Miraç Kandiliniz Mübarek Olsun
Miraç; Receb'in 27. gecesi… Âlemlere rahmet olarak gönderilen Sevgili Peygamberimize, Mekke döneminde bir gece, Yüce Yaratan’ın sonsuz kudretinin eserlerini temaşa etmesi için önce Mescid-i Aksa’ya, oradan da semaya yaptırılan hikmet yüklü yolculuk… Kâinatın yüce yaratıcısının daveti üzerine gerçekleşen mucizevî buluşmadır.
İki aşamalı bu gökler ötesi yolculuk, peygamberliğin 12. yılında, hicretten on sekiz ay önce, mübarek üç ayların ilki olan Recep ayının 27. gecesinde gerçekleşmiştir. Kadir gecesinin de Ramazan’ın 27. gecesi olması ile aralarında çok gizemli bir uygunluk vardır. Ebu Talip’in ve Hatice validemizin vefatı ile çok hüzünlenen, müşriklerin üç yıl süren ablukası ve Tâiflilerin saldırıları karşısında daralan Hazreti Muhammed (as.) ve Müminler, bu mi’rac olayı ile muhteşem bir teselliye ve ihsan–ı İlâhîye nail olmuşlardır.
Miraç bir arınma ve Allah’a yükseliştir. İnsanın erdem yolculuğu, beşerilikten insaniliğe yükseliş hikâyesidir. Sadece Mescid-i Haram, Mescid-i Aksa ve varlığın düzeylerinde, hakikat göğünün katmanlarında değil, insanlığın Allah’a ulaşan yolunun duraklarında da gerçekleşmiş kutlu bir yolculuktur.
Rahmet Peygamberi'nin (s.a.) miracı eşsiz bir mucizedir; mucize olduğu için de insanların bilgi araçları ile bilmeleri, tecrübe etmeleri mümkün olmayan tarafları vardır. Miracın ruh ve beden beraberliği içinde mi yoksa yalnızca ruh ile mi, rüyada mı uyanık iken mi, bir kere mi birden fazla mı olduğu, miracda Resûlullah'ın Rabbini görüp görmediği gibi konular eskiden tartışıldığı gibi bugün de zaman zaman tartışma konusu olmaktadır.
Hz. Peygamber'in Mekke'deki Mescid-i Haram'dan Kudüs'teki Mescid-i Aksâ'ya götürülmesi şeklinde gerçekleşen olağanüstü olay İslâm kaynaklarında, âyet metnindeki ilgili fiilin mastarı olan ve "geceleyin yürüme, gece yolculuğu" anlamına gelen isrâ kelimesiyle anılır. Bu yolculuğun, hadislerde anlatılan göklere yükseltilme safhasının da dahil olduğu tamamı ise "yükselme, yukarı tırmanma" anlamındaki "urûc" kökünden türetilmiş olan ve "yükselme vasıtası, âleti" manasına gelen mi'râc kelimesiyle ifade edilmektedir. İsrâ suresinin ilk âyetinin meali şöyledir:
İsra suresinin başlangıç âyetlerinde bu kutlu yolculuğun ilk aşaması şöyle anlatılır: “Kendisine âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu (Muhammed’i) bir gece Mescid-i Haram’dan çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa’ya götüren Allah’ın şanı yücedir. Hiç şüphesiz O, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.”
Peygamberimizin hayatı içinde önemli bir yeri olan Mirac, Allah'ın sevgili Rasûlünden başka hiç kimseye sunmadığı ilahî bir ihsandır.Yüce Peygamberimiz için pek büyük şan ve şereflerle dolu olan Mirac mûcizesi, biz müslümanlar için de ilahî rahmetler ve lütuflarla doludur.
Mirac olayının biz müslümanlar için en önemli sonuçlarından birisi, hiç şüphe yok ki, dinin direği olan namazdır. Namaz, bize bir Mirac hediyesidir. Onun içindir ki, namaz mü'minin miracı olmuştur. Nasıl ki, yüce Peygamberimiz Mirac'ta vasıtalardan arınmış olarak Mevlası ile karşı karşıya geldi ise, mü'min de namazda vasıtasız olarak doğrudan doğruya Rabbinin huzuruna çıkar; sadece O'na kulluk etme ve sadece O'ndan yardım isteme fırsatı bulur. Eğer mü'min, günde beş vakit namazını dikkatle ve huşu içerisinde kılacak olursa, o namaz onun için bir Mirac olur, kul onunla Hakk'a yol bulur.
MİRAÇ GECESİYLE GELEN HEDİYELER
Hazreti Muhammed “Ben mi’racdan daha güzel bir şey görmüş değilim.” diyerek o gecenin önemini anlatmıştır. Miraç Gecesi dünyaya dönerken ümmetine hediyeler getirmiştir. Bu hediyeler şunlardır; Birincisi : Beş vakit farz namazı getirmiştir. İhsan şuuruyla kılınan namazlar, ümmetin mirac asansörleri olacaktır. İkincisi: “Âmenerrasûlü” diye bilinen âyetleri getirmiştir. (Bakara, 2/285–286) Üçüncüsü: İsra Suresi’nin 22–39. âyetlerinde bahsedilen on iki adet İslâm prensibini getirmiştir.
Dördüncüsü: Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmadan ölen kimselerin günahlarının affedileceği ve Cennet’e girecekleri müjdesini getirmiştir. Beşincisi: İyi amele niyetlenen kişiye –onu yapamasa bile– bir sevap; eğer yaparsa on sevap yazılacağı; fakat kötü amele niyetlenen kişiye –onu yapmadığı müddetçe– hiçbir günahın yazılmayacağı; ancak işlediği zaman da sadece bir günah yazılacağı müjdesini getirdi.
Bir diğer hediye de, Mi’rac gecesi Allah ile karşılıklı selâmlaşma ve sohbetlerinden bazı sözleri getirmiştir ki et–Tahiyyâtü diye meşhur olan bu sözler, bütün namazlarda otururken okunmakla Miraç 'da Allah ile Habibi arasındaki o kutsî sohbeti hatırlatmakta ve benzerî bir mükâlemeye namaz kılanı mazhar etmektedir.
HADİSLER IŞIĞINDA MİRAÇ OLAYI
Allah Rasulü miraç olayını şöyle anlatır: “Ben, kâbede yatarken bana biri geldi. Göğsümü yardı. Kalbimi çıkardı, zemzemle yıkayıp içini imanla doldurdu. Burak getirildi ona bindirildim, Cebrail beni götürdü. “Sen, semanın ziyaretine davetlisin” dendi. Birinci kata geldik, kapıyı Cebrail çaldı. “ Gelen kim?” denildi. “Cibrilim.” “ Yanındaki kim? –“Muhammed.” “ Ona miraç daveti geldi mi? Cebrail: “Evet,” dedi. Kapı açıldı. Hz. Adem’i gördüm. Selâm verdim. Bana: “Salih evlat hoş geldin, salih peygamber hoş geldin,” dedi.
“İkinci kata geldik. Her katta kapı açılmadan “Kimsin? Yanındaki kim?” soruları soruldu. Bize “Hoşgeldiniz” denildi. Orada Hz. Yahya ve Hz. İsa(AS)’ yı gördüm. Selâm verdim. Bana: Hoş geldin salih peygamber, dediler. Üçüncü semaya geldik. Hoşgeldiniz dediler. Orada Yusuf peygamberi gördüm. Selâm verdim, bana hoş geldin, dedi. Cebrail beni dördüncü semaya getirdi. Orada da hoş geldin denildi. Hz. İdris’i gördüm. Selâm verdim. Selamımı aldı. Bana: “Salih kardeş hoş geldin”dedi. Beşinci semaya geldik, orada Harun peygamberle karşılaştık. Selam verdim, selamımı altı, bana hoş geldin, dedi. Altıncı semaya geldik, bize hoş geldiniz denildi. Orada da İbrahim peygamberi gördüm, selâm verdim. Selâmımı aldı. Bana: “Salih oğlum, hoşgeldin” dedi.
Sonra sidret’ül müntehaya çıkarıldım. Orada meyvalar testi gibi iri iri idi. Orada dört nehir gördüm. Cebrail: “ Şu iki nehir cennetin nehridir. Üçüncüsü Nil, dördüncüsü Fırat’tır, dedi. Bana üç kap sunuldu: şarap, bal ve süt. Ben sütü seçtim. Cebrail bana: “fıtratı seçtin” dedi. Bana: 50 vakit namaz farz kılındı. Dönerken Musa (AS): “Ne ile emrolundun? dedi. “50 vakit namazla, dedim. “Ümmetin buna güç yetiremez, dön, hafifletme talebinde bulun. Döndüm Rabbimden azaltması için yalvardım. Musa: “ Ne ile emrolundun? dedi. “ 40 vakit namazla, dedim. “ Dön, ümmetin 40 vakit namaz kılamaz. Dön dedi, döndüm. 5 vakit namaz emrolununcaya kadar gidip geldim. Musa peygamber: “ Ne ile emrolundun? dedi. “ 5 vakit namazla, dedim benden tekrar dönmemi istedi.“ Dönemem artık utanırım, dedim. Bana 50 vakit sevabı olan beş vakit namaz emrolundu.” dedim. (Prof.Dr.İ. Canan Hadis Ans: 15/259)
Mirac gecesi, ulvî bir gecedir. O halde bu mübarek geceyi gaflet içerisinde geçirmemeli, ibadetle Allah'a karşı şükran borçlarımızı ödemeliyiz; namaz kılmalı, Kur'an okumalı ve Allah'tan af ve bağış dilemeliyiz, çoluk çocuğumuza bu gecenin anlam ve önemini öğretmeliyiz. Çevremizdeki yoksullara ve kimsesiz çocuklara yardım ellerimizi uzatmalıyız. Annemizi, babamızı ve büyüklerimizi ziyaret edip ellerini öpmeli ve dualarını almalıyız. Ebediyete intikal etmiş olanlarımızı rahmetle anarak ruhlarını şadetmeliyiz. Dostlarımızla tebrikleşmeli, sevgi ve saygı duygularımızı perçinlemeliyiz.
Kandilleri birer fırsat bilmeli, bu müstesna zaman dilimlerinde Allah'a daha da yakın olmaya çalışılmalıdır. Bilelim ki, Allah'a yakınlık, O'nun emirlerini yerine getirmek, yasak ettiği şeylerden kaçınmakla mümkündür.