Musa’nın Yardım Ettiği Kızlar
Kuran, Hz. Musa’nın Medyen’e ulaşmasını ‘medyen suyuna varınca’ ifadesiyle ifade eder ki buradan Medyen’in bir kırsal yerleşim yeri olduğu anlaşılır. Suyun başında üzerinde su veren, su almakta
olan Medyenlilerden bir grup, bir topluluk buldu. “İnsalardan bir ümmet”(Kasas suresi 23.ayet) ifadesi Medyen suyunda işi olan, bu işi yapanlar şeklinde anlaşılmalıdır. Bu insanların dışında korunan, sakınan, korunmaya çalışan iki kadın da gördü. Bu kadınların suyun başındaki gruba katılmamaları dikkatini çekmiş ve ilk onlara uğrayarak ‘derdiniz, sorununuz, olumsuzluk durumunuz nedir’ diye sordu. Zira Musa o günün dünya başkentinde zamanın gerektirdiği bugünkü anlamda çağdaş olarak yetiştirilmişti.
Kuran’ın Kasas suresindeki “Firavun'un karısı: "Bana da sana da bir göz bebeği, bunu öldürmeyin, belki bize yarar, ya da evlat ediniriz." dedi ve onlar farkında değillerdi”(Kasas suresi 9.ayet) ifadeleriyle Hz. Musa, bebekliğinden itibaren ‘Firavun’un Sarayı’na alınmış ve devletin tüm imkan ve avantajları içinde yetişmişti.
Yine Kuran’ın “Mûsâ olgunluk çağına ulaşıp gelişimini tamamlayınca biz ona ilim ve hikmet verdik” (Kasas 14,ayet) ayetiyle ona Allah tarafından toplumda etkenlik verilmişti ve devamında da peygamberlikle görevlendirilecekti. Musa toplumun alışagelmiş inanç ve uygulamalarının yanlışlığına dikkat çekmekte, Firavun’un temsilinde kurulan adaletsiz ve haksız düzeni, diğer ifadeyle devlet sistemini sorgulamaya başlamıştı.
Kendi bekaları adına bel bağladıkları düzenlerini devam ettirme üzerine üst düzey devlet temsilcisi olarak yetiştirilenlerden Musa’nın bu beklenmedik tutum, tavır ve düşüncesi kısa sürede devlet erkanına ve Firavun’a ulaşmıştı. Musa, artık kendi sistemleri adına tehlikeli olmaya başladığı için saraydan hatta şehirden uzaklaştırılmıştı. Zira devamındaki ayette “Mûsâ halkın habersiz olduğu bir sırada şehre girdi.”(Kasas suresi 15.ayet) ifadesinden bu anlam çıkmaktadır. Tefsirciler bu ayrıntıya pek dikkat çekmemekle birlikte genellikle daha önceden saraydan ayrılıp tekrar şehir merkezine girmek şeklinde anlamışlardır. Musa, devlet erkanınca şehirden yani başkentten çıkarılmıştı ki yeniden şehre girmesi elbette gizli olacaktı. Şehir halkından habersiz ifadesi bu manayı ifade etmektedir.
Kavga eden iki kişiyi ayırmak için müdahil olduğunda haksızlığını ifade etmek için tokat vurduğu kişi ölür. Olay duyulduğunda ertesi gün devlet erkanı başlarına bela olarak gördükleri Musa’nın durumunu görüşmek üzere toplanmışlardır. İkinci benzer bir olaya müdahale etmek isterken Musa’ya inanan bir adamın uyarısı Kasas suresi 20. ayette şöyle anlatılır: “Şehrin öbür ucundan koşarak bir adam geldi. "Ey Mûsâ! İleri gelenler seni öldürmek için aralarında senin durumunu görüşüyorlar. Şehirden hemen çık. Şüphesiz ben sana öğüt verenlerdenim" dedi.”
Hz. Musa “ey rabbim beni bu zalim kavimden kurtar”(Kasas suresi 21.ayet) diyerek gizlice Mısır’ı terk edecekti. Musa gideceği yeri belirleyip karar vererek yola çıkmıştı. Zira çocukluğundan itibaren o güne kadar Mısır’da yaşamış, dolayısıyla Mısır’ı ve çevresini bilmekteydi. “Medyen'e doğru yöneldiğinde, "Umarım Rabbim beni doğru yola iletir" dedi.” ﴾Kasas suresi 22.ayet﴿ ayeti yukarıdaki ifademizi doğrular. Burada Hz. Musa’nın “umarım rabbim beni doğru yola iletir” duası, karar verip çıktığı yolda muvaffak ve başarılı olmak içindir. Tefsircilerin ifadesiyle rast gele yola çıkarak Allah’tan yardım adına ‘beni doru yola ilet’ duasından ibaret değildir.
Kuran, Hz. Musa’nın Medyen’e ulaşmasını ‘medyen suyuna varınca’ ifadesiyle ifade eder ki buradan Medyen’in bir kırsal yerleşim yeri olduğu anlaşılır. Suyun başında üzerinde su veren, su almakta olan Medyenlilerden bir grup, bir topluluk buldu. “İnsalardan bir ümmet”(Kasas suresi 23.ayet) ifadesi Medyen suyunda işi olan, bu işi yapanlar şeklinde anlaşılmalıdır. Bu insanların dışında korunan, sakınan, korunmaya çalışan iki kadın da gördü. Bu kadınların suyun başındaki gruba katılmamaları dikkatini çekmiş ve ilk onlara uğrayarak ‘derdiniz, sorununuz, olumsuzluk durumunuz nedir’ diye sordu. Zira Musa o günün dünya başkentinde zamanın gerektirdiği bugünkü anlamda çağdaş olarak yetiştirilmişti.
Onun görgü ve öğretilerine göre kadınların kendilerini suyun başındakilerden uzak tutmaları onun bu açıdan dikkatini çekmiş ve kavga edenlerde olduğu gibi hemen onlara müdahale edip, onların yapmaları gerektiği işi onlar yerine yapmıştı. Kızlar, ‘railer, sorumlular suyun başından uzaklaşmadıkça biz su vermeyiz, su almayız’ demişler ve babalarının da yaşlı bir bilge olduğunu belirtmişlerdi. ‘Şeyhunkebir’ ifadesinde kebir yaşlı ama insanların büyüklerinden önemli kişilerden olduğuna vurgu yapar. Kızların suyun başındaki gruba katılmak istememeleri de babalarının ileri gelenlerden olduğunu ifade eder. (Kasas suresi 23.ayet)
Yapılan çeviri ve mealler ile tefsirlerde anlatılanlara göre kızlar ve suyun başındakilerin derdi hayvanlarını sulamaktır. Koyunlarını, keçilerini sulamak şeklinde ifade edilir. ‘Yesgun nesgi’ ve ‘sega segayte’ ifadeleri hayvanları sulamak şeklinde açıklanmıştır. Bu ifadeler su ihtiyacı için su almak şeklinde de anlaşılabilir ki bu manayı tercih ediyoruz.
Dünya başkentinde yetişmiş Musa, kırsal bir yerde, bir kuyudan, bir sudan, su almayı rahatlıkla nasıl yapıyordu? Devlet yöneticiliği için yetiştirilmiş bir insanın kuyu ve suyla işi olması ve bunu rahatlıkla başarması pek mümkün değildir. Yukarıda “Mûsâ halkın habersiz olduğu bir sırada şehre girdi.” ayetinde olduğu gibi Musa, olgunluk çağına gelip Allah ona ilim ve hikmet vermesinden sonra devlet yönetimi Hz. Musa’yı sakıncalı ve yasak kişi ilan etmiş ve başkentten uzaklaştırmıştı. Dolayısıyla Musa, bir süre yetiştirildiği halin dışında şehir hayatından uzak, kırsal bir hayat sürmek zorunda kalmıştı.
Musa kızlara yardım için onların işini yaptıktan sonra bir ağacın gölgesine çekilecek ve "Rabbim! Bana göndereceğin her hayra muhtacım" diye dua edecekti.
Sıcak bir havada bilmediği, kimseyi tanımadığı, Mısır’ın debdebesinden uzak, sakin, ıssız denebilecek bu yerde, bu duasıyla Allah’tan yardım beklerken o iki kızdan biri çekinerek, utanarak, sıkılgan bir şekilde Musa’ya gelip babasının su vermenin ücretini, karşılığını ödemek için onu çağırdığını söyler.
Tefsircilerin geneli bu yaşlı kişinin Hz. Şuayb olduğunu ifade ederler. Diğer kuran kıssaları dikkate alındığında bizce bu kimsenin Hz Şuayb olması gerçekçi gözükmüyor.
İleri gelenlerden yaşlı, bilge, iman sahibi bu kişiye Hz. Musa yaşadıklarını anlattığında bu bilge kişi "Korkma o zalim kavimden kurtuldun”(kasas suresi 25.ayet) diyecekti. Bu ifade Medye’nin Firavun hakimiyeti dışında olduğunu ifade ettiği gibi ‘buradan artık Mısır’a gitme’, ‘burada kal’ yani burada kalırsın anlamı da çıkmaktadır.
Bu bağlamda iki kızdan biri babasına "Babacığım, onu ücretle tut. Her hâlde ücretle tuttuklarının en hayırlısı, güçlü ve güvenilir olan bu adam olacaktır" dedi. “ ﴾Kasas suresi 26.ayet) Bilinen, ileri gelen yaşlı kişi kızın bu tavsiyesi üzerine Hz. Musa’ya sekiz yıl ona hizmet etme karşılığında kızlardan biriyle onu evlendirmek istediğini önerir. Artı iki yıl daha hizmet etmesini beklenti olarak isteğine bırakır.
Hz. Musa, bunun ikisi arasında bir anlaşma olduğunu, kendisinin bu anlaşmaya kesinlikle uyacağını, kararının sekiz yıl olduğunu, ‘hangisini tamamlarsam bana bir husumet yok’ ifadesiyle belirtir. Ve bu anlaşmaya Allah’ı şahit tutar. Allah söylediklerimize vekildir." ﴾Kasas suresi 27, 28. ayetler﴿
Ve Musa geldiği yere dönmek hedefini koruyarak bir süre bu şartlarda belki doğal şartlarda biraz daha olgunlaşması açısından Medyen’de kalır. Hayatın her anı insan için bir tecrübe esasta hep bir kazanımdır.
Hz. Musa’nın Medyen’e gelişi ve burada yaşadıkları Tevrat’ta da anlatılır. Okuyucuların bilgi sahibi olmaları farklı bakış açısını görmeleri açısından bu bölümü kısa olarak aşağıda veriyorum:
“15 Firavun olayı duyunca Musa'yı öldürtmek istedi. Ancak Musa ondan kaçıp Midyan yöresine gitti. Bir kuyunun başında otururken
16 Midyanlı bir kâhinin yedi kızı su çekmeye geldi. Babalarının sürüsünü suvarmak
için yalakları dolduruyorlardı.
17 Ama bazı çobanlar gelip onları kovmak istedi. Musa kızların yardımına koşup
hayvanlarını suvardı.
18 Sonra kızlar babaları Reuel'in yanına döndüler. Reuel, ‹‹Nasıl oldu da bugün
böyle tez geldiniz?›› diye sordu.
19 Kızlar, ‹‹Mısırlı bir adam bizi çobanların elinden kurtardı›› diye yanıtladılar,
‹‹Üstelik bizim için su çekip hayvanlara verdi.››
20 Babaları, ‹‹Nerede o?›› diye sordu, ‹‹Niçin adamı dışarıda bıraktınız? Gidin onu
yemeğe çağırın.››
21 Musa Reuel'in yanında kalmayı kabul etti. Reuel de kızı Sippora'yı onunla
evlendirdi.” (Tevrat, Mısır’dan Çıkış, Bölüm 2)
htuluceoglu@hotmail.com