Nalları Dikmeden Önce Sana “NANİK!!” Yapacağım…
Evet daha seninle hiç karşılaşmadık… Ne zaman karşılaşacağımız da meçhul…Hakkında etrafta dolaşan söylentiler bir hayli fazla…
Kapşonlu entarinle, elinde orağınla geziniyormuşsun…
Sen git o karizmanı el aleme yap, bana sökmez…
Aslında sana bir yandan da acımıyor değilim…
Dünyada ki hiçbir insan tarafından sevilmeyen, özlenmeyen,
Tanışmak ya da arkadaş olmak istenmeyen tek varlık olmak bir hayli zor olmalı
Senin için…
Ama sende bu üne kavuşmak için baya bir çaba sarf ettin hani…
Kimini aldın zamansız götürdün,
Kimini ise direkten döndürttün…
Bana açıklama yapmana gerek yok!
Sen de görevini yapıyorsun aslında…
Ve aslında sen de bizim gibi bir emir kulusun…
Ama yine de sana öfkemi bir türlü yenemedim arkadaş!
Ne istedin kundaktaki bebekten,
Ya da çiçeği burnundaki genç delikanlıdan,
Şu aptal Dünya’da başka alınacak adam mı bulamamıştın yoksa?
Ufak bir ilahi silgi maharetiyle kolayca silinecek bir sürü kirlenmiş ruh bulamadın mı?
Yoksa işgüzarlık ettiğinden mi, kıydın onların canına…
Senin en çok sevdiğin şey sükunetmiş…
Doğrudur!
Benimde öyledir…
Bende bazen kafa dinlemeyi severim…
Ama seninle bir farkımız daha var…
Ben senin gibi aniden gelmem,
Öyle ani olan hareketleri de hiç sevmem!
Delikanlı adam aniden çıkagelmez, yavaş,yavaş sevdire sevdire gelir…
Seni günün birinde seveceğimi ve,
Seninle birlikte yolculuğa çıkmaya karar vereceğimi biliyorum…
Ama o güne kadar benden uzak dur Ey Azrail!
Çünkü zamansız gelirsen…
Şu an yazısını okuduğun nevi şahsına münhasır şahsiyet
Nalları dikmeden önce,
Karşına dikilip,sana NANİK yapacak!
Haberin olsun…