Milli Yas Halinden, Utanç Haline…
Soma Faciasının Milli Yas Halinden, Utanç Haline...
Katının sıvıya, sıvının nasıl gaza dönüştüğünü, ısıtılan buz parçalarıyla somutlaştırarak, madde yasalarını daha ilkokul dönemlerinden itibaren öğretmeye başlıyoruz çocuklara..
İçinde yaşadığımız bu dönemi çocuklarımıza anlatırken milli bir yasın, milli bir utanç
haline nasıl dönüştüğüne (daha fazlası olmakla birlikte) aşağıdaki bir iki örneği verebiliriz:
Soma'nın Yas Hali: İlk haberlere göre 20-30 derken 157 kişi, sebebi bilinmeyen bir patlama yüzünden yerin 2 km altında yaşamını yitirdi. Türkiye bu acı haberle sarsıldı. Canlar, cananlar tutuştu.
Utanç Hali: Burhan Kuzu: "2 KM derinlikte 200 kişinin mahsur kaldığı bölgeyi derinlemesine değil yatay olarak algılayalım. Adeta bir köstebek yuvası. Soma kazasında resmi rakamlar dışında bir takım kazmaların verdiği ürkütücü rakamlara inanmayın. Başbakan bugün Somaya gidecek.'
Soma'nın Yas Hali: İnsanlar madene koşturmuş, heryat fiyat halinde ağlamaktan bitap düşmüş, kimisi eşinin, kimisi oğlunun, kimisi babasının belki de hepsinin, sağ çıkmasını beklemektedir. 'Allah'ım, sen imdat eyle!' nidaları gökyüzünü delmektedir.
Utanç Hali: Prof. Dr. Orhan Kural, CNNTürk'te Cüneyt Özdemir'in sunduğu 5N1K programında Soma'da ölen işçiler hakkında yaptığı gaf tepki çekti. Kural, "Karbonmonoksit oksijenden daha hafiftir, yukarı çıkar. Çok iyi bir intihar yoludur. Çok tatlı bir ölümdür" dedi.
Soma'nın Yas Hali: Madenden çıkarılan işçiler sevinç, ümit ve gözyaşları ile karşılanmakla birlikte gözler cananı aramaktadır. Hala tam olarak kaç kişinin içeride olduğu bilinmemekle birlikte olayın sebepleri an ve an değişmektedir. Madenciler, kömür gibi kendi arkadaşlarını ölü veya yaralı ocaktan çıkarmaya devam etmektedir.
Utanç Hali: Gazeteci Fatih Tezcan: "Gezi yıldönümünden 2 hafta önce yaşanan Soma Faciası'na ne sebep oldu, çok merak ediyoruz. Bulunmalı!" dedi.
Soma'nın Yas Hali: 13 Mayıs'ta Soma'dan can pazarı yaşanıyordu. İnsalar canını kurtarmak için en yüksek meblağları ödemeye hazırdılar. Bir kurtarıcı bir teselli arıyorlardı. Ortada ölü numaratörüne basmaktan öteye gidemeyen, ruhsuz bir bakan vardı.
Utanç hali: 15 Mayıs'ta Soma'ya ayak basan Başbakan, içine alev düşen halka yaptığı konuşmada onları bir kere, bir kere daha yakan bir konuşma yaptı: 'Arkadaşlar yani biz bir defa bu tür ocaklarında, kömür ocaklarında bu olanları, lütfen buralarda bu olaylar hiç olmaz diye yorumlamayalım. Bunlar olağan şeylerdir. Literatürde iş kazası denilen bir olay vardır.'
Soma'nın Yas Hali: Konuşmasının sonunda etinin dışında ruhu yanan, canları ile sınanan insanlar, gözyaşları ile karışık, sitemlerini protesto ile dışa vurdular.
Utanç Hali: Başbakan tarafından harakete uğradılar, ne İsrail döllükleri kaldı, ne şerefleri, ne de kafalarına inen yumruklar... Sevgiyi, şefkati, birlikte sarılıp ağlamayı beklerken Soma'lı önce Başbakan tarafından dövüldü, ardından korumaları tarafından öldüresiye yumruklandı, hınçla tekmelendi...
Yas bile çok görüldü acılı ruhlara.. Artık utançtan gayrı, ortada bir şey kalmadı...
Çok Büyük Bir Acı
'99 Gölçük depremini hatırlatan birden fazla tweet okudum ve çok şaşırdım. Armut ile elmayı karıştıran, sırf savunmak için konuşan/yazan bazıları Soma katliyamı ile depremi birbirine benzetmiş hatta aynılaştırmış. Veli Göçer ile Alp Gürkan'ı aynı kefeye koymuş, başbakanın sorumluluğunu üzerinden atmak için kraldan çok her zaman ki gibi kralcı kesilmişlerdi.
Birincisi; Deprem bir doğal afettir. Ne zamanı, ne şiddeti bellidir. En fazla yapacağınız şey, belediyelerin, fay hattı göz önünde bulundurularak imar izni vermeleri ve yapı denetim (?) firmalarının deprem yönetmenliklerine göre konut yapımına izin vermeleridir.
İkincisi; Depremde bizim yıkılan evin bulunduğu sitede müteahhidin oğullarının da oturduğu üç ev bulunmaktaydı hepsi de aynı ölçüde zarar gördü. Ölümleri oldu.
Üçüncüsü, o zaman da bugüne benzer rakamlar saklandı hatta, depremin merkezi bile saklandı. Bakınız depremin merkezi Gölcük olmasına rağmen, insanların akıllarında halen Yalova ve Veli Göçer bulunmaktadır.
Alp Gürkan'a gelince.. Tehlike sınıfı A olan (en yüksek) bir işletmeyi, özelleştirme sonucu devletten alıp, 500 kişilik yaşam odaları olduğunu yalanını söyleyip, 120 $ lık maliyeti 25$'a çektiğini söylerken ve aylardır yanan kömür ocağına, 500 kişiyi her gün ölüme gönderirken madene giren kişilerin listesi bile bulunmazken bunu '99 depremi ile benzeştirmek pek izana sığmasa gerek.
Bu facia ile çıkarılan yasaların birer balondan ibaret olduğunu bir kere daha görmüş olduk. 6331 sayılı iş güvenliği yasasının gereğinin yapılması özellikle A sınıf işletmelerde denetimin sıklaştırılması ve varsa insanın canına kast edecek durumların düzeltilmesi sürecinde işletmenin faaliyetin durdurulması; düzeltmelerin yapılmadığı takdirde işletmenin derhal kapatılması şeklinde bir düzenlemenin getirilmesi gerekmektedir.
Soma faciasında vefat edenlere Allah'tan rahmet, analarına, babalarına, yarlarına büyük sabırlar diliyorum. Yetimlerine Melekler arkadaş olsun.