Nerde Kalmıştık?
Sebebini bilmediğim, anlam veremediğim bir durgunluk çöküyor üzerime. Hiçbir şey insana eskisi gibi gelmiyor. Bizi yoran yıllar mı yoksa yaşadıklarımız mı anlayamadım bir türlü. Ne eskisi gibi samimiyet kalmış, ne de dürüstlük ne de iyi niyet. Neyi nerde bıraktığımızın farkında bile değiliz.
Omzuma çöken bu bitkinliğin ve usanmışlığın içinden çıkabilmek için neler yapabileceğim düşündüm günlerce. Zaman oldu teselli ettim kendimi ama çoğu zaman da bir umutsuzluk sardı içimi. Geriye bakıp hayatımı inceliyorum, vefadan başka bir şey göremiyorum. Kötülüğün zerresine bile rastlanmıyor.
Anlaşılıyor ki içinde yaşadığımız düzende ikiyüzlüler çoğaldıkça insana güvenimiz de kalmıyor. Kimin dost, kimin düşman olduğu hiç belli olmuyor.
Çevremdeki herkesin elinden tuttum acısını tatlısını paylaştım kendi payıma. Dedim ya sebebini bende bilmiyorum son günlerde daha fazla kırılgan daha fazla yorgun hissediyorum kendimi. Beni yoran hak etmediklerimi yaşamak mı, aradığımı bulamamak mı bilmiyorum.
İçinde bulunduğum bu durumu kendimle paylaşmak istiyorum sadece, hiç kimseyi katmak istemiyorum düşüncelerime.
Şimdiye kadar ayakta durmayı nasıl başardımsa aynı şekilde devam edeceğim, zaten inandığım doğrularımdan kimse çeviremez beni.
Dağların başı nasıl ki dumansız olmuyorsa insanın da buhranlı dönemleri olabiliyor demek ki. Mantıklı düşünebiliyorum, kendimi aciz de görmüyorum. Kimseden bir korkum da yok. Fakat anlayamadığım insanımızın bu denli tutarsız ve basit oluşu. Sanırım üzerimdeki yorgunluk ve ağırlık gördüğüm bu umursamazlığı ve kendini bilmezliği kabul edemeyişimdendir.
Sonuçta insanız her günümüz, her anımız elbette aynı olmayacaktır. Aynı şeyleri de düşünmek zorunda değiliz fakat insanın bir duruşu olmalı, utanmayı, onurlu olmayı bilmeli insan. Kafamızı karıştıran, dikkatimizi çeken ve insan tabiatına ters düşen birçok olaylara yaşanıyor çevremizde bizlerde ister istemez şahit oluyoruz bunlara.
Bir insan gözüyle baktığında kabullenemediklerim, onaylamadıklarım var bunların içinde. Belki de beni etkileyen de onlar.
Her şeyin güzel olan tarafından baktım şimdiye kadar yine öyle bakıyorum, fakat herkes aynı şeyi düşünmüyor maalesef.
Günümüzde iyi niyetli olmanın, dürsüt olmanın bir getirisi yok gibi düşünülüyor. Herkes bir yol tutmuş gidiyor farklı amaçlar uğruna. Manevi değerlerimiz çiğneniyor, insanlık onurumuz kırılıyor.
İşte beni en çok etkileyen unsurlardan birisi budur. Mademki insanız neden yanlış yaparız, neden kötüye meyil ederiz.
Aslın da kendimi yormanın, fazla düşünmemin saçma olduğunu da fark ediyorum bazen. Düzeni değiştiremeyeceğime göre kendime eziyet vermek niye? Her şeyi kendi akışına bırakmanın doğru olduğunu fark ettim sonunda. Şahsım adına onurumla şerefimle yaşayabilmek mutlu ediyor beni.
İşte “beni sokmayan yılan bin yaşasın” diyemediğim için olsa gerek ki gördüğüm tablo etkiliyor beni. O yılanın bir gün onu da sokacağını biliyorum.
Keşke diyorum, barış içinde dostça yaşabilsek, yük ne kadar ağır olursa olsun birlikte omuzlayabilsek, hiç birimiz diğerinin huzurunu bozmamanın, bir insanlık görevi olduğunu bilebilsek. Ama ne yazık ki hissedemiyoruz bunları.
Şu unutulmamalı yalnız, eğer üzdü isen üzüleceksin, kırdı isen kırılacaksın. Kimsenin ahı yerde kalmayacaktır mutlaka hesabı sorulacaktır.
Kendi yumruğunu büyük sananlar diğerinin daha da büyük olabileceğini hesap etmelidir. Sonra eyvah demenin bir faydası olamyacaktır.