Neler Oluyor…?
Kabul etmek gerekir ki; AKP iktidarı (daha doğrusu Sayın Başbakan), zaten geçim derdi sebebiyle beyni bulanmış halkımızın, kafasını iyice karıştırmak konusunda çok başarılıdır. Her gün, yeni bir madde ile gündem karıştırılmakta, toplumun sağlıklı düşünmesi ve analizler yapması engellenmektedir.
Mesela, ne oldu da; askerimiz ve polisimiz, fevkalade başarılı operasyonlar yaparken, teröristleri nefes alamaz hale getirmişken, İmralı baştacı edilmeye, tek muhatap sayılmaya başlandı? Ev hapsi, Genel Af, KCK davalarının sona erdirilmesi, lafları her tarafı sardı? Niçin, “dokunulmazlık” konusu rafa kaldırıldı?
Niçin, Paris’te öldürülen, 3 eli kanlı terörist kadın için, adeta methiyeler düzenlenmektedir? Nerede ise, milli kahraman ilan edileceklerdir.
Hele, 40 yıldır tanıdığım, sevgili kardeşim, Bülent Arınç’ı hiç anlayamaz oldum. Nerede ise, bu teröristler için gözyaşı dökecek.
Gündeme konan senaryo, hangi Türkiye düşmanı dış mihrakların eseridir?
Türkiye’yi yönetenlerin, bu kadar vahim hatalar yapmasını anlamak mümkün değildir. Nasıl oluyor da, gerçeklerden bu kadar uzak olabiliyorlar? Bunlara, bazı gerçekleri hatırlatmayı, görev sayıyorum.
1-Türkiye’nin Kürt veya Alevi meselesi yoktur. Bunlar, dış mihrakların (özellikle ABD/AB/İsrail’in) gündeme getirdiği yalanlar, kışkırtma araçlarıdır.
Türkiye’nin “Ermeni meselesi” vardır. PKK, en fazla Kürt kardeşlerimize zarar vermiş; katliam yapmış, zulmetmiş, göçe zorlamış, kalkınmalarına engel olmuştur. Zira, amaçları, bu bölgede “Büyük Ermenistan” idealini gerçekleştirmektir. Daha sonra da, İsrail’in “vaad edilmiş topraklar” projesi uygulamaya konulacaktır.
PKK, Ermeni Asala örgütünün devamıdır. Üst düzeyi de, (Öcalan dahil), Rahmetli Türkeş’in sık sık dile getirdiği gibi, hep Ermeni asıllıdır. Sn. Hallaçoğlu da “Alevi Kürt” olduğunu söyleyenlerin, çoğunun Ermeni olduğunu söylemektedir.
2-Dünyadaki, tüm kavgaların/harplerin/işgallerin ana hedefi, enerjiye hakim olmaktır. Türkiye bu konuda zengin kaynaklara sahiptir. (Bugüne kadar, ciddi araştırmalar yapmamız engellenmiştir. Şimdi de tam anlamı ile bir peşkeş ortamına yol açacak, “PETROL KANUNU” gündeme getirilmiş, milli şirketlerimiz devre dışı bırakılmıştır. Tütün/pamuk/pancar/buğday vb. ürünlerde ve hayvancılıkta oynanan oyun, madencilikte tekrarlanmaktadır.)
3-Türkiye bağımsız değildir. İç ve dış politikada, ekonomide, velhasıl her alanda, dış mihrakların hâkimiyeti vardır. Milli ve manevi değer sahiplerinin yönetim hakkı yoktur. Cumhuriyetin ilk gününden bu yana, İngiltere/ABD/Almanya çekişmesi sürmektedir. Tüm iktidarlar, dış mihraklara bağlı olmuşlardır. Seçim, sandık, oy kavramları, hiçbir zaman anlam kazanmamıştır. Gerek sivil, gerekse askeri kesimler, hep dış mihrakların etkisi ile hareket etmişlerdir. (Darbeler dâhil olmak üzere)
4-Şimdi, çok tehlikeli bir dönem yaşamaktayız. Ülkemizin bölünmesi söz konusudur. Anayasa değişikliği ile amaçlanan da budur. Türklük kavramı yok edilmek istenmektedir. Zaten, mahalli idare reformu (???) ile bu federatif düzenin yolu açılmıştır. Başkanlık sistemi ile de, daha belirgin hale getirilecektir.
Anayasa değişikliğini kim istemektedir? Halkın böyle bir talebi yoktur. Zaten, bugüne kadar, 140 madde değişmiştir. Şimdi, hedef milli birliğimiz ve Türklük bağımızdır. Yoksa halk; iş ve aş derdindedir. Bir de terörün bitmesini istemektedir.
5-Kürtlerin, PKK zulmü dışında bir sıkıntısı yoktur. Daha ne kadar taviz verilecektir? Su ve elektrik parası, vergi, vb. hiçbir yükümlülükleri yoktur. Sosyal yardımlar, asgari ücretin iki katını bulmuştur ve tembelliği teşvik eder hale gelmiştir. (AKP'li bakanımızın ifadesi ile) Yeşil kart rezaleti ile SGK soyulmaktadır. (Ayrıca, milyonlarca işçi de SSK'ya kaydını yaptırmamaktadır.) Gümrükler başıboş bırakılmış; uyuşturucu/silah/akaryakıt/çay/tuz/şeker, vs. vs. kaçakçılıkları tavan yapmıştır. (Milliyet Gazetesi'nde tam sahife-manşet habere bakınız. Kaçakçılığın, ne kadar gemi azıya aldığını ve serbest bırakıldığını görürsünüz.) Kamu ihaleleri ise ayrı bir rezalettir. Ve bu sayede, teröre muazzam tutarlar akmaktadır. Devletin de, önleme konusunda, ciddi bir gayreti yoktur.
6-Ülkemizin önemli bir bölümünde, Devlet otoritesi yoktur. Tam başarılı bir ortama girildiğinde, askerimizin ve polisimizin önü kesilmektedir. Adeta teröre teslim bayrağı çekilmektedir. Taviz üzerine tavizler devam etmektedir.
7-2015 yılına yaklaştıkça, Ermeni şirretliği ve maşası terör azacaktır. Türk düşmanı mihraklarda (başta Fransa/Almanya/Belçika ve ABD olmak üzere) her türlü melanet senaryoları ortaya dökülecektir. Biz ise, hala uyumaktayız, karşıt tedbirleri ihmal etmekteyiz.
Türkiye’ye Başkanlık sistemi gelse, ne değişecektir? (Aksine, kaos doğacaktır.) Zaten, tek adam sistemi ile yönetilmekteyiz. Tek bir güç vardır. Başbakan'ın iradesi. Gerisi, suskundur ve sindirilmiştir.