Necdet Çelikdönmez’in Vefa Dolu Dünyasından
İnsanoğlu, vefa duygularıyla ölçülüyor. Isparta ilimiz merkezinde yıllarca, “Paye Ortak Kitap Dergisi”nin yayımını sürdüren, başka yayınlarıyla dikkat çeken, gazeteci, araştırmacı, yazar emekli Astsb. Necdet Çelikdönmez, çocuklarının eğitimini tamamlamaları için Elazığ ilimiz merkezinde yaşamaya başladı son yıllarda.
Paye Ortak Kitap Dergisinin kapanışı nedeniyle yazdığı “Veda” yazısında, anılan dergiyle ortaya konulan kültürel hizmetlerden, bu derginin yayımında emeği geçenlerden söz ediyordu. 128 sayı yayınlanan Paye Ortak Kitap Dergisiyle, öteki yayınlarının Günyüzü görüşünde, Ömür ve İsa Çelikdönmez kardeşlerle, Rukiye Vural, Hülya Çelik, Fazıl Bilgiç, Mehmet Doğan, Erol Ürkan, Hasan Tav, Durmuş Öcal gibi isimlerden söz derken, bir vefa örneği gösteriyordu.
Teşekkürler andığı isimler arasında, bu satırların yazarı İsa Kayacan’da yer alıyordu. Benim için, “Edebiyat camiamızın en önemli otorite hocalarımızdan aslen Burdur ilinin Tefenni ilçesinin Ece köyünden olan, saygıdeğer, vefakâr hocamız Prof. Dr. İsa Kayacan beyfendiye her şey için teşekkür ediyorum” deyişi, Necdet Çelikdönmez’in vefa dolu dünyasının bulunduğunu göstermesi bakımından önem ve anlam taşıyordu. Bende teşekkür ediyorum bu duygularından, kadirbilirliğinden dolayı.
Ayrıca bendeniz için düzenlenmiş, Paye dergisinin üç ayrı, takdir ve teşekkür belgeleri de yukarıda belirttiğim Necdet Çelikdönmez, kadirbilirliğinin belgeleri olarak karşımıza çıkıyordu. Bir kez daha teşekkürlerimi sunuyorum efendim.
Paye Bülteni’nin son sayısında, Necdet Çelikdönmez’in biyografisi, soy ve seceresi, değişik alanlardaki etkinlikleri, edebiyat sanat ve kültürel faaliyetleri, aldığı ödüller yayınlanmış eserleri sıralanıyordu.
Isparta-Antalya arasındaki Dereboğazı yolunun yapım hikâyesi hakkında tarihi bir söyleşisini de kendi kaleminden naklediyordu Necdet Çelikdönmez.
Ayrıca bana yazdığı bir sayfalık mektubunun bir yerinde: “Hocam sizi tanıdığımızdan bugüne çok şey öğrendik sizlerden. Gerek yayınlamış olduğum kitaplarım gerekse, mektuplarım, gerekse çıktığı yıllardan Paye Ortak Kitap Dergimizi gazetelerde tanıttınız, yer verdiniz, bizi onore ettiniz, Sizi, Nobel ödülüne layık görülmeniz gerekiyordu.
Yurt içinde de Devlet Sanatçısı vb. ödüllere layık görülmeliydiniz.
Gözümüzde, Türkiye’de tek otorite, üstatsınız bilesiniz” denişi beni sevindirdi.
GÜNÜN HABERİ; BURDURLU CURA USTASI
MİRASINI ÇOCUKLARINA BIRAKIYOR
Yörük kültürünün vazgeçilmez enstrümanlarından curayı babasından öğrenen, Burdurlu Sabri Özdemir, çaldığı türkülerin Yörük kültürünü yansıtan eserler olduğunu söyledi. Aslen Kozağacı köyünden olduğunu ve uzun yıllar Burdur merkezde ikamet ettiğini belirten cura üstadı Sabri Özdemir; “Bu curaya çocukluğumda başladım. Babam çalardı, ağabeylerim çalardı, ben çalıyorum, oğlanlar çalıyor. Aşağı yukarı 13-14 kişi çalıyor ailem içerisinde. Ben bunu sürekli çalmadım. Bir ara 10 sene kadar bıraktım. Bazen bir iki uzun hava, başımızdan geçen hadiselerden… Kozağacı’nın eski Yörüklerimizin kaynaklarından acıklı türküleri söylüyoruz” dedi.
Yazılan türkülerin etkileyici olaylar üzerine yazıldığını söyleyen Özdemir; “Köyde ölümler oluyor, gurbete gitmeler oluyor, askere gidip gelmeler oluyor. 1915’te eşi askere gittiğinde nenenin biri, gidip
gelmeyenler için yazmış ‘Ayaylam’ diyor, senin ne dumanlı başın var diyor, Keklik öter al kınalı taşın var diyor. Yani böyle bir ağıt yakıyor. Ondan duyanlar söylemeye devam ediyor” şeklinde konuştu.
75 yaşına gelen Özdemir hala çalmaya devam ediyor. (Kadir Çelik,Çağdaş Burdur Gazetesi, 02 Nisan 2014)