Nazım Hikmet
İnsan gönlünün ne kadar geniş olduğunu sen söylersin bize.İyi ki bizimsin, Anadolu’sun, yüreklisin, şairsin.
Yoldaşsın yalnızlığımıza geceler boyu, kardaşsın, ülkemin vatandaşısın.
Rus şehrinde mezarın,
Dünya kardeşliğine inanansın…
Hasretimsin, geceler boyunca şairliğine saygı duyduğum, kaç gündüz senle uyanıp senle hayata baktığım, fikrimsin, can evimsin.
Nazım’ım büyük ustam, şairsin, şiirlerinde şalgam gibi kolay koparılmayan kellesi, yürekli insan, zamanın duraklarından bir geçit, senin şairliğinin teline basmış, yakmışsın, yanmışsın, küllerin uçmuş gelmiş ta Moskova’dan…
Rahat uyuyor musun? Yoksa, hasretin mezarındaki akreplere mi sesleniyor?
Korkak bir karanlık içinde değilsin, ışığın aydınlatır mezar taşlarını, serçeler ürkek uçmaz artık telaşlı, midye gibi kapalı ve rahat mısın, asla…
Bilirim sönmüş bir yanardağ ağzı gibisin sen şimdi Rusya diyarlarında …
Memleketinden uzaktasın ya zülfü yare dokunuyor, kalbinin kızıl saçlı bacısına, kadınına , kısrağına…
Rüzgar kanatlı atlılar gibi geçti hayat! diyorsun ardından.
Çınarın geliyor başına, yaşamak geliyor aklına biliyorum bir ağaç gibi hür, kardeşçesine uzak ellerdeki ağaçlara ulaşırcasına…
Doğdun, kaç yıl olduğunu saymıyorum öldüğünün, yaşıyorsun, şiirlerinle yüreğimizin en derin yerinde, yaşatıyorsun aşkın da, memleket hasretinin de en kızgın ateşini yürekte...
Arada bir kasvete düşünce, şiirlerini açıyorum, okumak huzur veriyor insana, umut veriyor özgürlük ki dizginlenemez, zincirlenemez oluyor …
Dört nala gelip uzak Asya’dan Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket Nazım’ın , Nazım bizim...
İnsanın insana kulluğuna devam eden bu hırs da bu ihtiras da bizim.
Kaç sevdaya senin şiirlerinle başlayıp, kaç savaştan senle kurtulduk. Bazen ilk gençlik yıllarımızda , bazen babamızdan olgun yaşımızda…
Hasret çektiğin memlekette her şeye yasak geliyor istibdat dönemi yaşanırcasına ...
Memleketim, aklıma Nazım Hikmet’i getirenim.
Vatan hainlerinin kol gezdiği canım memleketim.
Hasretimsin sen Nazım Hikmet’im
En fazla bir yıl sürer yirminci asırlarda ölüm acısı.
Acısı, yası içimde durur asırlar boyu.
Yaşayansın, yaşatansın.
Umudu doğurdun.
İyi ki doğdun !
Doğdun 15 Ocak’ta,
Yapraklara, dallara, yeşillere, allara,
Nice nice yıllara, nice nice yıllara
ZEKİYE SEDA SÖNMEZ KIZIM
Şubat 23rd, 2011 at 14:24BUGÜN şöyle bir siteleri gezdim, senin yazım dikkatimi çekti. Yıllardan beri ideal ve ideolojinin çarklarında döndürülen, aslında cüce bir şair iken, zirvelere çıkarılmak istenen Nazım Hikmet başlıklı yazından bahsediyorum.
NAZIM HİKMET RAN... Rusyaya kaçtıktan sonra, Rusya topraklarını öpen ve beni Stalin yarattı dedikten sonra RAN soyadını alan bir vatan haini.. "Benim soyadım ran, ters çevirirseniz nar, ikiye bölerseniz kızıl olur" diyen akl-ı evvel, zavallı bir adam..
Aziz vatan toprakları şühedanın mübarek kanları ile sulanmış, sayısız tümsbek şehitlerden meydana gelmiş ve bir İstiklal Destanı kazanılmıştır. Bu topraklarda şüheda yatar,yatmaya hak kazanmıştır, RAN GİBİ HAİNLER DEĞİL, TOPRAKLAR KABUL ETMEDİ Kİ, CESEDİ RUSYADA..
BENİM GÜZEL KIZIM, BİLMEDEN BU SATIRLARI YAZABİLİRSİN, ANLAMADAN VE BİRİLERİNİN GAZI İLE BU VE BUNUN GİBİ KOMÜNİSTLERİ KURTARICI OLARAK GÖSTEREBİLİRSİNİZ... Ancak büyük yanılgı ve yenilgi içinde olduğunuzu unutmayın, kalemlerinizi, dillerinizi böyle pisliklere bulaştırmayın. Okuyun, gerçekleri okuyun, doğruyu, güzeli, tevhit inancını okuyun, bizi bu günlere getirenleri okuyun. Bıratın tarih kabristanına gömülen NAZIM HİKMET RAN GİBİ
YORUM YAZIMI NEDEN KESTİNİZ. DEVAM EDİYORUM. AKL-I EVVELLER İLE CÜCE BEYİNLER TARİH KABRİSTANINA GÖMÜLDÜLER. hESABI ELBETTE mizan'da verecekler. Siteme girin,yazılarımı okuyun, güzellikleri okuyun. İdeal ve ideolojilerde beyin yıkayanları çzöpe atın. selam ve sevgilerle. görüşelim.
Şubat 23rd, 2011 at 14:27