content
01 Şub

Nâ-Şâyeste

Nedir nâ-şâyeste olan derseniz; söyleyeceklerim, bu kelimeyi sıkça kullanan şairimizle alakalı olduğundan başlığa çekmeyi uygun gördüm. Medeniyetimizin söz şubesini inşa etmede çok harcı bulunan, birçoğumuzun bildiği, bir kısmımızın kısmen âşinâ olduğu, büyük bir kısmımızın da en azından adını duyduğu bir zât, Şanlıurfa'lı şâir Nâbî ile alakalı küçük bir mâruzâtım var..

Nâb'inin vasfı şairlikle sınırlı değil şüphesiz, fakat işin o kısmına ayrıca girmeyeyim; zaten kendi beyanıyla sabittir ki buna ihtiyacı da yok. Bakınız ne diyor;

Eğerçi köhne metâız revâcımız yoktur
Revâca da o kadar ihtiyâcımız yoktur.

Öyle ya, Hz. Peygamber'e ve onun makamına dâir söylediği;
Sakın terk-i edebden kûy-i mahbûb-i Hudâ'dır bu
Nazargâh-ı ilâhîdir makâm-ı Mustafâ'dır bu
sözleri dilinden dökülme nasibine ermiş, üstelik menkıbeye göre Medine'nin müezzin efendilerinin rüyasında, insanları hakkında ihtirâma da'vet ettiği Zât-ı Pâk'in dilinden iltifata mazhar olmuş bir fâninin daha başka bir revaca ne ihtiyacı kalır ki!

Hatırı sayılır hacimdeki divanında, -tabiri caizse- bu 'rest çekme'ye ilaveten, rağbet görme meraklısı olmadığını, bu bahiste kimseden beklentisi olmadığını beyan eden başka ifadeleri de vardır ki, bunların içinde 'görmüşüz' redifli meşhur gazeli birçoğumuzun malumudur.

Hal böyle olmasına böyle, lakin bizim Hazret'e çok ihtiyacımız var. Hele de, hikmetin yitik mal haline geldiği, irfanın kırıntılarının mumla arandığı, iz'anın pek ortalarda görünmediği bu devirde kuvvetle ve acilen ihtiyacımız var.

Tabii yaşadığı devir itibariyle (takriben bundan üçbuçuk asır evveli) şiirlerinde bolca rastladığımız bilhassa Farsça kelimelerin fazlalığı, bu sahile ilk defa yanaşanların iştahını köreltebilir. Fakat sırf bu yüzden bu irfan pınarından uzak durmak, doğrusu kendimize haksızlık olur, oluyor.. Birazcık emek verilirse herkes kendi meşrebine ve derinliğine uygun olarak mutlaka feyz alır, istifade eder. Evet, klasik şiir tarzının ve o devrin gereği/geleneği icabı dili bugünkü kadar 'saftirik' değildir; fakat mesela 'kaldırım' sözcüğü de, başka bazı deyimler ve darb-ı mesel niteliğindeki söyleyişler de aynen bugünkü kullandığımız halleriyle şiirlerinde yeralır.

Yalnız şunu söylemeden geçmeyelim; her güzel gibi Hazret'in şiirlerinin de bir hususiyeti var, -yine tabiri caizse- tava getirmek için biraz emek gerekiyor. Şöyle ki, dört elif miktarından daha fazla okuma/dinleme, anlama ve mütâlaa etme gayretinden sonra ancak feyz musluğu yavaş yavaş açılmaya başlar. Öyle limonata gibi bir seferde suyunu sıkıp kafaya dikmeye uygun değildir. Bağcılar bilirki; ağzının tadıyla 'damlama şerbeti' içmek isteyenin gerekli sabrı göstermesi gerekir, evecen olan şerbet çanağını yalamakla yetinmek zorundadır. Ne yapalım, bu işler böyledir!.

Sadede gelirsek.. Şimdi lütfen sıkı durun!

Kültür Bakanlığımızın internet sitesinin 'e-kitaplar' bölümünde, aralarında Maraş'lı divan şairi Sünbülzâde Vehbî'nin de yer aldığı elliiki şairin divan ve/veya külliyatı yer almaktadır. Meselenin bu yönü çok güzel ve takdire şâyan; fakat Nâbî her nasılsa gözden kaçmış olmalı ki, divanı bu e-kitaplar arasında bulunmamaktadır. Yukarıda değindik, bu Nâbî bakımından belki bir nakısa teşkil etmiyor, ama gel görelim ki bizim açımızdan geçiştirilecek bir yanı yok. Bu eksiğin tez elden giderilmesini umuyorum. Hazinelerin gizli saklı olması her ne kadar eşyanın tabiatından sayılırsa da bu kadar da değil!. Herhalde bu durumun, klasik şiirde bir ekolün kurucu sahibi olan Nâbî gibi dev bir şahsiyet için şâyeste, yani layık, makul ve sineye çekilebilir olduğu söylenemez.

Hasıl-ı kelam; bu eksikliğin giderilmesinin önemini öncelikle sayın bakanımız Mahir Ünal Bey'in ve geçmişteki görevleri dolayısıyla Urfa ile yakın hukuku bulunan sayın vekilimiz Celalettin Güvenç Bey'in dikkatlerine ve himmetlerine arzetmek isterim, vesselam.

Meraklısına not: Facebook'ta Nâbî'den beyitleri paylaştığım bir sayfamız bulunmaktadır, susayanları bekleriz..
https://www.facebook.com/Nâbî-1450357341929075

Etiketler : , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank