Muharrem Ay’ı ve Aşure
Allah'ın ayı olarak bilinen Muharrem ayı, İlahi bereket ve feyzin coştuğu ve bollaştığı bir aydır.
Bu aya mahsus olan Aşure günü ise Muharrem'in 10. günüdür. Aşure gününün Allah katında ayrı bir yeri vardır. Bugünde Cenabı-ı Hak on peygamberine on çeşit ikramda bulunmuş ve kutsiyetini arttırmıştır.
Bugüne "Aşure" denmesinin sebebi, Muharrem ayının onuncu gününe denk geldiği içindir. Hadis kitaplarında geçtiğine göre ise, bu güne bu ismin verilmesinin hikmeti, o günde Cenabı-ı Hak on peygamberine on değişik ikram ve ihsan ettiği içindir. Bu ikramlar şöyle belirtilmektedir:
1.Allah, Hz. Musa'ya (a.s.) Aşure Gününde bir mucize ihsan etmiş, denizi yararak Firavun ile ordusunu sulara gömmüştür.
2. Hz. Nuh (a.s.) gemisini Cûdi Dağının üzerine Aşure Gününde demirlemiştir.
3. Hz. Yunus (a.s.) balığın karnından Aşure Günü kurtulmuştur.
4. Hz. Âdem'in (a.s.) tövbesi Aşure Günü kabul edilmiştir.
5. Hz. Yusuf (a.s) kardeşlerinin atmış olduğu kuyudan Aşure günü çıkarılmıştır.
6. Hz. İsa (a-s.) o gün dünyaya gelmiş ve o gün semâya yükseltilmiştir.
7. Hz. Davud'un (a.s.) tövbesi o gün kabul edilmiştir.
8. Hz. İbrahim'in (a.s.) oğlu Hz. İsmail o gün doğmuştur.
9. Hz. Yakub'un (a.s.), oğlu Hz. Yusuf’un hasretinden dolayı kapanan gözleri o gün görmeye başlamıştır.
10. Hz. Eyyûb (a.s.) hastalığından o gün şifaya kavuşmuştur.
Hz. Âişe'nın belirttiğine göre, Kâbe’nin örtüsü daha önceleri Aşure gününde değiştirilirmiş.
Bu ayda hunharca yaşanan birde olay vardır ki, anlatılması bile yürekleri dondurmaktadır.61. hicret yılının Muharrem'ine ait 10. gününde Hazret-i İmam Hüseyin (r.a.) 55 yaşında iken Sinan bin Enes isimli bir hain tarafından Kerbelâ'da hunharca şehit edilmiştir. Bu gadr ve zulmün arkasında Emevi Halifesi Yezid, onun Küfe valisi İbni Ziyad vardır. Yarım asır öncesinden Peygamberimizin bizzat haber verildiği bu ciğerleri yakan olay Hazret-i Hüseyin'i Cennet gençlerinin efendisi olma şanına yüceltmiştir.
Şehitler mükâfatını almış en yüce mertebelere ulaşmıştır. Yüce Allah'ın da zalimlere hak ettikleri cezayı en âdil bir şekilde vereceğinden şüphemiz yoktur. Kader hükme boyun eğen her mümin bu olaya üzülür, ancak itidalini ve soğukkanlılığını kaybetmez. Duyguları yanlışlara ve taşkınlıklara götürmez. Çünkü meydana gelen bütün olaylar ezelî takdirin bir hükmüdür. Bu açıdan bunu bir "yas merasimi" haline dönüştürmek ehli-i sünnetin itikat ve inancına aykırıdır.
Muharrem ayının kutsiyeti yukarıda belirtilmiş olup, bugün biz insanlara düşen, bu kutsiyeti kavrayıp, müminin şiarına yakışır bir şekilde yâd etmektir
O gün yaşanan acı olaylar elbette ki ciğerimizi köz gibi yakmaktadır. Ancak, kaderin bir tezahüratı olsa gerek ki, olmamasını da kimse engelleyememiştir. Çünkü o acı olayın yaşanacağını Hz. Cebrail yıllar önce peygamber efendimize bildirmiştir.
Bu olayların başrol oyuncuları ve onların figüranları gayrimüslim güruhundan değildi. Müslüman olmalarına rağmen siyasi amaçlı iktidar hırsı ile acımasız senaryolarını gerçekleştirmişlerdir. Allahın en sevgili Kulu, Resulü, Peygamberi Muhammed Mustafa’nın biricik gözünün nuru, ciğer paresi Hz. Hüseyin’e reva görülen zulüm karşılıksızmı kalacak, elbette ki kalmayacak, çünkü onlar cehennemdeki makamlarını kendi elleri ile hazırlamışlardı.
O gün yaşanan acı olayların yargılaması bugün yaşayan insanlara düşmeyeceği gibi faturasıda çıkarılamaz. Halen toplumumuzda butür yanlışlıklar yapılmaktadır. Toplumda, Hz. Hüseyin’i şehit eden yezit ve taraftarları Sünni kesim, Hz. Hüseyin taraftarları ise Alevi kesim gibi yanlış düşünenler vardır. Yıllardır süre gelen bu yanlış inanış kim veya kimler tarafından ortaya atılmış ve nifak tohumu ekilmiş ise bugün alevi kesimden sunilere yezitler, sunilerden ise Kızılbaş, alevi gibi sözcükler kullananlar yok değil.
Bizler bu tür ayrımcılığı hiç bir zaman tasvip etmedik ve kabul etmiyoruz. Hepimiz Âdem baba ve Havva anadan doğmadık mı? Bunu kimler inkâr edebilir. Hangi suni çocuğunun ismini yezit koymuş, ama Ali, Hasan, Hüseyin isimleri toplumumuzda en çok konan isimlerdir.
Daha önceden içerimize atılan nifak tohumlarını hep birlikte çürütelim, yeşermesine fırsat vermeyelim. Bir olalım, diri olalım, Allahın ipine sım sıkı sarılıp, Peygamberin sünneti ve onun ehlibeytinin yolundan hiç mi hiç ayrılmayalım.
Aynı hamur aynı maya
Bu ayrılık neden niye?
Birleşiriz aynı soya
Bu ayrılık neden niye?
Kökümüzü arar isen
Eğer bana sorar isen
Biraz fikir yorar isen
Bu ayrılık neden niye?
Kök varır Âdem ataya
Ondan yol yoktur öteye
Sakın düşmeyin hataya
Bu ayrılık neden niye?
Yaradan’ın kullarıyız
Bir ağacın dallarıyız
Aynı petek ballarıyız
Bu ayrılık neden niye?
Ayrılık yok olsun birlik
Açmayalım seferberlik
Biz kuralım düzen dirlik
Bu ayrılık neden niye?
Yanmasın yüreğin bağrı
Yönelelim hakka doğru
Bu bir Şükrani’mden çağrı
Bu ayrılık neden niye?
Şükrani
Sevgili Şükrü bey,belliki bu konuyu bir yerlerden duymuş yada okumuş aynısını da yazmakta bir behis görmemişsiniz.Muharrem allahın ayı diyorsunuz.allah kendine özel ay mı seçmiş.o peş peşe sıraladığınız olayların o ayda olduğundan eminmisiniz.Allahın kitabında olanları niye yazmıyorda hep duyduğunuzu yazıyorsunuz.Muharrem haram aylardan biridir.savaşılmaması gereken bir aydır.Ama birileri din adına gitmiş peygamberin torununu kesmiştir.Esas irdelenecek olan bu.
Aralık 22nd, 2010 at 15:02