content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

18 Oca

Ne bu Şiddet Celal Talay, Bizim Bilmediğimiz(!) ne Oldu?

Vay anam vay babam... Kalemizden kan damlamış gazeteci arkadaşımız Haluk Talay'ın.
10 Ocak Gazeteciler Günü'nde Büyükçekmece Belediye Başkanı Dr. Hasan Akgün, fotoğraf çektirirken çalışanları değil de, patronları çağırmış.
Vay sen misin çağıran. "Yakıştı mı sana" diye manşet haber ve "Bu ne kibir bu ne değişim Sayın Akgün!"  başlıklı bir yazıyla giydirmiş.
İyi de yapmış(!) gazeteci olduğunu hatırlamak iyidir.
****
Demezler mi adama "çalıştığın gazeteyi aldığın günden beri hangi muhalif yazıyı, haberi, eleştiriyi yaptın ki Akgün için, davet edildiğin bir toplantıda gördüğün, yaşadığın sözde bir olumsuzluğu neden manşete taşıdın?"
Öğrenmenin yaşı yoktur a be gazeteci arkadaşım Haluk, öğreneceksin. Ancak havadan sudan bir nedenle başka olaylardan kaynaklı birine çakmayacaksın. Çakarsan başka çağrışımlar yaratırsın. 'Ne  oldu, başına saksı mı düştü?'  diye.
Sormazlar mı adama, 'madem 10 Ocak Gazeteciler Günü ve sen patronsun ne işin vardı o davette, gönderseydin ya yanında çalışan gazeteci arkadaşlarını?'
****
Sonra Barış Çelik'i kendi dağıtıcı elemanın diye yazmışsın. Çelik bir haftalık gazetenin sahibi ve aynı zamanda günlük bir gazetenin ortağı. Ne zamandır başka gazetenin sahiplerini dağıtıcı elemanın gibi gösteriyorsun. Ve biliyor musun o dağıtıcı elemanın (!) senin masanda değil arkadaşlarıyla oturuyordu.
A be Haluk kendi çalışanın olmayan bir
patronu çalışan gibi göstermekte ayıp değil mi?
Gelelim şu çalışan gazeteciler ve patron meselesine.
A be Haluk sen de dahil tüm gazete patronları aynı zamanda çalışan gazeteciler. Bizim bölgemizde bir patron vardı gazeteci olmayan, o da gazeteyi satın aldığın beton santralinin, şimdinin kum ocağının sahibi.

Yerel gazeteler patronlarıyla var olurlar!

Yerel gazeteler patronlarıyla var. Ve yerel gazeteler patronlarıyla anılır.
O'nun, filanca'nın gazetesi diye. Gazetenin ismi vardır ama patronlarının ismi daha çok vardır.
İsimlerin ne kadar saygınlığı, ne kadar tanınmışlığı, ilişkisi, gazeteciliği varsa gazetesi de o kadar etkindir.
Çalışanlar da önemlidir. Ancak daha da önemli olan yerel gazetelerin sahipleri ve kimlikleridir.
****
Bu bölgede işe aldığım, yanımda çalışan, sigortasını yaptığım en eski iki isim vardır. Bunlardan biri de Haluk Talay’dır. Yanlış hatırlaya-bilirim ama en az 9 yıl yanımda çalıştı. Manşet'ten ayrılırken de gazetede kaldı. Çünkü kimseyi çağırmadım, 'beraber çalışalım' diye teklif götürmediğim arkadaşlarımdan biriydi. O ve diğer arkadaşlarımı çağırmamamın nedeni sadece ve sadece gazeteyi çökertmemek ve yoluna devam etmesi için böyle bir karar almıştım.

****
Büyükçekmece Belediye Başkanı Dr. Hasan Akgün'ün gecesine bizde çalışan arkadaşlarımızla katıldık. Hatta Gazete İstanbul'un ismi yazılmadığı için ağacın dallarına masada eleştirilerimizi de söyledik.
Konuşma için davet edildiğimizde eleştirilerimizi Dr. Akgün için söyledik. Özgürlük kavramına farklı baktığımızı, yerel gazeteciler için yapmayı düşündüklerinin de yanlış olduğunu ifade ettik.
Üstü kapalı eleştirdiği Mert arkadaşımız da, kürsüden Dr. Akgün'ü eleştirdi, sözlerini eğip bükmeden söyledi.
Haluk arkadaşımıza konuşma verilmediği için kızmış, Mehmet Mert'e konuşma hakkı verildiği için köpürmüş. Erhan Kızılyar'a söz hakkı verilmesi de doğru ve yerindeydi. Çünkü onlarca yerel gazeteci arkadaşımızın içinde Kızılyar birikimiyle, gazetecilik tecrübesiyle bugün bir ekol.
Basın Danışmanı Vedat Denizer'in Mert'e söz hakkı vermesi de yerindeydi. Bilmesi gereken Büyükçekmece merkezli tek günlük gazetesi Haberdar.
Talay'ın buradan çıkarması gereken ana ders şuydu. Muhalif olursan kıymetin olur. Eleştirirsen anlamın olur. Çünkü mesleğimizde asıl olan köküne kadar yandaş olmak değil muhalif durmayı da unutmamaktı.
Gazete sahibi olduğun ve gazetecilik yaptığın günden itibaren hiçbir olumsuzluk yazmaz, eleştiri yapmaz isen gazeteciler gününde 'çalışan arkadaşlarım fotoğraf karesine davet edilmedi' dersen kimse yemezdi.
Ayrıca fotoğraf karesine bakınca hem Haluk Talay'ı hem de çalışan arkadaşı İskender Kordu'yu, dağıtım elemanı(!) pardon gazete pat-ronu Barış Çelik'i görünce yapılan haber ve yazılan yazı anlamsız kalıyordu. Ayrıca Hakan Eser aynı zamanda Nabız Gazetesi'nin de çalışanı olunca işler biraz karışıyordu.

****
Gecede çok anlamlı bir şey yapılmıştı. Koca bir ağacın yapraklarına ilçede yayın yapan tüm gazetelerin logolarıyla beraber isimleri yazılmıştı.
Bizzat masamızda oturuyordu Dr. Akgün. Ağır gripti ve gecede gazetecilerle beraber olmak için yataktan kalkıp gelmişti.
****
Önce gazetelerin imtiyaz sahipleriyle sonra da çalışanlarla beraber fotoğraf çektirileceği kendisine iletildi. 21.55'de, imtiyaz sahipleriyle 22'de de çalışanlarla bir fotoğraf çekilecekti. Ancak gazetelerin imtiyaz sahipleri fotoğraf çekilmek için davet edildiğinde çalışanlar da fotoğraf çektirmek için çıkınca ağacın önünde yer kalmamıştı. Ve gazetelerin sahiplerinin hepsi bir araya gelse bulunulan yerden dolayı fotoğraf çektirmek mümkün değildi.
Ağacın alt dallarında Yaşam ve Manşet, ana gövdede Gazete Marmaray, en üst dallarda da Yurt Haber ve Gazetem olduğu için de masada arkadaşlarımızla şakalaşmıştık. Şakalaşmamızın konusu ise; 'Dr. Akgün'ü en çok destekleyen gazeteler ağacın alt ve üst yapraklarını, dallarını oluşturuyorlardı. Yeni gazete Marmaray ise ağacın ana gövdesi olmuştu.'
Gazete İstanbul ise ağacın hiçbir dalında yer almamıştı. Bölgenin tek resmi ilan alan gazetesi yaprak kırıntısı bile olamamıştı, anlayacağınız. Keşke biz de bunu mu manşet yapsaydık. 'Gazetemizin ismi neden yok Akgün' diye.
***
10 Ocak Gazeteciler Günü çalışan gazeteciler günü filan değil. Darbe dönemlerine ait bir gündür. Ve en kısa zamanda tarihin çöplüğüne atılmalıdır. Belediye başkanlarının ve diğerlerinin yaptığı sadece nezakettir. Ancak anlamını bilmeden yaptıkları için ayıp onlara değil meslek örgütlerimize ve meslektaşlarımıza aittir. Çünkü yerine özel bir gün koyulamadığı için. Asıl yapılması gereken gazetecilerin düzenlediği ve diğerlerinin de katıldığı ve gazetecilerin konuştuğu bir gece daha anlamlıdır. İnşallah meslek örgütlerimiz (böyle örgütlerimizde yok ya) böyle anlamlı geceler düşünürler. Ve gazetecilerde oradaki olumsuzları yazarlar.

Son söz: Bu bölgede yerel gazete patronluğu yapıp da yanında kaç kişi çalıştırdıklarını sigortaları ile gazetelerinde yazarlarsa kimilerinin patronluğunu daha iyi anlayacağız. Hikaye gerek yok. Herkes yerini bilsin, birileri de birşey yapıyorlarsa lütfen ona göre yapsınlar. 10 Ocak Günü iki başkana özel olarak söylediklediklerim bugün bu bölgede açık açık sırıtıyor. Bunlardan siz sorumlusunuz belediye başkanları. Size hayırlı olsun eserleriniz.

Etiketler : ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank