Monolog Değil Diyalog Gerekiyor…
Ülkemizin huzuru yine bozuldu. Sokaklar, meydanlar işgal altında. Maalesef; resmi – özel araçlar ,otobüsler, otomobiller tahrip ediliyor .Esnafımızın dükkanları saldırıya uğruyor, büyük zararlar veriliyor. Otobüs durakları yakılıp-yıkılıyor. Milli servet ziyan oluyor.
Günlerdir ; gece – gündüz demeden sürüp giden bu kargaşanın gerçek sebebi nedir? Sadece Taksim gezi parkındaki ağaçların sökülmesi midir? Bu eylemler spontane hareket midir? Aniden başlayan bir tepki midir? “Bir avuç çapulcunun” icraatı mıdır?
Başta Sn. Başbakan olmak üzere ; Ülkemizi yönetenlerin çok detaylı / sağlıklı ve gerçekçi analizler yapması ; kavgacı üslubun terk edilmesi şarttır.
1- Bu spontane bir hareket değildir. Çok profesyonelce hazırlanmış , sosyal medyadan müthiş istifade edilmiş, kitleleri yönlendirmeyi bilen ekiplerin yürüttüğü bir harekettir.( Maalesef önceden tespit edilememiştir.)
a) Burada birtakım dış mihrakların ( ABD / AB / İran /Irak / Suriye/İsrail/Almanya/İngiltere /Fransa vb.) etkisi ve katkısı iyi araştırılmalıdır.” Arap Baharında “oynanan oyunlar gözden geçirilmelidir.
b) Açıkça belli olmuştur ki ; bu olaylar bir günde olmamıştır. Bu bir birikimin sonucudur. Taksim bir son damla olmuştur. Yeni Anayasa hazırlığı / Suriye Politikası / Başkanlık sisteminde ısrar / Açılım Politikaları /içki ve sigara konuları/Reyhanlı vb. facialar / Türk kavramının dışlanması ,vs. ,vs. halkımızı devamlı olarak germiştir.
Sn. Başbakan’ın , “ tek adam” politikası / kavgacı üslubu / farklı düşünenlere karşı suçlayıcı ve hakaret edici tavırları , tansiyonu devamlı olarak yükseltmiştir. Ve , ne yazık ki , çevresinde farklı fikirleri ortaya koyacak , hataları dile getirecek, danışmanları yoktur. Aksine ,herkes yaranma peşindedir. Sn. Başbakanın ağzından çıkan her sözü , yaptığı her davranışı , övme yarışındadırlar.
Ve Sn. Başbakan , hala tavizsiz davranışların , gücün yeterli olacağını ; geri adım atmanın , hatayı kabul etmenin zayıflık olduğunu düşünmektedir. Israrcı davranışlarını sürdürmektedir. Diyaloğu red etmektedir. Her yeni konuşması ile , tansiyonu daha da yükseltmektedir.
c) Halbuki; yapılan tüm icraatlar ile ilgili olarak, halka bilgi vermek , farklı düşünenleri ikna etmek yolu seçilmeli idi. Tepkilerin dayatma ile çözülebileceği hatasına düşülmemeli idi. Çevre konusunda duyarsız bir iktidar görüntüsü verilmemeli idi.( Bu konudaki icraatların şimdi anlatılması yarar sağlamamaktadır.)Polisimiz bu kadar yıpratılmamalı , tepkiler bu kadar sert olmamalı idi. Bu gibi olaylar la ilgili olarak , önceden hazırlanmış stratejiler olmalıydı. Kriz yönetimi konusuna önem verilmeli , kitle hareketleri konusunda bilgiye sahip olunmalı idi. Sosyal medya titiz bir biçimde takip edilmeli, olayların gidişatı, önceden tespit edilebilmeliydi.
Bunların hiç biri yapılmamıştır. Bizim gibi ; Ülkesini çok seven eski dostların , iyi niyetli uyarıları bile , tepki ile karşılanmıştır. Halbuki bizler, bir beklentisi olmayan , politik çıkar gözetmeyen; ancak ” gurur – kibir –enaniyet “konularını hatırlatmayı görev bilen insanlarız. 27 Mayısı / 12 Eylülü / 28 Şubatı /yaşamış kişileriz.
2- Olayların içinde elbette provokatörler , ajanlar mevcuttur. Marjinal gruplar, kışkırtıcılar, terör odakları istim üzerindedir. Sosyal medyada yağmur gibi , yalan haberler yayınlanmakta; kitleler kışkırtılmaktadır. Ölü , yaralı ,işkence haberleri uydurulmaktadır.
a) Elbette ; CHP / İşçi Partisi /BDP / ÖDP /TKP/ ve tüm marjinal partiler ve marjinal gruplar da boş durmamaktadırlar. AKP yi yıpratmak için gayret göstermektedirler. Bu arada ; özellikle gençler , üniversiteliler öne sürülmektedir. Bir takım şovmenler, şarkıcılar, türkücüler, artistler , ön saflarda yer almaktadırlar.
b) Yabancı medya her zamanki gibi malum tavrını sürdürmektedir.
c) Işıkları yakıp – söndürmek ve tencere –tava çalma uygulamaları , tüm sokaklarda kendini göstermektedir. Yani tepki tam anlamıyla tabanda da yayılmaktadır.
Ancak ;tüm bunlara rağmen , asıl sorumluluk , ilm-i siyaset i bilmeyen / basiretli ve ferasetli politikalar üretmeyen / halkı muhatap almayan iktidara aittir. Ve hala aynı hatalarda ısrar edilmektedir. Devlet otoritesi de darbe almaktadır.
Rabbim ; hepimize , basiret – feraset versin. Ülkemizi kardeş kavgasından korusun. Hainlere fırsat vermesin.
Önemli Not ;
1-Gelişmiş ülkelerde olduğu gibi, imar uygulamalarında , halkın görüşüne başvurulursa , referamdumlar yapılsa bu istismarlar yapılabilir miydi?
2-Taksimde çadır yakmanın ne gereği vardı?
3-İnşeallah bu olaylar , ekonomimizi / kredibilitemizi / yatırımları ve turizmi menfi olarak etkilemez. Expo ve Olimpiyat şanslarımızı yok etmez.
4-gösterilerde çok sayıda orta okul ve lise öğrencisi mevcuttur. Öğretmelerimiz , evlatlarımıza sahip çıkmalıdır. Bu yavrular politik ve ideolojik amaçlara alet edilmemelidir.5-Laiklik ve Atatürkçülük istismarı yine had safhaya ulaşmaktadır.( Aynen darbe öncesi dönemlerde olduğu gibi.)
6-Ne olursa olsun twitter den veya duvar yazılarından Türkiye Cumhuriyeti Başbakanına hakaret veya küfür etmeye kimsenin hakkı yoktur. Hele hele Rahmete kavuşmuş veya hayattaki Annelerine saygısızlık etmek en büyük günah ve şerefsizliktir.
7-MHP’nin soğuk kanlı ve sorumlu davranışı taktire şayandır.
Rabbim ülkemizi korusun ve kötülere fırsat vermesin…