene yapılıyor bütün mahalleli birlikte camiye gidiyorlar çocukluktan alıştığım için okuduğumda yaşamış gibi oldum. İstanbul da dediğiniz gibi eskiler kalmadı artık ama az da olsa hala bu kültürü yaşadığım için kendimi şanslı sayıyorum. Tebrikler.
Eylül 2nd, 2010 at 10:32Sayın Mehmet bey,mukabele kültürünü ben de çok iyi biliyorum kahramanmaraşta'da halen çok önem verilir. Ben orada oturuken hiç ihmal etmezdim,gitiğim zaman huzur buluyordum ama şu an pek gidemiyorum. Kaleminize ve yüreğinize sağlık, sizi yürekten kutluyorum saygılarımla, Her şey gönlünüzce olsun niyazı ile, Sağlıcakla kalınız.
Eylül 2nd, 2010 at 11:25Üstadım, yazdığın her şey için çok sağolasın. Kuran-ı Kerim okumak, İnsan okumak, olayları okumak, hayatı okumak , bu hayatın üç günlük, gelecek hayatın, ebedi yaşayacağımız hayatın var olduğunu okumak demek. Nice bayram günlerine sevdikleriniz ile sevinçlerle ulaşmanız niyazı ile, sağlıcakla kalınız.
Eylül 3rd, 2010 at 11:33