Neden Kaşındıkça Daha Çok Kaşınıyoruz?
Birçok insanın kaşındıkça daha fazla kaşınmasının sebebinin beyinden mutluluk hormonu olarak da bilinen “serotonin” (5-HT) salgılanmasına bağlı olduğu ortaya çıktı.
Fareler üzerinde yapılan deneylerde, kaşınmanın deride hafif bir ağrıya yol açtığı ve beynin de bu ağrıyı gidermek için serotonin ürettiği gösterildi.
Serotoninin, beyinden omuriliğe doğru giderken ağrı hisseden sinir hücrelerinden kaşınmayı algılayan sinir hücrelerine “atladığı” belirlendi.
Deneylerde, serotonin yapan genleri olmayan farelerin deride kaşınmaya yol açan maddeler zerk edildiğinde bunların serotonin genleri olan fareler kadar kaşınmadıkları fakat serotonin verildiğinde bunların da diğerleri gibi kaşınmaya başladıkları tespit edildi.
Bu bulgu, ağrı ve kaşınma sinyallerinin birbirinden farklı ama birbiriyle ilişkisi olan yollarla iletildiğini gösteriyor.
Kaşınma, hafif bir ağrı yaratarak bu hissi ortadan kaldırıyorsa da vücut ağrıya cevap verirse yani serotonin salgılarsa bu durumda kaşınma daha çok artıyor.
Kaşınma-ağrı döngüsü şöyle işliyor:
BİR: Kaşınma ağrı hissi yaratıyor.
İKİ: Vücut ağrıyı kontrol etmek için daha fazla serotonin yapıyor.
ÜÇ: Serotonin bir taraftan ağrıyı bertaraf ederken bir taraftan da 5HT1A reseptörleri aracılığıyla GRPR nöronlarını aktive ediyor.
DÖRT: Aktive GRPR nöronları kaşınma hissini daha da artırıyor.
Gelelim neticeye
Kaşınanlar hemen sevinmesinler, bu araştırmadan hemen bir ilaç çıkması mümkün görünmüyor.
Serotonin salgısını bloke ederek kaşıntı azaltılabilir ama serotoninsiz sağlıklı bir hayat mümkün değildir.
Bu hormonun büyüme ve gelişmede, yaşlanmada, kemik metabolizması ve ruh halinin düzenlenmesinde çok önemli rolü vardır.
Serotoninin ağrı hisseden sinir hücrelerinden kaşıntıyı hisseden hücrelere geçişinin engellenmesi işe yarayabilir.
Bu araştırma kaşınmanın neden kaşınmayı artırdığını izah ediyor ama bu bilginin maalesef kaşınmaya bir faydası yok.
Sadece insanlar kaşındıkça neden daha çok kaşındıklarının mekanizmasını öğrenmiş oluyor ve bence bu da az bir şey değil.
Kaynak: http://www.cell.com/neuron/abstract/S0896-6273(14)00901-5