Namuslu İnsanların Yapacağı İş Olmaktan Çıktı!
yapmak, her insanın yapabileceği bir iş değildir.
Hele namuslu gazetecilerin yapacağı iş, hiç değildir.
Büyük sermaye sahipleri ve medya patronları, çalıştırdıkları gazetecileri, evinde çalıştırdığı hizmetçiler ile aynı kefeye koydukları için, gazetecilik bitmiştir.
Habercilik biter mi?
Hayır bitmez…
Diyeceksiniz ki, bir yerde bir haber varsa, o habere karşı, patron ne yapabilir?
Bir haberi halka nasıl sunduğunuz, bazen haberin kendisinden daha önemlidir.
Patronun gözünden bir habere bakmak vardır, bir de halkın gözünden habere bakmak vardır.
Haber neresinden bakarsanız bakın, haberdir, ama haberin içine koyacağınız bir tek sözcük, izleyenin aldığı haberi, nasıl yorumlayacağına yol verir.
İşte bu kilit sözcük, ya da tümce, anlamı ve anlamlandırmayı yönlendirir.
Eğer haberin verilişi içerisinde ki, o kilit sözcüğü veya tümceyi fark etmeden haberi dinliyorsanız, zokayı çoktan yutmuşunuz demektir.
Mütareke sürecini barış süreci olarak anlatabilirler.
Oysa süreç; barış süreci değil, bölünme sürecidir.
İşte buradaki kilit sözcük barıştır.
Barış sözcüğünü yutmuşsanız, haberi verenlerin isteklerine uygun düşünmeye başlamışınızdır.
Haberi hiç vermeyerek de, çıkarlarınızın sürmesine yardım edebilirsiniz.
Sözgelimi, barıştan söz edersiniz, sizin karşı tarafa ne vereceğinizden söz etmezsiniz.
Eğer gazeteci olarak, patrona olan bağımlılığınızı ispat etmişseniz, siz artık gazeteci değil, patronun hisseli ortağısınızdır.
Ülke içindeki patronunuzu korumak, bir anlamda, onun dünya tekelindeki ortağını korumak anlamındadır.
Ülkemizdeki büyük işbirlikçi sermayeyi korumak, kollamak, Amerika’daki patronu kollamak anlamındadır.
Uzatmayalım.
İşbirlikçi patronu korumak, emperyalizmi korumak, kollamaktır.
Aslında bazıları için bu anlatmaya çalıştığım döngü, tabi ve doğal mecrasında gidiyormuş gibi görünür.
Oysa hemen hemen her haber ve yorum, bir çıkara ve onun iktidarına yöneliktir.
Aslında büyük çıkar sahipleri, iktidar ve medya ayrı ayrı kurumlar değildir.
Her ne kadar baktığımızda, büyük sermaye ve medyayı ayrı ayrı şeylermiş gibi görsek de, iktidar tektir.
Tüm egemenleri tanımlar.
Özet; medya iktidardır, iktidar medyadır.
Günümüzün iyi gazetecisi olarak önümüze konulan kişiler; büyük sermayenin ve onun iktidarının plan ve programlarını, patronun gözü ve Amerika’nın gözünden, bize aktaranlardır.
Halkın çıkarını gözeten gazeteci artık işsizdir.
Bu işsizlerin işi, gelip halkın yanında mücadele veren Ulusal Kanal, Aydınlık gibi yayın organlarına güç vermesidir.
Not, Bugün 12 Mart 2013, 12 Mart Darbesinin 42.yılı. Ordu içindeki Kemalistlerin, yurtseverlerin, aydınların ilk darbeleri yediği yıl. Halkın iktidarından, Amerikancı iktidarlara, yolcuğun başladığı yıl.
Karşı devrimin pusudan çıktı yıl. Yeni pusuların kurulduğu yıl.
Halkımız o günleri sakin karşılamasaydı, bu günler bu kadar karanlık olmazdı.
12.3.2013, bulentesinoglu@gmail.com