Milliyetçi Ulusalcı Nasyonalist
Türk Dil Devrimi döneminde millet sözcüğü, Moğolca'dan geldiği anlaşılan 'ulus' sözcüğü ile ifade edilmişse de, daha sonra aynı ağırlığa sahip olmadığı görülünce 'millet' kavramı tekrar kullanılmaya başlanmıştır. Arı dil uygulamasında 'millî' sözcüğü karşılığında 'ulusal' sözcüğü kullanılmıştır. 'Milliyetçi -milliyetçilik' kelimeleri de 'ulusalcı-ulusalcılık' şeklinde söylenmişse de, zamanla bu kavramların anlamlarında kaymalar olmuştur.
Bunun gibi, Batı'da milliyetçi karşılığı olarak kullanılan 'nasyonalist' ve milliyetçilik ile eş anlamlı kabul edilen 'nasyonalizm', Türkiye'de çağrıştırdığı mânâlarından tamamen farklı anlaşılmaktadır. Avrupa'da iki savaş arası dönemdeki Nazist ve Faşist uygulamalar, ırkçı ve kavmiyetçi temelli nasyonalizme karşı haklı bir tepki oluştururken; Türkiye'de 'milliyetçilik', etnik ayrımın dışında 'vatanseverlik' ve 'milletin menfaatlerini, millî- manevî değerleri koruma' şeklinde anlaşılmıştır.
Milliyetçilik, siyasî ortamda sadece Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) tarafından benimsenen bir ilke değildir; merkez- sağ iktidarlar da kendilerini 'milliyetçi' olarak tanımlamışlardır. AP de ANAP da 'milliyetçi-muhafazakâr' siyasî partilerdir.
***
Uygulamada, 'ulusalcı' tanımının üç anlamı ortaya çıkıyor:
Birincisi, milletin /halkın benimsediği, millî ve manevî değerlere sahip, muhafazakâr boyutu da olan 'milliyetçilik'tir. Bu anlamda milliyetçiliği, DP, AP, DYP, ANAP ve MHP ile birlikte halkın büyük çoğunluğu kullanmıştır. Aslında AK Parti tabanının da benimsediği böyle bir milliyetçilik anlayışı ırkçı değildir; lâikliği din düşmanlığı olarak görmez; piyasa ekonomisine ve liberal özgürlüklere karşı değildir; dışa açıktır ve demokrasiye inanır
İkincisi, Kemalizm dayatması yapan sözde Atatürkçüler'in anladığı mânâda 'ulusalcılık'tır. CHP'nin, jakoben çevrelerin ve 'militan demokratlar'ın ulusalcılığı böyledir. Bu ulusalcılık anlayışı, insan hak ve hürriyetleri ile demokrasinin önündedir. Bu tip ulusalcılar, lâikçiliği halka dayatma olarak kullanırlar; 'irtica' ve 'bölücülük' ile mücadeleyi devletçi bir perspektiften değerlendirip jakoben yöntemlere başvururlar.
Üçüncüsü, 'Millî Demokratik Devrim' anlayışından yola çıkarak hiziplere bölünen ve birbirlerini 'sosyal faşist' ve 'Maocu faşist' diye itham eden eski tüfek sosyalistlerin 'ulusalcılık' anlayışıdır. Komünizmin yıkılışıyla mihraplarını kaybeden bu solcu grup, dışa kapalı ve antidemokratik bir 'ulusalcı' görüşe sahiptir.
Türkiye'de, kendilerini Kürt canlarımızın temsilcisi gibi göstermeye çalışan ırkçıbölücü Kürtçüler haricinde, 'etnik milliyetçilik/ ırkçılık' peşinde olan hiç kimse yoktur. Esasen bizim milletimiz, 'millet' kavramını sadece millî değil, dinî değer hükmüyle değerlendirir ve benimser.
***
Milliyetçilik ve ulusalcılığın çeşitli siyasî anlamlarını kullanarak günlük siyasetten vazgeçmeliyiz. Bu ülkede yaşayan herkesin, milletine, vatanına, bayrağına bağlı olması, vatandaşlığın asgarî şartıdır.
Kimse daha fazla vatansever olduğunu iddia ederek diğerlerinin aleyhinde hukuk dışı faaliyetlerde bulunma hakkına sahip değildir.
Nihayet, 'ulusalcı' maskesiyle gayrimeşru eylemlerde bulunanlara bakarak millî şuur sahibi gerçek vatansever Türk Milleti'nin milliyetçi duygularını zedelemenin, milletimizin başına telafi edilmesi mümkün olmayacak gaileler açacağını unutmamalıyız.