Neler Oluyor?
Diyarbakır Silvan bölgesindeki PKK saldırısı sonucu ölen 13 asker ve 7 PKK’lı konusunda, hemen herkes “neler oluyor?” diye sorup kendince cevaplar veriyor.
Öyle ya; BDP, meclise dönmeye meyilli iken; Abdullah Öcalan “Devletle anlaştık” derken; ülkenin gündeminde Kürt sorununu da tamamen ilgilendiren yeni bir anayasa yapmak varken; Kürt sorununun siyaseten çözümüne dair beklentiler yükselmişken PKK tarafından bu asker kaçırmaları, Silvan saldırıları ne anlama geliyor?
Tamam, asker operasyonlara devam ediyor falan ama durum, “bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu” deyimine çok uyuyor.
Ve neler oluyor sorusu gelip başköşeye yerleşiyor.
Açıkça ifade ediyorum: Ben, neler olduğunu bilmiyorum.
Bildiğim, ortada çözülmesi gereken bir sorun var!
Elbette bu olaylar üzerine insanlar akıl yürütürler ve kendilerince bir takım sonuçlara ulaşırlar. Kendimce sağlıklı ve doğru sonuçlara ulaşamıyorum.
Neler oluyor sorusuna birkaç saptama dışında, cevap veremiyorum.
1) Neler oluyor sorusuna o bildik teranelerle; hainler, bölücüler, teröristler, düşmanlar, satılmışlar vs. argümanlarıyla cevap verdiklerini sananları bir tarafa bırakıyorum. 30 yıldır papağan gibi bu ezberleri tekrar edenler, bırakın soruna en ufak bir çözüm katkısını, tersine, sorunu mecrasından saptırarak daha da içinden çıkılmaz hale sokuyorlar. Nitekim 30 yıldır yöneticilerdeki bu egemen mantığın da gösterdiği gibi, kan akmaya devam ediyor.
Bu kesim, asker, polis, sivil; her ölüm karşısında kan edebiyatı yaparak aynı nutukları atıyor. Bu nutuklar gerçek değil!
Gerçek olan ölümler!
Ölüm hakikatini ne değiştirir ki…
2) BDP, DTP kimi zaman istikrarsız, şaşkın ve yalpalayan siyasi atraksiyonlar yapıyor. Bunun en son örneği de, 13 askerin öldürüldüğü günde demokratik özerklik ilan edilmesi oluşturuyor.
Kimin umurunda?
Bu zamanlamaya aklım ermiyor.
3) Başbakanın ne yapmak istediğine de aklım ermiyor!
Devlet 30 yıldır, “Kürt sorunu yoktur, PKK sorunu vardır” diyordu.
Bugün Başbakan Erdoğan’da aynı şeyi söylüyor.
Sanki bir başa dönüş var; Başbakan Erdoğan bugün, yakın geçmişte generallerin söylediğini tekrar ediyor.
Fark nerede?
Benzeşen etkiler, benzeşen tavırları doğurur!
4) “Kürt sorunu yoktur, PKK sorunu vardır” diyenlere işte meydan; eğer böyleyse, PKK kolaylıkla yok edilebilir ve yok edilmelidir!
5) Kürt sorunu dediğimiz şeyin asıl yüzü, “Türk sorunudur”. Aynaya uzun uzun bakıp kendimizle yüzleşebilmeliyiz!
Elbette her şey, bir neden sonuç ilişkisi içerisinde değişiyor, gelişiyor.
İçinde insanın olduğu şeylerin neden-sonuç ilişkileri de son derece karmaşık faktörleri içerir ve kimi zaman, bu neden-sonuç ilişkilerine akıl da ermez. Çünkü bu ilişkilerin içine salt akıldan bir ölçüde özerk olan duygular da girebilir.
Sonuçta bu durum bizi ölüm gerçeğinden kurtarmıyor!
Her şey değişmek zorunda: AKP’de, devlet de, bürokrasi de, anayasa da, muhalefet de, BDP’de, PKK’da, Kürtler de, Türkler de; her şey değişmek zorunda.
Bizi ölüm gerçeğinden kurtaracak olan işte bu değişimdir!
Bizi demokrasiye, barışa, refaha ulaştıracak olan işte bu değişimdir.
Hiçbir terane ölen askerlerin, polislerin, sivillerin acısını hafifletmez; o bir sostur, yiyen yer!
PKK’yı bir tek demokratik sistem bitirir!
Gerisi hikâyedir!