Mustafa Armağan Tarihçiliği!
Popüler tarih kitaplarından uzak dururum.
Bir de ‘tarihte büyük yalanlar’, ‘tarihte büyük komutanlar’, ‘tarihin yüz büyük olayı’ gibi kitaplara hep mesafe koyarak, şöyle bir bakarım.
Bu tür kitaplar arızalıdır!
Bu tür kitapların iki teme amacı vardır: para kazanmak ve okuyucuyu maniple etmek!
Ticari ve ideolojik kaygılarla yazılan her yazı, yetersizdir, yanlıştır!
Ancak gelin görün ki, günümüzün modası da bu tür kitaplardır. Hem kolay okunur, hem bir münazara içerir, hem de okuyucu meşrebine uygun böyle bir kitabı okuduğunda derin tatminler yaşar. Hazır tüketici olmanın keyfini sürmek varken, araştırmak ve düşünmek zahmetine niye katlanılsın ki? Ancak o hazır tüketiciliğin keyfiyetindeki beyin, bilgi kirliliği ile dolar ki; onlara da, okumuş cahiller denir!
Şu sıralar Türkiye sağının popülaritesi yüksek tarih araştırmacısı Mustafa Armağan, piyasada epeyi caka satmakta. Kemalistlerin, ulusalcı solcuların Soner Yalçın’ı varsa; sağ ve muhafazakâr çevrelerin de Mustafa Armağan’ı var! Hürriyet gazetesinin Sonar Yalçın’ı ile Zaman gazetesinin Mustafa Armağan’ı, bir madalyonun iki yüzüdürler! Ancak Armağan’ın gravitesi daha yüksektir.
Dayanamadım, geçen gün Armağan’ın, “Avrupa’nın Elli Büyük Yalanı” ve “Efsaneler- Gerçekler” adında iki kitabını aldım. Tahmin ettiğim gibi, mesafeli durmayı gerektiren bir içeriğe sahipler. Bir parantez açıyorum; sağdan pek entelektüel çıkmaz! Bu, ayrı bir yazı konusu.
Armağan’ın kitaplarında doğru bilgiler olmakla birlikte, epeyi önyargıların da yer aldığı bir tarih okuması mevcut.
Bu kesimin bir saplantısı var: Batı kötüdür ve İslam deyince akan sular durur! “Avrupa’nın Elli Büyük Yalanı” kitabının ana fikri şundan ibaret: Batı, her şeyi İslam uygarlığından çalmıştır! Tabi yazar bu arada Çin’i de işin içine katarak, özcü düşüncesini kamufle etmeye çalışıyor. Bu özcülük, diyalektiği dışlar ve düşünceyi dondurur. Oryantalistlerden şikâyetçi olan İslamcılar, onları eleştirirken, tam da onların pozisyonuna düşüyorlar.
Kitaptan sizlere eğlenceli bir örnek vererek ne demek istediğimi daha bir anlaşılır kılmaya çalışacağım.
Kitabın 167. sayfasında “Amerika’yı Çinliler mi Keşfetti?” başlıklı yazıda, Mustafa Armağan diyor ki, Amerika’yı Kristof Kolomb’un keşfettiğini söyleyen Batı, bize yalan söylüyor. “Yani bütün dünya, Amerika’yı Kolomb’un keşfettiğini papağan gibi tekrarlarken, Çinli tarihçiler dünyaya kıs kıs gülüyor ama cehaletlerini yüzlerine vurmuyorlarmış. ‘Varsın öyle bilsinler. Hakikat nasılsa bir gün ortala dökülür’ diyorlarmış sabırla. Derken, Gavin Menzies adlı Çin doğumlu ama İngiliz Bahriyesi’nden emekli bir araştırmacı çıkıp da kitabı 2 yıl önce İngilizce yayınlanınca, Avrupa ve Amerika’daki uzmanlarda şafak atmış. Kolom’dan hem de 70 yıl önce Çin Deniz Kuvvetleri Komutanı Zheng Ho (kendisinin Müslüman olması ise ayrı bir ilginçlik katıyor hikâyeye), yaptırdığı yüzlerce gemilik bir filoya ‘İleri’ emrini vermiş:”
Ne güzel bir masal değil mi?
Geçmiş, değiştirilebilir. Ve kimi değiştirmeler ile tarih, masallaştırılabilir de!
İşte bu alıntıda olduğu gibi.
Çinli tarihçiler gerçeği biliyorlarmış ama Amerika’yı Kolomb’un keşfettiğini söyleyenlerin cehaletlerini yüzlerine vurmak istemiyorlarmış. Şu centilmenliğe bakın!
Nasıl olsa gerçek bir gün ortaya çıkar diyorlarmış.
Bildikleri gerçeği ortaya çıkarmıyorlar ve gerçek, tam 500 yıl sonra ortaya çıkarılıyor. Hem de bir İngiliz tarafından.
Şimdi bu Çinliler, 500 yıldır dünya üzerinde bir yanlış bilginin dolaşmasına göz yummakla ayıp etmemişler mi? Bunun bilimsel etikle ne ilgisi var? Ama hayır, hikâye bu ya!
Kitap yayınlanınca, Avrupa ve Amerika’daki uzmanlarda şafak atmış diyen cümleye bittim doğrusu. İşte bu paragrafın şafak attırıcı cümlesi de bu.
Hani özcülükten söz etmiştim ya, işte buna harika bir örnek: Amerika’yı keşfeden Çinli komutan Zheng Ho’da Müslüman’mış! Olmasa, eksik olurdu zaten!
Eğlence bitmedi:
Amerika’yı keşfeden Çin donamasının bir kolu, ta Grönland’a çıkmış ve Kuzey Buz Denizi’nden dolaşarak tekrar Çin’e dönmüşler. (Syf.172) Buz Denizi’ni nasıl aşmışlar, bilemiyorum!
Bu iddiaları dile getiren İngiliz Gavin Menzies kim? Yazdıkları akademik çevrelerce ve üstelik Çinli tarihçiler tarafından da ciddiye alınmayan biri.
Mustafa Armağan ciddiye almış ve Amerika’yı bir Müslüman keşfetti demiş.
Hah, sadede gelelim: İşte bütün dert de bu değil mi?
Öyle olsun be Mustafa Armağan; Amerika’yı da bir Müslüman keşfetmiş olsun.
Tarihi dediğin nedir ki, sürekli yazılıp bozulan bir kurgu değil mi?
Yeter ki sizi ve müşterileriniz kabızlıktan kurtaracaksa, varsın dünya Müslüman olsun!