Ne Kadar Zormuş…
Sayın okurlarımıza, geçen hafta yaşadığım sıkıntıları aktarmak istiyorum;
1- İzmir'in, gerçekten kilitlenen trafiği yüzünden her gün büroma gidip gelmek iki saatimi alıyor. Bu yüzden Alsancak'taki büromu satıp, evime daha yakın bir yere taşınma ihtiyacı duydum. Evime yakın bir daire buldum ve anlaştım. Ancak henüz büromu satamadığım için (sağ olsunlar) yeğenim ve kayınbiraderimin verdiği borçla işimi sonuçlandırdım.
Tapu işlemi, çarşamba günü yapılacaktı. Ancak satan kişi İzmir dışına gitmiş. İşlem cuma gününe kaldı. Ve biz 150 bin TL gibi bir parayı 2 gün 3 gece evde tutmak zorunda kaldık.
Bu süre tam bir stres dönemi oldu. Zira bu tutar bizim için öyle küçük bir rakam değildi. Çok önemliydi. Evimizde üç- beş kasa da yoktu.
Elbette ayakkabı dolabında, 15-20 ayakkabı kutusu vardı. Ancak içleri eşimin atmaya kıyamadığı ve zaman zaman yakınlarımıza hediye ettiği eski ayakkabılarla doluydu.
Velhasıl, parayı nereye koyacağımızı şaşırdık. Zavallı eşim iki gün evden çıkmadı. Geceleri biraz çıtırtı olsa hemen dikildik. (Zaten Türk inşaat sektörüne 'ses yalıtımı' diye bir kavram girmiş değildir. En üst kattaki hapşırınca, zemin kattaki 'çok yaşa' demektedir. Biri banyo yapsa veya tuvalete girse, herkesin haberi olmaktadır. ) Hayatımızda ilk defa sokak kapısının bütün kilitlerini kullandık.
Neyse, kazasız belasız, cuma günü geldi. Paraları teslim edip, rahatladık.
2- Bu olay; biz suç işleyenlerin, haksız kazanç sağlayanların, evlerinde üç-beş kasa bulunduranların, ayakkabı kutularına milyonlarca dolar sığdıranların, çok sayıda telefona rağmen evlerdeki paraları bir türlü sıfırlayamayanların; yaşadıkları panikleri/ çektikleri sıkıntıları/ korkuları/ endişeleri/ haklı çıkmak için gösterdikleri aşırı tepkileri; daha iyi anlamamıza imkan vermiştir.
Zira biz her şey helal ve hukuki iken bu kadar sıkıntı çekmiş isek, rüşvete / yolsuzluğa / harama bulaşanların hali nasıldır? Bunlarda, huzur, gönül rahatlığı olması mümkün müdür? Uyku tutar mı?
3-Tarih boyunca görülmüştür ki; hiçbir suç, yalan, yolsuzluk, kanunsuzluk, gizli kalmaz. Er veya geç ortaya çıkar. İnkar ve yalanlar bunu engelleyemez. Aksine, her yalan yeni yalanlar doğurur; sizi rezil eder batırır.
*Hakaretler, iftiralar, baskılar, suçlamalar, hayali senaryolar, antidemokratik uygulamalar ve yasalar, otoriter bir diare tarzı, yüksek perdeden konuşma ve tehditler, demogojiden havuzdan beslenen medyanın her gün uydurduğu iğrenç yalan ve iftiralar, halkı kamplara bölme gayretleri, yandaşların dalkavukluk ve alkışları, yargı – emniyet – milli eğitim – maliye velhasıl tüm devlet çarkının felç edilmesi, kıyımlar - zulümler, faiz lobisi masalları, hayali düşman, paralel devlet bahaneleri, internete konan ambargolar, dini kavramların istismarı vs. kimseyi aklayamaz. Aksine her gün yeni kasetler, yeni bilgiler, yeni kanunsuzluklar ortaya dökülür. Kaldı ki bazı aşırı – saf Müslümanları kandırabilirsiniz, ama Cenab – ı Hakk’ı asla.
*Önemli olan dürüstlükten ayrılmamaktır. Rüşvet, kayırma, yolsuzluk batağına düşmemektir. İktidar sarhoşu olup, gurur, kibir, enaniyet uçurumuna yuvarlanmamaktadır. Toplumu germemek, ekonomiyi çöküntüye uğratmamalıdır.
*Elbette herkesin düşmanı ve rakibi vardır. Telefonunuzu da dinler, hayatınızı da filme alırlar. Ancak dürüst iseniz elinizi, dilinize ve belinize hakim iseniz, hiç umurunuzda olmaz. Yeter ki makam, servet, kadın üçgenine esir düşülmesin.
*Ama bu kadar çok suçlama varsa, tüm internet kanalları yolsuzluk konuşmaları ile dolup taşmakta ise iyice düşünüp taşınmak, daha ciddi savunmalar yapmak gerekir. “Biz yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklar ile mücadele sözü vermiş idik. Niçin, ülke yoksulluk, yolsuzluk ve yasaklar ve yalanlar bataklığında boğulmaktadır?” diye düşünülmesi icap eder.
*Kimse yeri doldurulmaz değildir. Hele bu perişan haliyle AKP hiç değildir.
*Kısa bir süre içinde AKP’nin de iktidardan gitmesi ve siyasi partiler mezarlığında yerini alması sürpriz olmayacaktır. Zira Cenab – ı Hak’kın lütfunu ve Türk halkının desteğini, iyi değerlendirmemiş, kendileri ve yandaşları adına istismar etmişlerdir…
*Kumarın, fuhuş ve zinanın, uyuşturucunun, cinayet ve tecavüzlerin artması ve ülkenin terörist ve bölücülere teslim edilmesi de ilave suçlardır.
Halkımız bunun hesabını sormalıdır. Ve inanıyorum ki soracaktır. Ülkeyi uçuruma sürükleyen bu ekipten kurtaracaktır.