Müslümanlar, Suriye, Kürtler ve Yeni Koşullar
Ramazan ayındayız... Dünyanın her yerinde çatışmalar...
Bu çatışmalar Müslümanların yaşadığı coğrafyada devam ederken, insan sormadan edemiyor. Ramazan ayında da silahları
susturamaz mısınız?
Nerede sizin Müslamanlığınız?
Nerede; sizin aynı kitap, aynı Kuran, aynı Peygamber, aynı Allah’a inanmanızın samimiyeti.
Bir sorun yok mu, iman edenlerde?
Bu topraklardan da bir itiraz yükselmiyor, protesto gösterileri görmüyoruz, politik Müslüman guruplardan...
****
Sakı na, söylenen ilahi ve dünyevi tüm kavramlar iktidar kavgasının araçları olmasın.
Örnek, Suriye yönetiminin başında bulunanlar Müslüman değil mi?
Savaşanlar kimler? Onlar da Müslüman...
Müslüman olmayan unsurları bir kenara ayırıyorum.
Birbirleriyle savaşanların büyük çoğunluğu Müslüman.
Hepsi Allah, Kuran, Peygamber ve Suriye için savaşıyorlar.
*****
Aslında, yüzyıllar önce yaşanmış yeni bir mezhep savaşının adımları atılıyor, Suriye’de... Ve oradan başlayan yangın, bütün Ortadoğu’yu sarabilir.
*****
Yezidler, Ali’nin ailesini kılıçtan geçirmişlerdi.
Şimdi yeni Yezidler tarih sahnesine çıkıyor.
Ve iktidarda bulunan inanç gurupları ve etnik yapılar yeni bir katliama uğramamak ve de onlarca yıllık iktidarlarının ayrıcalıklarını korumak için savaşıyorlar.
Ve eskisinden daha acımasız olacaklar. Tarihte hep böyle oldu.
Zorbalıkla iktidara sahip olanlar, ayrıcalıklarını kaybetmemek için insanlıktan çıktılar.
Karşılarındakilerin nefretleri ise daha da büyüdü.
Ve bir gün iktidarın karşısında silahlanan muhalifler, iktidara hakim olabilmek için şiddetlerini büyüttüler.
Şiddet büyüdükçe, nefret büyüdü. Nefret büyüdükçe, acılar yaygınlaştıkça ise şiddet büyüdü. Tarihte yaşanan aynı şeyler şimdi Suriye’de yaşanacak gibi.
Esad, yumuşak bir geçişi hazırlayabilirdi.
Özgür seçimler yoluyla kan dökülmeden iktidarı diğerleriyle paylaşabilirdi.
Esad yönetimi iktidarın ellerinden gidebileceği ve sonrasında olacakların korkusundan dolayı ve de kendisini çok güçlü görmesinden dolayı bu yaşanlar. Ve tabi zamanın ruhunu okuyamaması gerçeği, kocaman ortada duruyor.
Yeni bir dünyanın farkında değiller, tüm diktatörler ve kapalı yönetimler gibi.
****
Yine de tarih öznel niyetlerimizle değil, akması gereken gibi akıyor.
Kuantum fiziği, yeni yüzyılın politikasına yön veriyor.
Hindistan’da bir kelebek kanat çırptığında, dünyanın bir başka ucunda deprem oluyor.
*****
Daha önce de yazdım, Suriye üzerine karşılıklı dezenformasyon bilgileriyle toplum bombardımana tutuluyor.
Türkiye’nin sürece dahil olabilmesi için, Suriye sınırlarında yeni ‘Kürdistan kuruluyor’ diye özellikle haberler yaptırılıyor.
*****
Yaşananlar karşılıklı politik manevralar...
Kürtlerin yaşadıkları yerleşim yerlerinde yönetimleri Kürtlere teslim ediyorlar, bilinçli olarak.
Çünkü, bunu yapınca ordu birliklerini oralarda tutmaya gerek yok.
Çünkü, bunu yapınca orada kentlerin yönetimlerinin Kürtlerin eline geçmesiyle, muhaliflerin o kentleri ele geçirmesi imkansızlaşıyor.
Muhalifler de, Suriye yönetimi ile savaşırken Kürtlere yönelik yeni bir cephe açmalarının anlamsızlığının farkındadırlar.
Bunu bugün için Türkiye de, uluslararası güçler de istemezler, zaten.
*****
Düne kadar Suriye yönetimi Kürtlerin bir bölümünü vatandaş bile saymıyorken, (vatandaş sayılanlarında hakları sınırlı) Suriye Kürtlerinin bir bölümünün PKK saflarında Türkiye topraklarında terör faaliyetlerine girişmesi ise, ayrı bir tartışılması gereken durum.
Bugün Suriye yönetiminin kendi elleriyle Kürtleri yaşadıkları kentlerde özerk yapıya kavuşturuyor olması ise, yeni konjonktürel durumdan kaynaklanıyor.
*****
Düne kadar Suriye Kürtlerinin Esad yönetimi ile sorunları yoktu. Aksine Türkiye ile savaşıldığı sürece baba Esad döneminde fiili destek alıyorlardı.
Son gelişmelerden sonra, bu desteğin en üst boyutta olduğunu anlamak için kahin olmaya gerek yok.
Suriye’de yaşanan son gelişmelerde, Kürtlerin Ortadoğu’da tarih sahnesine güçlü bir aktör olarak çıkacağını da görmek gerekiyor.
Bu yüzyıl nasıl ki, dünyada Türklerin yüzyılı olacaksa, aynı zamanda Ortadoğu’da da Kürtlerinde yüzyılı olacak gibi.
Son söz: Türkiye, 90 yıllık içine kapanmacı, yurttaşlarını ayrımsız birinci sınıf statüsüne kavuşturacak değişiklikleri gerçekleştirir ve Kürt politikasını değiştirirse yeni süreçte bugünkünden daha güçlü bir aktör olabilir. Galiba bunun yolu yeni bir Kürt politikasından ve 90 yıllık devletin resmi dış politikasını değiştirmek geçiyor. Yaşananlar da bunu gösteriyor.