Mış Gibi Yapmak
Geçenlerde internette okuduğum bir yazı çok hoşuma gitti. Sizlerle paylaşmak istedim. Yazının başlığı ise “Kırklı Yaşlardan Sonra Farkındalıklarım” idi. Bakınız Amerikalı ünlü sinema aktristi Meryl Streep ne demiş:
“Bazı şeyler için artık sabrım yok; ukala biri haline geldiğim için değil, aksine hayatımda artık beni mutsuz eden ya da üzen şeyler ile vaktimi daha fazla kaybetmek istemediğim bir noktaya ulaştığım için… Laf sokmalara, haddinden fazla eleştirilere ve hangi türden olursa olsun talep ve beklentilere artık sabrım yok. Benden hoşlanmayan insanları memnun etmeye, beni sevmeyen insanları sevmeye ve bana gülümsemeyen insanlara gülümsemeye yönelik arzumu hepten kaybettim. Artık yalan söyleyen ve beni yönetmek isteyen insanlara bir tek dakika bile harcamak istemiyorum. Oyunların, ikiyüzlülüğün, sahtekârlıkların ve ucuz övgülerin olduğu ortamlarda bulunmak istemiyorum. Çokbilmişliğe ve akademik ukalalığa tahammülüm yok. Aynı şekilde boş dedikodulara da bulaşmak istemiyorum. Uyuşmazlıklardan ve karşılaştırmalardan nefret ediyorum. Farklılıklardan, hatta zıtlıklardan oluşan bir dünyaya inanıyorum, bu nedenle katı ve toleransı olmayan olan insanlardan kaçınıyorum. Arkadaşlıkta sadakatsizlikten ve ihanetten hoşlanmıyorum. Birisine nasıl iltifat edileceğini ya da cesaretlendirmek için ne diyeceğini bilmeyen insanlarla bir arada olamıyorum. Abartılar beni sıkıyor ve her şeyin de üzerinde, sabrımı hak etmeyen hiç kimseye sabrım yok.”
Sanırım kırkından sonra insanların tahammülleri azalıyor. Bu yazıyı okuduğumda aşağıdaki yazımı bitirmiştim ama Meryl Streep’in “Kırklı Yaşlardan Sonra Farkındalıklarım”ını da yazıma dahil etmek istedim. Ben de kırklı yaşları çoktan geride bırakmış bir kadın olarak onunla aynı duygu ve düşünceleri paylaşmaktayım.
Samimiyetsiz, ikiyüzlü, yalaka insanların ağırlıkta olduğu topluluklara katılmıyorum. Sevmediğim kişiler için mirasyedice harcayacak kadar fazla zamanım yok. “Vakit nakittir.” atasözümüz boşa söylenmemiştir. Zaman, paradan değerlidir bilene… Zamanımı sevdiklerim için kullanmazsam bu olay bana göre israf, sevdiklerime de haksızlıktır. Hoşlanmadığım, benden de hoşlanmadığını bildiğim kişiye yapmacık gülümsemek, üstelik nazik görünmek için hiç merak etmediğim halde halini ahvalini sormak saçma geliyor bana… Planlanmamış bir karşılaşma esnasında yanındakilere hal hatır sorarken ayıp olmasın diye o kişiye de hatır sorarım ama abartmadan ve mesafemi koruyarak elbette…
Mış gibi yaparak yaşamaktan hoşlanmıyorum. Birine “Seni seviyorum!” diyorsam seviyorumdur. Sevmiyorsam insanları kırmamak adına yüzlerine açıkça söylemem ama seviyormuş gibi de davranmam. Sevmediğim hal ve hareketlerimden anlaşılır zaten… Başınıza bir felaket geldiğinde arkanızdan “Oh olsun!” diye sevinen biri, yüzünüze karşı “Ah çok üzüldüm. Nasıl oldu?” diyerek kendi içini serinletecek yeni haberler öğrenme merakındaysa zaten anlarsınız. Böylelerine yaşadıklarınızı uzun uzun anlatmak yerine “Teşekkür ederim. Her işte bir hayır vardır. Geçti, bitti.” tarzında kısa ve öz cevap vermek yararlı olacaktır. Ancak küslük hoş bir davranış değildir. Sevmesek bile arada selam alıp selam verecek kadar bir saygı bağı bırakılmalıdır bence… Sonuçta “Tanrı Selamı”dır. Gerektiğinde selam verir, selam alırım. Hastaysa “Geçmiş olsun.”, yakınını kaybetmişse “Başın sağ olsun.” Bir başarı kazanmışsa “Tebrik ederim.” cümlelerinden ötesini israf sayarım.
En hoşlanmadığım şeylerden biri ise bir konuşan kişinin beni yabancı olduğum bir konuda şahit göstermesidir. Karşısındakine anlatır, anlatır sonra
bilmediğim, tanık olmadığım bir olayı bana da tasdik ettirmeye çalışır. “Ben böyle bir şey hatırlamıyorum.” dediğimde de buz gibi bir hava eser ortalıkta… Onaylasam bir türlü onaylamasam bir türlü… Bu tarz insanlardan da acilen uzaklaşmak gerek… Hoşgörüsüz insanlardan da hoşlanmıyorum.
Sizi bilmem ama ben kibarlık için de olsa “mış gibi yapmak” istemiyorum. Enerjimi düşüren, motivasyonumu bozan, kem nazarlarıyla beni rahatsız edenler benden uzak olsunlar. Araya bir mesafe koymuşsam vardır bir bildiğim… Seçim sizin! İster mış gibi yaparak yaşayın, isterseniz de çevrenizdeki sizi üzen gereksiz kişilerden uzaklaşın.
HARİKA UFUK
ADANA
25 MART 2015
SAAT: 12.10