Mustafa Değirmenci ve Orhan Duran
Mustafa Değirmenci ve Orhan Duran’ın yerinde olmak istemezdim
Bugünkü manşet haberimiz, siyasette ‘Bu kadarı da ol(a)maz!’ sözünün anlamsızlığını, Süleyman Demirel’in ünlü sözü “Dün dündür, bugün bugündür” sözünün doğruluğunu ortaya koyan bir olayı anlatıyor.
2009 yılında Avcılar Belediye Başkanlığı için Orhan Duran DSP’den aday olmuştu. Bunun üzerine aynı köyden akraba da olan Belediye Başkanı Mustafa Değirmenci’nin adamları, DSP’li konvoya saldırmış ve Halil Paldımoğlu bıçak darbeleri ile ağır yaralanmıştı. Yaralanan kişi, yerel seçimlere kadar Değirmenci’nin danışmanlığını yapan Erhan Paldımoğlu’nun ağabeydi. Yaraladığı iddia edilen kişi ise Değirmenci’nin teyzesinin kızının kocasıydı. Dava uzun süre gündemi meşgul etti. Ve sonunda dava geçen yıl sonuçlandı.
Okan Kurt, Turan Tiryaki, soyadı Bar-baros olan bir kişi. Yanlış hatırlamıyorsam, geçen yıl üçü 10 yıl 10’ar ay hapis cezası aldılar. Dava ise şu anda Yargıtay’da. Üç genç çocuk, sevdiklerinden uzakta bugün cezaevinde yatıyor.
Olayın kısa bir tarihi hatırlatması
16 Mart 2010 tarihinde; ‘Birileri iktidar olacak diye, ölmeye ve öldürmeye değer mi?’ başlıklı yazımda yaralama olayının özeti olarak şunları yazmıştım:
‘2009 yerel seçimlerinde, Avcılar'da SHP ilçe Başkanlığı yapmış ve 2004 yılında CHP'den Belediye Başkan aday adayı olmuştu. Son ana kadar ismi 'Bele-diye Başkan adayı' diye geçti. CHP üst yönetiminin son anda tercihi Belediye Başkanı Mustafa Değirmenci oldu.
2009 yılında CHP'den bir kez daha belediye başkan aday adayı oldu. Sonra AK Parti'nin adayı diye geçti ismi. Ardından DSP'den Belediye Başkan Adayı oldu.
Orhan Duran, aday olduğu günden itibaren seçim kampanyası oldukça sert geçti. Belediye Başkanı Mustafa Değir-menci tarafından 'bir bölen' olduğu gerekçesiyle üzerine gidildi.
……..
‘….. Meclis listesinde eski CHP'liler ve bölgenin sevilen isimleri vardı. Kimse kazanacağına inanmıyordu ama CHP'den ciddi bir oy alacağı hesap ediliyordu. Firüzköy'ün iki yerlisi ve birbiri ile akraba olan iki kişi arasında, köyün iki çocuğu arasında büyük bir seçim rekabeti yaşanıyordu. Biri 10 yıllık Belediye Başkanı Mustafa Değirmenci, diğeri ise uzun yıllardır SODEP, SHP ve CHP'de ilçe, il yöneticiliği yapmış olan Orhan Duran.
CHP'nin bir kez daha adayı olan Mustafa Değirmenci seçimleri kazanmak, Orhan Duran da siyasi hayatına devam edebilmek ve ciddi bir oy almak için alanlardaydı. Başkan Değirmenci ise alabildiğine gergin bir kampanya yürütüyordu. Rakibi AK Parti adayı olmasına rağmen, Orhan Duran'ın aday olmasını kendisi ve yandaşları kabul edemiyorlardı.
……
‘Bir gece yarısı Firüzköy'ün iki çocuğunun yandaşları seçim kampanyası yürütüyorlar ve afiş asıyorlardı. DSP'li üç kişinin önü gece yarısı 02.00'de beş araç tarafından kesiliyor. Beş araçta bulunan yaklaşık 20 kişiden oluşan gençler, Orhan Duran'ın en yakın çalışma arkadaşlarından biri olan Halil Paldımoğlu'nun aracına çarparak durduruyorlar ve arabasının üstünde tepinmeye başlıyorlardı. Ardından içlerinden biri Halil Paldımoğlu'nu dört yerinden bıçaklıyor ve yanındaki arkadaşlarını dövüyorlardı. İşin ilginci saldıranların büyük çoğunluğu, saldırdıkları kişilerle akraba çocuklarıydı.
Seçim rekabeti arkadaşlığı, akrabalığı rafa kaldırmıştı. Amaç kazanmaktı. Ve kazanmak isterken, kendi köylerinden olan birinin aday olması hazmedilemiyor ve çalışanlarına karşı öfke büyütülüyordu. Büyütülen öfke sonucu Halil Paldımoğlu ağır yaralanıyor ve dalağı alınıyor, 7 gün komada kalıyordu.
Ardından tespit edilenler gözaltına alınırken, iki kişi aranıyordu. Arananlardan biri Belediye Başkanı Mustafa Değirmenci'nin oğlu Ali Değirmenci; olay yerinde bulunduğu iddiasıyla, diğeri ise Paldımoğlu'nu dört yerinden bıçaklayan kişi olarak aranan ve ailenin damadı olan Turan Tiryaki'ydi.
Davalar başladıktan sonra, Değirmenci ve Tiryaki savcılığa teslim oluyordu. Oğul Değirmenci serbest bırakılıyor, Tiryaki ise adam öldürmeye teşebbüsten tutuklanıyordu. Halil Paldımoğlu ve yanındakiler bıçaklamanın faili olarak Tiryaki'yi gösterirken, Tiryaki olay yerinde olmadığını ve kendisine iftira atıldığına dair ifade veriyordu.
Davada Paldımoğlu'nu bıçakladığını söyleyen Cem Karakaya ise kimse inanmıyordu. Çünkü Karakaya'nın Firüzköylü olmadığı ve seçimlerde kimsenin kendisini oralarda görmediği iddia ediliyordu. Baro tarafından kendisine vekil olarak görevlendirilen avukat da dahil.’
Ergenekon Davası ve olayla
ilgili telefon konuşması
Bakırköy 5. Ağır Ceza Mahkemesi olayı üstlenen Cem Karakaya’yı serbest bırakırken, tutuklu bulunan üç kişi 10 yıl 10’ay hapis cezası alıyorlardı. 9 Haziran 2010 tarihli Zaman Gazetesi’nde ise Ergenekon Davası’nda gözaltına alınan Av. Ali Hadi Emre ve Belediye Başkanı Mustafa Değirmenci arasında davanın Yargıtay’da bozulmasıyla ilgili şöyle bir konuşma geçtiğine yönelik haber yer alıyordu.
“Avukat Emre ile Belediye Başkanı Değirmenci arasında geçen telefon konuşmasında nasıl temyize gidecekleri ve dosyayı kimin yardımı ile etkileyecekleri yer alıyor. Avcılar Belediye Başkanı Mustafa Değirmenci, Yargıtay'da süren dava için son Ergenekon operasyonunda gözaltına alınan Ali Hadi Emre'den yardım istiyor.
5 Mayıs 2010 tarihli görüşme şöyle: Emre: "Pazartesi bu şey var. Bu Avcılar Belediyesi'nin... DSP ile kavga etmişler. Adam yaralamışlar. Öldürmeye teşebbüsten savcı cezalandırmak istedi. Şey de bizim başımıza kaldı. Bir o arıyor. Öbürü arıyor. Başkanı arıyor." (10 Mayıs) Emre: "10 yıl 10 ay ceza verdiler. Gerekçesini gördükten sonra temyiz dilekçesi vereceğiz. Ankara'da duruşmalı olacak. Kimi göreceğimizi ne edeceğimizi falan konuşuruz ama Ankara 1. Ceza Dairesi'ne gider bu dosya. Oranın başkanı bizim Seyfi Oktay'ın köylüsü... Yargıtay bozar bu dosyayı. Onu düşünmeyin."
Yaralan ve içerdeki
çocuklara sözüm şu: Değdi mi?
16 Mart 2010 tarihli yazımı şöyle bitirmiştim: ‘……. Değer mi bu kavgalara? Değer mi öldürme teşebbüsleri-ne? Değer mi bunca ay cezaevinde yatmaya? Değer mi öldürmeye teşebbüs suçundan onlarca yıl hapis cezası almaya? Değer mi, evlat hasretine? Değer mi anne baba hasretine? Ve değer mi, 'biri belediye başkanı olacak' diye, ölümüne arkasından gitmeye? Belki bir daha seni tanımayacak olan biri için… Ve asıl soru da şu: Rakibinin yandaşlarını, bıçaklamaya varacak kadar kin dolan çocukları sahi kim(ler) yönlendirdi? Savcı ve hakimler bu soruyu da soruyorlar mı? Müdahillerin ve şüphelilerin avukatları soruyorlar mı?’
Evet o gün sorduğum soruların bugün yanıtı şu. Değmez. Değirmenci belediye başkanlığına devam ediyor. Orhan Duran, CHP’den milletvekili adayı oldu. Dün Değirmenci ve Duran için çalışan insanlar şimdi CHP için çalışacaklar.
Yaralanan kişinin mağduriyetini, cezaevinde yatan çocukların mağduriyetlerinin hesabını kim verecek?
Değirmenci sokakta, Orhan Duran için oy isteyebilecek mi? Çünkü CHP için isteyeceği her oy Orhan Duran için olacak. Yine Orhan Duran, CHP’lilerle seçim kampanyası yürütürken Değirmenci’nin bulunduğu ortamlarda nasıl yan yana duracak?
Sonuç: Hayatın içersinde birilerine düşman olabilirsiniz, kininizi sonuna kadar da devam ettirebilirsiniz. Ancak siyasette bunun mümkün olmadığı yukarıdaki olay anlatmıyor mu? Kimbilir buna benzer nice olay vardır. Zararı çekenler sadece o dönem, kraldan çok kralcı olanlardır. Aynen bu olayda olduğu gibi.
Sahi, bu birilerine ders olur mu?