NAT O bama Türkiye’yi Neden Öptü? (II)
Çantadaki Diğer Sanal Tavşanlar:
Bir taşla 50 kuş vurmuştu adeta Obama, Türkiye seferiyle. Obama, hem lisan-ı hal ile, hem lafzıyla her cümlesinde onlarca menfaatler ve cicili bicili pembe cümleler dizmekteydi. O konuşurken başta parlamentomuz ve dahi diğer yerlerde, o masum ve barışcıl siyahinin içindeki vampiri nasıl içinde tuttuğu konusunda hayretler içindeydim. Zira Birleşik devletlerin devasa cüssesi geri kalmış ve gelişmekte olan ülkelerin şah damarlarındaki kanı sömürürken saniyeler içinde bir enzim salgılıyor ve sömürülen ülkelerin vatandaşları da acıtmaz olmuş prangalarının zincirleriyle huzur içinde kan veriyordu. Hakkını yiyemezdim Obama'nın. Kimbilir cüssesi, metabolizması içinde gizlediği kalbi içindeki vampiri yok etmek istemekteydi. Bu manevralar belki de içindeki hunhar ruhu kabzetmenin bekleşmelerinin arifesiydi. Kim bilir...
Bu yaldızlı lakırdıların ardından reel politik e dönecek olursak:
Obama'nın Gül ve Erdoğan'la yaptığı görüşmelerde; Afganistan, Ruhban Okulu, PKK, Ortadoğu, AB reformları ve Türkiye-Ermenistan ilişkileri gibi konular gündeme gelmiş, Afganistana gidileceği, PKK konusunda olabileceğinin en ılımlı politikasının uygulanacağı, Ortadoğudan ve özellikle de Iraktan Amerika'nın çekilmesinin ortaya koyacağı boşluğun bölgesel özerk yönetimlerin işine karışmaksızın Türkiye'nin fazlaca burnunu sokmayacağı, Ruhban okulunun zevkle açılacağı, Ermenistan kapısının açılacağı üzerinde yazılı ve sözlü fikir birliğine varıldığını yakın gelecekte göreceğiz. Sözde Ermeni soykırımı konusunda ise, umarız ve dileriz ki bam telimiz ortaya konmuştur.
Bunca hararetli iş birlikleri sonucunda Soykırım konulu uluslararası bir komisyonun kurulması kararının alınması Erdoğan hükümeti için kültürel siyasal kazanımlar açısından ön başarı olarak kabul edilebilir. Daha sonrası ise, Türkiye'nin doğal haklılığını uluslararası hakem huzurunda ifade etmesine kalmıştır.
Türk askerinin Uluslararası Barış Gücü olma noktasında geldiği aşama memnun edicidir. Bu durumu, milletimizin, düşmanını arkadan vurmayan, evrensel insan haklarına saygılı, tarihsel birikimi gereği dünyadaki düzen unsuru olmasının bir ürünü olarak kabul etmek gerek.
Heybeliada Ruhban Okulu’nun yeniden açılması konusu ise, Türkiye’nin AB’ye tam üyelik sürecinde önümüzdeki ipin üzerine serdikleri un kütlesi olsa gerek. Zira yürüyeceğimiz ipin üzerindeki un bizi ziyadesiyle şevklendirmektedir.
Ayrıca Obama, Sayın Erdoğan'ın Davos'taki çıkışı ile gerginleşen Türk İsrail ilişkilerini yumuşatmak için en ideal kişidir. Bu konuda Türk Milletini en çok üzen şey, Türkiye Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanı'nın veya Başbakanının şu ya da bu bahaneyle soykırımcı ve katliamcı İsrail'e gitmesidir.
Bor'a Gelince:
Obama'nın Türkiye ziyaretinin resmiyete yansımayan sebeplerinden birinin de Etibank'ın satışı olduğu söylenmekte. Bu tür histerik e postaların sanal ortamlardaki etkisiyle belgesiz ve bilgisiz ortamda öngörü ve önyargıda bulunmak istemiyoruz. Ancak şunu biliyoruz ki, yarın bir gün Etibank'ın, doğrudan veya dolaylı olarak bir Amerikan şirketine satılması gündeme gelirse, bunun takipçisi olacağız. Hele ki, böylesi strakejik bir kurumu değil Amerikalılara yabancı uyruklu firmalara satılma girişimlerini bile yakından takip edip vatandaş olarak kişisel, sivil toplum kuruluşlarımızla örgütsel tepkilerimizi koyacağız.
Esenlik ve aydınlık yarınlar temennisiyle.
Not:
Bu yazı, www.bilgiagi.net, www.timeturk.com, www.bilgievreni.com, www.haberanaliz.net www.siyasalforum.net, www.gunesgazetesi.net, www.kamudanhaber.com www.gercekgazete.web.tr, ile, Gerçek Gazete, Halkın Sesi, Balıkesir Demokrat, Marmara Bölge, Güney Marmara Yaşam ve Fatsa Güneş gazetelerinde yayınlanmaktadır. Yazarın izni olmaksızın başka hiçbir yayın organında kaynak veya dipnot göstermeksizin kısmen veya tamamen alınamaz,
Ahmet hocam Selamlar.
Nisan 9th, 2009 at 13:21