Milletvekili Adaylarına Açık Mektup
Milletvekili adayları… Demokratik bir hakkınızı kullanmak adına yola çıktınız. Çoğunluğunuzun hevesi, başka bahara kalacak olmasına rağmen başarılar dilerim. Demokrasi bir fazilet… Demokrasinin sağladığı olanaklar ise nimet.
Milletvekili olmakla kavuşacaklarınız ise ganimet…
Çıktığınız yolda “ideallerinizi” şekillendiren, yolunuzu çizen kavramlar da bunlar.
Fazilet… Nimet... Ganimet…
Rüyalarınızı gerçekleştirmek adına risk aldınız. Sizden öncekiler de risk almıştı.
Görevin faziletinden(erdem ve iyi ahlaktan) söz edilir hep. Nimet ve ganimetler ise söylemlerin ardına gizlenir. İsterdik ki, nimet ve ganimetler için olmasındı göze alınan risk.
Dokunulmazlık ilk kazanç!.
T.C tarihinde 23 kez tekrarlandı bu durum. 24’üncüsünde sıra. Dönemler geldi.. geçti… de, değişmedi, seçen ve seçilen arasındaki paylaşım.
Keder ve kıvançta, külfet hep seçene, nimet ve ganimet de seçilene düştü.
İşi bilen onlardı, kılıcı kuşananlar da onlar oldu!
Kendileri diledikleri kadar aldılar, halka da lütfettikleri kadar verdiler.
Hiç oğulları şehit düşmedi, işsiz kalmadı, işini batırmadı! Hep teğet geçti musibetler onları.
Her giden, kendini kadı, mahkemeyi de kendine mülk bildi!..
Her giden, hep orada kalabilmenin derdine düştü, çaresini arar oldu ilk günden it,baren.
Vicdan-cüzdan hesaplaşmasında cüzdan galip geldi…
Onlara tanınan ayrıcalıklar dünyanın pek çok ülkesinde yoktu.
Öyle cazipti ki olanaklar, “kaybetmemek adına” özgür iradelerini bile, kendilerini getiren iradeye-lidere teslim etmekte beis görmediler. Teslimiyetin adı milli irade oldu çıktı.
Nimet ve ganimete ulaşmayı lütfeden iradeye biadın adı sadakat-dik duruş-tutarlılık oldu.
Biat ve sadakata ihanetin cezası da, trende atılmak!..
Tehdit, siyaseti kirletse de, “atılmaktansa” nimet-ganimet adına “teslimiyet” zinciri, boyunlarda asılı kaldı.
Erdemi esas alanların sayısı da az değildi ama, nimeti esas alanlar çoğunlukta oldu hep!..
Yüce kurumun saygınlığına, gün-be-gün artan gölge düşürse de fazilet-nimet-ganimet dürtüsü ve ceylan derisi koltuklarda oturma ihtirası-talebi-arzusu-ateşi düşmedi. Yıldan yıla arttı.
Şimdi sıra sizde!...
----------------------------------------------------
Büyük masraflar yaparak arzuladığınız koltuklara oturma hakkı kazanacaksınız.
Bir kısmınız alışık. Yeniler de alışıverecek 3-5 günde. Geniiiş genişş haklarınız olacak. Cenazeleriniz bile devlet töreniyle kalkacak
Yüksek maaşlarınız olacak!.. Toplumda saygınlığınız katlanacak!.. Bakan bile olacaksınız. Makam arabalarınız olacak!.. Yurtdışı seyahatleriniz olacak devlet kesesinden, Yolluklar alacaksınız.. En önemlisi “Sayın Vekilim” diye hitap edecekler size, ayrıldıktan sonra bile…
Kürsüleriniz yükseklere kurulacak, herkes sizi görecek, siz de herkesi… Fişleme bile yaparsınız isterseniz. Alkışlar alacaksınız. Alkışlarla coşacaksınız.
Görüşleriniz ve sözleriniz “demeç” olarak yansıyacak medyaya!..
Milletvekili adayları!..
550 kişinin tamamı aranızdan seçilecek,.Bu görkemli koltuklara bir yeminle, şerefiniz ve namusunuz üzerine vereceğiniz bir sözle oturma hakkı kazanacaksınız.
Öncelikle, Ülke’nin bağımsızlığına ve bölünmez bütünlüğü üzerine and içeceksiniz...
Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı kalacağınıza şeref ve namus sözü vereceksiniz. Kendinizin değil, halkın refah ve mutluluğu üzerine olacak vereceğiniz namus ve şeref sözü!..
Hukukun üstünlüğüne, laik, sosyal, demokratik bir hukuk devleti olduğuna vurgu yapacak ve bu uğurda çalışacağınıza yemin edeceksiniz…
Sözüm de, tam bu noktada işte!
Yemin metninde yer alan hususlardan birisine göstereceğiniz sapkınlığın sadakatsizliğin, ne anlama geleceğinin farkında olarak göreve talip olun!
E ğ e r ;
*Ülkenin bölünmez bütünlüğünü tartışmaya açacaksanız,
*Hukukun üstünlüğü deyip, üstünlerin hukukunu yaratanlara katkı koyacaksanız, ilerde muhtemel hesap sormaların önünü şimdiden kesmeye alet olacaksanız;
*Raflarda bekleyen 700 dokunulmazlık dosyasına, bir dosya da siz ekleyecekseniz;
*Emirle meclis koridorlarını doldurup komutla terk ederek, neyi oyladığını bile bilmeden, parmak indirip kaldırarak demokrasiye ve seçenlere ihanet edecekseniz;
*Habur’daki hukuku, Ergenekon’daki hukuksuzluğu içinize sindirecekseniz;
*Atatürk ilkeleri üzerine and içip hem de “o bir dönemdi-geçti” diyenlerden olacaksanız;
*Demokrasi, hukuk, insan hakları kavramlarının içini boşaltarak, kendi nizamlarını kurmak isteyenlerin art niyetlerine yandaş olacaksanız;
*Her türlü, teokratik, faşist, antidemokratik, Yeni Osmanlıcılık gayretleriyle; Türkiye Cumhuriyetini ve onun kurumlarını yıpratma çabalarına omuz verecekseniz;
*Bu ülkenin namuslu aydını olarak, en azından Hizbullahçılar, katiller, banka hortumcuları kadar cesur olamayacaksanız;
* Vicdanın sustuğu, hukukun sustuğu, insanlığın sustuğu bir mahkemede, bir mecliste, bir toplumda, bir ses, bir avaz olamayacaksanız;
*Atatürk’ün gençliğe hitabesini, Bursa Nutku’nu, meclis kürsüsünden bangır bangır okuyamayacaksanız;
*Devletin varlığına, birliğine, dirliğine ve bütünlüğüne ihanet edecekseniz; bireyi devletin bölünmesinden daha önemli görme densizliğine katkı koyacaksanız;
*Ülkenin ekonomik kaynaklarını peşkeş çekmek için çıkar işbirliği içinde olanlara haddini bildirmekte kararlı değilseniz; Hesap soran değil de hesaptan kaçan olacaksanız;
*İşbirlikçi, bölücü, vatan ve millet hainleri ile kıyasıya mücadeleyi göze alamayacaksanız;
namussuzlar kadar cesur olmaya şeref ve namus sözü veremiyorsanız;
*Zayıflatılmış ve saygınlığı zedelenmiş bir ordunun düşmanlardan ve hainlerden başka kimsenin işine yaramayacağı konusunda hemfikir değilseniz;
*Ülkeyi büyük tehlikelere sokan, Emperyalizm ve BOP’la ve onun işbirlikçileriyle kıyasıya mücadeleyi göze alamayacaksanız;
*T.C Anayasasının, değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez maddelerini yok sayma ihaneti içerisinde yer alacaksanız;
*Kurtuluş günlerinde Amerikan mandacılığını savunanla, İngiliz Muhipler cemiyetinin bir elemanı gibi davrananlarla, Kubilay’ı katledenlerle, Sevr artıklarıyla paralel saflarda yer alacaksanız, a d a y o l m a y ı n !
Yoksa edeceğiniz yeminin, vereceğiniz namus ve şeref sözünün altında kalırsınız.
Kaybedilecek şeref ve namusun yükünü sadece sizler değil, torunlarınız da taşıyamaz..