Müteşekkirim
MÜTEŞEKKİRİM
Müteşekkİrim... Bu sabah bir iş için Vakıf Bank’a uğradım. Kapıyı itiyorum açılmıyor. Kapıya vuruyorum, kimse açmıyor. Kapının üzerinde herhangi bir not arıyorum. ‘Taşındık’ ibaresini görmek için uğraşıyorum. Yok. Saatime bakıyorum. Acaba saatimde mi bir yanlış var diye. Yok o da doğru. Bankamatikten para çeken bir vatandaşa soruyorum: ‘Banka neden kapalı?’ Yüzüme tuhaf tuhaf bakıyor.
‘Bugün bayram’ diyor. Her gün çalışınca hafta sonu, bayram tatillerini unuttuk. 15 yıldır ilk defa bu yıl tatile çıkamadım. Günde en az 14-16 saat çalışıyoruz. Hava soğuk, klavyenin üzerinde donmuş parmaklarım harflerin üzerinde hissizleşiyor. Arkadaşların çalışma yerleri benim odamdan daha sıcak. Benim odam ise tam bir soğuk hava deposu. Bu satırları yazarken, klavyede parmaklarım soğuktan donmak üzere. Medya binamızda kaloriferler yanmıyor. İGDAŞ doğalgazı açmadı. Çalışma arkadaşlarımla aynen Sibirya da gibiyiz. Herkesin üzerinde kat kat kazaklar. Kazakların üzerinde montlarımız.
Hepimiz yakında hasta olacağız. ‘Yöneticilerimiz uyuyor mu?’ diye bağıracağım ancak sesi ben duyabilirim. ‘Kış kışlığını yapmalı’ derler doğru. Ancak şuanda kaç yurttaşın evinde sobası yanmıyordur? Kaç yurttaşın evinde sıcacık bir çorba ısınmıyordur? Kaç yurttaşın evinde yarın çocuğunu okula göndermek için cebinde harçlık parası yoktur? Kaç yurttaş, yarın sabah iş ve ekmek aramak için sokaklara düşecektir? Kaç yurttaş, borçlarını ödeyememekten dolayı içi içini kemiriyordur? Kaç yurttaşın hayatın zorlukları karşısında imanı gevriyordur? Kaç yurttaş keyif içinde yaşıyordur? Kaç yurttaş keyif içinde yaşarken, ‘Benim sorumlarım dünyada kadar çok’ deyip, ne kadar sıkıntı içinde olduğunu anlatmaya çalışıyordur? Milyonlar, milyonlar bir ekmek için alaca karanlıkta ekmeğini kazanmak için sokaklara çıkıyordur? Kazandıkları ile ancak karınlarını doyurabiliyorlardır ve kaç milyon insan karınlarını doyurabilmek için iş arıyorlardır? Bense, soğuk havaları sıcak havalardan daha çok severim. Çünkü soğuk havalar, sıcacık bir odanın, sıcacık bir sevgilinin ve sıcacık bir hasretin habercisidir.
Soğuk havalarda sıcaklık gerekir. Zıtların birliği devreye girer burada. Soğuk ve sıcak kardeştir. Biri olmadan diğeri anlaşılmaz. Aynen savaş ve barış, ölüm ve hayat, kavuşmak ve ayrılık gibi. Biri olmadan diğerinin anlamı yoktur. Karşıtınız varsa, siz anlamlısınızdır. Karşıtınızı ortadan kaldırmaya kalktığınızda, siz anlamsızlaşırsınız. (Bugün ülkede gündemde tartışılan konuların tarafları birbirinin ne amansız düşmanıdır. Halbuki diğeri olmadan ötekinin anlamı yoktur. Öteki, ötekine anlam katar.) Soğuk havaları sıcak havalardan daha çok severim. Sıcacık bir odanın içinde, sıcacık bir sevgilinin hasretini anlatır; soğuk havalar bana
Nedense sıcak havalar aynı çağrışımları yaratmaz bende. Soğuk havaları severim, bir sevgilinin içimi ısıtmasını, tenimi sarmasını isterim. Şimdi bir şömünenin karşısında olmak isterdim. Çıtır çıtır yanan odun sesleri ve müzik setinde buğulu bir sesin sevda şarkıları. Uzanmışım yanımda sevgili, son günlerde okumaya başladığım; Soner Yalçın’ın “Teşkilat’ın iki silaşorü” ve gençlik arkadaşım sevgili Ahmet Ümit’in “Pinokyo’sunu okuyorum. Ne iş, ne maaşlar, ne dedikodular, nede sığ siyasi tartışmalar... Varsa yoksa sevgilinin sıcaklığı... Hey hayat sevgili ve ben; bahtiyarım, sana müteşekkirim.