Neden Bilgi Peşindeyiz…
HİÇ BU AÇIDAN BAKTINIZ MI?
Zihninize bir bakın! Şimdiye dek hiç kullanmadığınız ve bir gün gerekebilir düşüncesiyle biriktirdiğiniz o kadar çok bilgi var ki içinde.Bilgi çöpçüleri olmayın...
Zihninizi lüzumsuz, hiç bir işinize yaramayan bilgilerle doldurmayın. Unutmayın ki sizler her şeyi bilen Tanrı’nın bir parçası olarak zaten bilginin kaynağısınız.
Fakat kendi özümüzü unuttuğumuzda, cehalet örtüsü sahip olduğumuz bu bilgiyi kapladı. İçimizde, derinliklerimizde bu bilgiden yoksun olduğumuzu hissediyor ve cehaletimizi örtbas etmek için “Hz. Google”a J başvuruyoruz. Ardından da özümsemeden elde ettiğimiz bu bilgileri, “paylaşma” adı altında ilk fırsatta aktarmaya çabalıyoruz. “Ben de biliyorum” diye öne atılarak söz kesiyor ve hemen konuşmaya başlıyoruz. Böyle anlarda kendinize bir bakın, isteseniz susabilir misiniz?
Susun... Hatta konu, sizin uzmanlık alanınız dahilinde bile olsa, susun... Bir kelime bile sarfetmeyin. Göreceksiniz ki sizi dürten ve konuşmanıza neden olan, cahil olduğunuzu kabul ettirmeyen egonuz. Asla susmanıza izin vermeyen bir güç var içinizde.
Şu anda yürümemiz gereken istikametin tam tersi yönde hareket ediyoruz. Bir yoldan başka bir yola, bir kurstan başka bir kursa, bir mektepten başka bir mektebe, bir hocadan başka bir hocaya... Hep dışarılarda dolaşıyoruz. Zihnimizi gereksiz bilgilerle doldurmak pahasına bile olsa kendimizi oradan oraya sürüklüyoruz. Ve ne yazık ki, topladığımız bu bilgiler bir barikat gibi önümüzde birikiyor ve içten gelen bilginin akışını engelleyerek adım adım kendimizden uzaklaşmamıza neden oluyor.
Yanlış anlamalara sebebiyet vermemek için burada bir parantez açmak istiyorum. Bilgi almamaktan bahsetmiyorum. Bilgi alın! Maddi bir bedende ve maddi bir dünyada yaşıyoruz. Bu nedenle bu dünyayı tabii ki de iyi tanımalısınız. Ama laf olsun diye, sadece kendinizi ispatlamak ya da gösteriş yapmak için bir kursu bitirmek, enerjinizi, paranızı ve zamanınızı boşa harcamaktan başka bir şey değildir. Hiç bir zaman kullanmayacağınız, pratiğe dökmeyeceğiniz bilgiyle zihninizi gereksiz yere doldurmayın.
Bilginin hazinesi olduğunuzu, bu bilginin ruhun bedene girmesiyle birlikte unutulduğunu ve hatırlamak için kendimize dönmemiz gerektiğini anlayın. Unutmayın ki, dışarıda var olan ve gördüğünüz her şey, içimizdekilerinin dışarıda şekil almış halidir. İçteki bilgiye götürecek bilgiyi arayın!