content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

26 Oca

Müslümanlık bu Değil…

Bazı samimi inanç sahibi kardeşlerim; muhafazakâr biri olmama rağmen, niçin (dindarları temsil eden) AKP’yi, bu kadar sık tenkid ettiğimi soruyorlar. Kendilerinin iyi niyet ve samimiyetine inandığım, politik taassupla hareket etmediklerini düşündüğüm için cevap verme zarureti duydum; 1-    Önce bir huşu açık ve net şekilde ortaya koymak isterim. AKP dindarları temsil eden bir parti değildir.

Dini siyasete alet eden, bu yolla samimi inanç sahiplerinin iyi niyetini istismar eden bir partidir.  a)    12 Mart muhtırasından sonra, hava kuvvetleri komutanının uçağı ile merhum Erbakan’ın Türkiye’ye getirilmesi ve politikaya sokulması ile bu istismar olayı başlamıştır. Ve güzel dinimize çok zarar vermiştir. b)    Samimi inanç sahiplerine yönelik baskı ve düşmanlıkların artmasında, İmam-Hatip, Kur’an Kursu, başörtüsü zulümlerinin zirveye ulaşmasında, hep bu din istismarının, gereksiz söz ve davranışların rolü olmuştur. c)    Aynı tutum, AKP döneminde de devam etmiştir ve etmektedir.

Herkesi birleştirmesi gereken inancımız, oy avcılığının aracı yapılmıştır. 2-    Rehberimiz, Sevgili Peygamberimiz (SAV), buyurmuştur ki: a)    Haksızlık karşısında susanlar dilsiz şeytandır. b)    Haksızlık ve kötülüklere; elinizle, dilinizle ve hiç olmazsa kalbinizle karşı çıkınız. (Ki sonuncusu, imanın en zayıf göstergesidir.) c)    Kötü bir Müslüman’ın dinimize verdiği zarar, Bir kurt sürüsünün, koyun sürüsüne verdiğinden çok daha fazladır. 3-    Demek ki samimi inanç sahiplerine düşen görev hiçbir şeyden korkmadan, hiçbir çıkar düşünmeden, haksızlıklara, hatalara ve yanlışlıklara karşı çıkmaktır. a)    Kur’an-ı Kerim’e baktığımızda görürüz ki Cenab-ı Hak’kın lanetine uğramış ve tümüyle helak edilmiş birçok kavimde, imanlı ve devamlı ibadet eden birçok kişi de vardır. Peki, neden cezalandırılmışlardır? “Emr-i bil maruf, Nehy-i Anil Münker” görevini ifa etmedikleri, yani doğruları anlatıp, hatalara, günahlara karşı çıkmadıkları için.

İşte bugün herkesin üzerinde baskı kurulduğu, tehditlerin, iftiraların, yalanların, ekmek ve haysiyet ile oynamaların, zirve yaptığı bu ortamda kalmanın ne kadar ağır, manevi vebal yükleyeceğinin idraki içindeyim. b)    Samimi bir Müslüman, Alemlerin Rabbi (CC) dışında, kimseden korkmaz, bir şey talep etmez. Bilir ki tüm kaderi Levh-i Mahfuz denen ilahi kompütere yazılmıştır. Bunu kimse değiştiremez. Sabah akşam okuduğu, (Türkçesi) “Allah Teala bana yeter. Ondan başka ilah yoktur. Ben O’na güvendim. Çünkü O büyük arşın da Rabbidir” duası, kendisine yeter. Kimseden korkmaz.

Kimseye dalkavukluk etmez.  Kimseyi putlaştırmaz. Hatalarının savunucusu olmaz. c)    Kaldı ki ben AKP’nin özellikle üst düzeyini, başta Başbakan olmak üzere, en az otuz yıldır tanıyorum. Ve yaptıklarını, değişimlerini, hayret, ibret, dehşet ve tepki ile karşılıyorum. İktidarın insanı böylesine nasıl olup da değiştirdiğine şaşıyorum. (Rabbim hepsine basiret, feraset versin.) Ülkemizi uçuruma sürüklediklerini de görüyorum. d)    Ayrıca sık sık övünerek dile getirdikleri İmam Hatip mezunu olmasam da dinimizi belirli düzeyde biliyorum.

Parlak nutuklara, abartılı sözlere kanmıyorum. (Ne yazık ki bizim samimi inanç sahibi halkımızı aldatmak çok kolaydır. İki ayet, bir hadis, sık sık Cenab-ı Hak’kı zikretmek, namaz kıldığını gösteren ütüsü bozuk pantolonlar vs. yeterlidir.) e)    Ama İslamiyet bu kadar basit ve sathi değildir. Güzel ahlak dinidir. Kul hakkına çok önem verir.

Hele, tüm toplumun hakkı olan kamu kaynaklarının, şaibeli özelleştirme ve ihalelerle, torpille, kayırma ile yandaşlara aktarılmasına, lükse, israfa, gösterişe, görgüsüzlüğe hiç izin vermez. Rüşveti alanı da vereni de melun sayar. Gururu, kibiri, dalkavukluğu, liderleri putlaştırmayı, (bazı densizlerin saçmaladığı, insanı imandan çıkaracak, şirk günahına sokacak yalakalıkları dile getirmeyi) kabul etmez. Emanetin (görevlerin) yandaşlara değil, ehline verilmesini emreder. Züccaciye dükkanına girmiş fil gibi, devletin tüm kadrolarının hallaç pamuğu gibi atılmasını; kinle, husumetle, düşmanlıkla, tarafgirlikle, iftiralar ve yalanlarla, kişilerin ekmeği ve haysiyeti ile oynanmasını af etmez. (Mağdur ve mazlumların duasını anında kabul eder.) Demokrasi katılımcı yönetim ve devamlı istişare esastır.

Tek adam yönetimini ve despotizmi kabul etmez.  f)    Bu dünya kimseye kalmamıştır. Bütün koltuklar da geçicidir. Ebedi olan, sadece ve sadece Alemlerin Rabbi’dir (CC). Ve herkes hem bu dünyada hem de ahirette hesap verecektir. Dünyevi etiketlerin, güçlerin hiçbir önemi yoktur. Bir süre için, Adaletin devlet çarklarının işlemesini engelleyebilirsiniz. Ama ilahi adaleti engellemeye gücünüz yetmez. Mutlaka ve mutlaka, yaptıklarınızın hesabını verirsiniz. Ne dalkavukların ne Türk düşmanlığı ve terörist başının dostluğu ne servetler ne de İranlı dostlar hiçbir işe yaramaz. Yandaş ve satın alınmış medyanın da faydası olmaz. Gücüm yettikçe AKP’nin yaptıklarının ve söylediklerinin, İslamiyetle hiç ilgisi olmadığını anlatmaya devam edeceğim. İnşallah yarar sağlar. Belki de tövbe edenler çıkar. Ama en azından samimi inanç sahipleri uyanmış olur… Özün Özü: Gururlanma, Ey Adem Oğlu. Senden büyük Allah (CC) var.

Etiketler : ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank