Mücadele Başlıyor. İlk Adım Cumhurbaşkanlığı
Geçtiğimiz hafta, 09 Nisan 2014, Çarşamba günü, Ankara Barosu Eğitim Merkezi ABEM salonlarında tarihi önemi haiz bir Panel düzenlendi. “İhanete hayır, Türk Milleti ve Devleti Bölünemez” konulu paneli; Hasan Korkmazcan (14.,15. ve 20. (üç) dönem Denizli Milletvekili, Demokratik Parti ve ANAP Grup Başkan Vekili, TBMM Başkan Vekili, bir süre Cumhurbaşkanı vekili, Türk Parlâmenterler Birliği Başkanı ve halen Türk Parlâmenterler Birliği Onursal Başkanı, serbest Avukat) yönetti. Konuşmacılar: Prof. Dr.Ümit Özdağ, Serdar Öztürk, Prof. Dr. Nurullah Çetin ve Durhasan Akkoca idi.
Panel’e, öyle devasa salonlar veya miting alanlarındaki gibi on binler, yüz binler değil; Ama her biri binlerce insanın feyiz ve ilham aldığı, ilim ve irfan kaynağı milliyetçi-demokrat Kanaat Önderleri, mahalli liderler, onurlu kadim siyasiler, sorumlu yazarlar ve ilkeli aydınlar katıldı… Bu cihetle, muhtemel ve müstakbel, beklenir sinerji her hesabın üstündedir.
Toplantının açılışını Türkiye Sivil Toplum Birliği Başkanı Sadi Somuncuoğlu yaptı.
Değerli konuşmacılar ise: Çok vukuf, özgün ve önemli açıklamalarda bulundular. Ülke ve milletimizin içinde bulunduğu kaos, kriz, bunalım ve buhranlar dile getirildi. Yıllar boyu karşı karşıya kaldığımız ve zaman içinde üst üste gelip katmerlenen yozlaşma, yosunlaşma, çürüme; Psikolojik saldırı, kültürel deformasyon, anarşi, terör/tedhiş, yüksek enflâsyon, açlık, yokluk, pahalılık, yolsuzluk ve yoksulluk sonucu insanların içine sürüklediği uçurum!. Acilen tedbir alınmadığı; adalet, hukuk, ahlâk, milli devlet, milli siyaset ve siyasette “Türk İnkılâbı” değerlerine dönülmediği takdirde, çok büyük felâketlerin yaşanabileceği ifade edildi.
Ancak Panel’e Hasan Korkmazcan tarafından yapılan açıklamalar damgasını vurdu.
Hasan Korkmazcan: “Artık mücadeleyi başlatıyoruz. Cumhurbaşkanlığı seçimleri bu mücadelenin ilk adımıdır” diye başladığı; Güne, içinde bulunulan zamana ve yakın geleceğe damgasını vuran açıklamalarla (kısaca) aşağıdaki beyanlarda bulundu:
“Başbakan Erdoğan artık güven kaybetmiştir. Kanunlara uymayan bir Cumhurbaşkanı, Cumhur’un başı olamaz. Bugün, burada küçük bir salonda, ama çok büyük bir hak, hukuk ve adalet aramak için toplanmış bulunmaktayız. Buradan, büyük bir ulusu parçalama zihniyetine ve “ihanete hayır” diyoruz.
Türk Ulusu her şeyi affeder ancak ihaneti asla affetmez. Tarihimiz bunun örnekleriyle doludur. Bu Millet, düşmanlarının hainlerini bile cezalandırmıştır. Devlet olmanın en önemli gereklerinden biri, ihanetle mücadele etmektir. Üzülerek belirtmeliyim ki, adalet ve hukukun askıya alındığı bir süreç yaşıyoruz. Bu süreçte, bugünler daha iyi günler, “kötü günler ilerde” diyenlere sesleniyorum: Şu anda içinde yaşadığımız günler en kötü günlerdir. Bundan daha kötü bir durum olamaz.
Türk Milleti adını bilinçli olarak silmeye çalışıyorlar. Bunu yapmaya çalışan hainlere sesleniyorum. Dünya’daki tüm kütüphaneler yıkılıp, kitaplar yakılmadan, tüm sanat eserleri yıkılmadan, Türk adını yeryüzünden silmek mümkün olmayacaktır. Mazide bu görüşe katılan ama bugün aksi davranışlar sergileyen kişileri, her şeyden önemlisi TBMM’ni bu görüşe sahip çıkmaya davet ediyorum. Bu son çağrıdır.
İçinde bulundukları hukuksuz durum, hükümeti, bu ülkeye ihanet eden terör örgütü ile aynı statüye getirir onlarla aynı sonu paylaşmalarını sağlar. ASALA ve EOKA’cılar ve onların hasta zihniyetli destekçileri, yıllarca, yüce Türk Milleti’nin ırkçı bir millet olduğunu söylediler. Oysa, bu bir iftiradır.
Türk Milleti asla ırkçı olmamıştır, hattâ, ırkçılık düşüncesine en uzak millet, Türk Milleti olmuştur. Aksi olsa birleştirici, bütünleştirici, insani değerleri yüksek bir millet olmasa bu kadar uzun süre yaşaması mümkün olmaz ve tarihin derinliklerine çoktan gömülürdü. Aynı zihniyettekilerin attığı ikinci bir iftira var. Türkiye, terörle mücadelede başarı kazandı, ancak bu dönemde, 17 bin faili meçhul cinayet işlendi iftirasıdır.
Türk Milleti, hiçbir zaman cinayet işlememiştir.
Yetkililer niçin bu iftiraya karşı bir kampanya yürütmüyorlar? Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, Türk Devleti’nin köklü gelenek ve görenekleri ile ilkelerinden oluşmuştur. Bu Anayasa’da değiştirilemeyecek hükümler vardır. Değiştirilemeyecek maddelere dokunan Meclis gayrimeşru olur. Bizim en büyük gücümüz, yüce Türk Halkı’nın bize olan güvenidir. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bu güveni kaybetmiştir.
İsteyen herkes Başbakan’dan istediği tavizi koparabilir.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan bu güveni kaybetmesi ve içinde bulunduğu durum nedeniyle tehdit altındadır. Başbakanın tehdit altında olması demek milletin tehdit altında olması demektir. Onu bu tehditten kurtarmak bilinçli Türk Halkı’nın elindedir. Devlet milletin devletidir. Millet çağlayan bir ırmak, bizler ise bu ırmakta bir damlayız. Bir milletin, adını, kendi iradesiyle değiştirmem mümkün mü?..
Geçmişte, Japonya, Almanya ve İtalya Anayasa’larını zorla değiştirenler bile bunların isimlerini silmeyi başaramamışlarken; kim bize, Türk ismi Anayasa’dan çıkacak diyebilir ki?.. Bu salondakiler, karar verirsek, bu toplantıyı, gider, bu vatanın ayrılmaz bir parçası olan Diyarbakır’da da yaparız. Bunu kimse engelleyemez… Kötümserliğe kapılmayalım ama mevcut durumu da seyretmeyelim.
Ülkesini seven bizlerin yapacak işleri var.
Bir proje etrafında birleşmeli ve bir plan dâhilinde çalışmalıyız.
Bu proje; emperyalizmin dayatmalarına hayır diyerek direnmek, insan hakları ve hukuk çerçevesinde ülkemize sahip çıkmaktır. Terör örgütü üyeleri ve bu zihniyeti destekleyen bölücüler asla affa uğrayamazlar. Bölge halkıyla doğrudan temas kurmalı ve bölücüleri aradan çıkarmalıyız.
Cumhurbaşkanlığı seçimleri mücadelenin ilk adımıdır.
Türkiye, Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına uymayan bir Cumhurbaşkanı ile kanunu neresinden delerim diyen bir Başbakana bırakılacak bir ülke değildir. Herkesin bir hesabı olabilir, ama unutulmamalıdır ki; Yüce Türk Milleti’nin de bir hesabı vardır. Bu mücadeleye gönül veren herkes, tüm önyargıları kaldırıp kucaklaşmalı ve bütünleşmelidir.”
***
Yoğun bir katılım ve bilinçli katkı…
İçişleri eski bakanı İdris Naim Şahin, Eski Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz, Prof. Dr Anıl Çeçen, Prof. Dr. Gökhan Çapoğlu, Sincan eski ağır ceza mahkemesi başkanı Osman Kaçmaz, Türk Demokrasi ve Kadın Platformu Başkanı Avukat Ayşegül Kahveci, 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ., Toplumsal Düşünce Derneği Genel Başkanı Avukat Fethi Bolayır, Eski (Türk Dünyası ve Akraba Topluluklardan sorumlu) Bakan Enis Öksüz, Menderes Yılmaz, Gazi Üsteğmen Serdar Öztürk ile İslâmcı Yazar İsmail Nacar gibi birçok Kanaat Önderi ve önemli isim panelde yer aldılar.