MİT-PKK Görüşmesi
MİT’in PKK ile yaptığı bir görüşmenin ses kayıtları yayınlandı. Bir kısmı kesilerek yayınlanan bu kayıtları her kim yayınladıysa, beklediği sonucu yeterince elde edemedi.
Diyelim ki, AKP hükümetinin yıpratılması amacıyla yayınlandı.
Hiç de hükümeti sarsmadı. Kamuoyunda ciddi bir tepki oluşmadı.
Diyelim ki, planlanan kara harekâtını durdurmak için yayınlandı.
Eğer bir harekât planlaması varsa, bilindiği kadarıyla bunu olumsuz etkileyecek sonuçlar oluşmadı.
Diyelim ki, PKK’yı, yaptıklarıyla söyledikleri arasında bir tutarsızlık var; bunlar riyakâr ve aslında hiçbir koşulda görüşülmemesi gerekir gibi bir düşünceyi etkin kılmak için yayınlandı. Toplumda görüşmelerden bir sonuç elde edilemeyeceği kanaati oluşsun ki, savaş koşulları daha bir olgunlaştırılsın, eleştirilerin önü kesilsin vs. diye yayınlandı. Ses kayıtlarının yayınlanmasıyla, eğer böyle bir sonuç bekleniyorsa, buna da ulaşılamadı.
Ses kayıtlarının ister PKK, ister MİT doğrudan veya MİT’te Fidan ekibine muhalif kesim İsrail adacılığıyla sızdırılmış olsun; beklenen sonuçlar hâsıl olmadı.
Elbette bu kayıtların yayınlayan kesim, bundan bir takım kendi lehinde sonuçlar bekliyordu, olmadı!
Kimler yayınladı ve daha başka ne tür sonuçlar bekliyorlardı, bilemiyorum.
Gerisi biraz da istihbarat bilgileri içeriyor.
Kısacası, kim olumsuz bir gelişme bekliyor idiyse, bu sonucu elde edemedi.
Tersine, bana göre bu kayıtların yayınlanması, olumlu bir sonuç da verdi.
Her ne kadar devletin Abdullah Öcalan’la uzun süredir görüştüğü, kamuoyunca bilinse de, ilk defa devletin PKK ile yapmış olduğu görüşmelerin bir tanesinin ses kaydı yayınlandı.
Bu somut bir durumdur.
Kimlerin katıldığının ve nelerin konuşulduğunun sözlü değil, maddi kanıtları var.
Hani söz uçar, yazı kalır denir ya…
Ses kayıtlarının yayınlanmasının olumlu sonuçları olduğunu düşünüyorum.
Belki de devlet veya PKK, olumlu bir sonuç beklediği için bu kayıtları sızdırmış olabilir. Örneğin MİT’in böyle bir şey yapma ihtimali var.
Çünkü kayıtlardan da anlaşıldığı kadarıyla bu görüşmeye katılan MİT Müsteşar’ı Hakan Fidan, Başbakan adına yetkilendirilmiştir.
Başbakan, daha bir yıl öncesi yapılan bu görüşmede (birden fazla görüşmelerin yapıldığı da açık) büyük risk aldığını biliyordu.
Böyle bir durumda ortaya şu soru çıkmakta: Başbakan bir yandan böyle gizli görüşmeler yaptırırken, diğer yandan, görüşmelerin sürdüğü dönemde neden milliyetçi politika yaptı.
Başbakan Erdoğan’ın Kürt sorununda, seçimlerden bir süre önceden başlayan ve bugün de devam görüşleri, devletin ve TSK’nın görüşlerinin aynısıdır. 30 yıldır aynı görüşler, yani PKK’yı Kürt sorunundan ayıran ve askeri olarak onların bitirilmesinden dem vuran görüşler, kırık plak gibi tekrar ediliyordu.
Başbakan, sorunun çözümü doğrultusunda daha makul ve hatta demokratik görüşleri savunurken, ne oldu da, son birkaç yıldır 30 yıllık işe yaramayan ve sorunun çözümüne hiçbir katkısı olmayan ve insan haklarını ayaklar altına alan görüşleri savunur oldu?
Çok yönlü ve karmaşık bir durum.
Birçok görüş üretebilirim ancak bunlar desteksiz olur. Yeterince bilemiyorum.
Doğrusu, bilmediğim konular üzerinde de söz söylemeyi ukalalık olarak görüyorum.
Ancak Başbakan şunun farkında: Kürt sorununu çözüme kavuşturamayan bir Türkiye, güçsüz bir Türkiye’dir. Ve çözümlenmemiş bu sorun, bir gün gelip ayağına dolanır.
Daha çok görüşme yapılmalı!
Savaşan tarafların görüşmesinden daha doğal ne olabilir?
Elbette devlet gidip kahvehane işleten Apo ile değil, İmralı ve Kandil’deki Apolarla görüşecek.
Çözüm doğrultusunda yapılan her görüşmeyi, atılan her adımı canı gönülden destekliyorum.
Savaş çığırtkanlarının, milliyetçi hezeyanların, vatan nutuklarının yolu ölümlerden geçiyor.
“Çözüm için şeytanla bile görüşürüm” diyen Tony Blair’ın cesaretine sahip olmanın zamanı geldi de geçiyor bile!
Kamuoyu buna büyük ölçüde hazır.
Evet, PKK-MİT görüşmesi, olumlu bile karşılanıyor.
Bunun önemli bir nedeni AKP’nin hükümet olmasıdır. Bu bir fırsattır.
Ancak muhalefetin de bu sürece katılımının önü açık bırakılmalıdır.
Muhalefetin hiç olmadığı bir yerde, bu sorun çözülemez!
Ancak biline ki, PKK’nın olmadığı yerde de bu sorun hiç çözülemez!