Milletin kongresi: Hedef 2071
AK Parti'nin 4. Olağan Büyük Kongresi, sadece bir siyasî partinin değil 'Milletin Kongresi' olmuştur. Türküyle, Kürdüyle, Arabıyla yekvücut Aziz Türk Milleti, Recep Tayyip Erdoğan'ın konuşmasıyla duygulanmış, ağlamış, heyecanlanmış ve coşmuştur. Erdoğan, bu konuşmasıyla milletimizin, tarihiyle, istikbaliyle, değerleriyle, kültür ve medeniyetiyle bütün varlığını ortaya koymuş; âdeta insanımızın gönül tellerinde sevgi, kardeşlik ve beraberliğin bestesini yapmıştır.
Hitabet tarihine geçecek kadar güzel olan bu konuşmanın her kelimesine hiç tereddütsüz imzamı atabilirim. Daha da önemlisi, milletin çok büyük çoğunluğu da bu konuşmaya imzasını atacaktır. Erdoğan, millete mal olmuş bu konuşmasında, sadece gerçekleştirdiği değişim ve dönüşümü anlatmakla kalmamış, bundan sonraki 11 yılın da vizyonunu ortaya koymuştur. Lâkin, bence bunların hepsinden de daha önemlisi, Erdoğan'ın 75 milyona tercüman olarak verdiği sevgi, birlik, inanç ve millîlik mesajlarıdır.
Erdoğan, sözlerine Sezai Karakoç'un en güzel ve mânâlı şiiriyle, Allah'a 'Sevgili' diye hitap ederek başlamış ve konuşmasında âdeta 'Diriliş Nesli'nin Âmentüsü'nü dile getirmiştir. Üstâd Necip Fazıl'ın ifadesiyle 'Kim var diye seslenince, sağına ve soluna bakmadan, fert fert ben varım cevabını verici' bir dâvâ ahlâkına sahip olduklarını vurgulamış; bizi 1071'deki Malazgirt Muharebesi'ne, Alpaslan Gazi'nin yanına götürmüş; Ârif Nihat Asya'nın 'Fetih Marşı'ndan ve Mehmet Âkif'in Çanakkale Şehitleri'nden kıtalar okumuş; yeni kaybettiğimiz Neşet Ertaş'tan ve Âşık Veysel'den deyişler söylemiş, hattâ bir sürpriz yaparak Âşık Veysel'i kendi sesinden dinletmiştir.
Tarihe, bu değişim, dönüşüm ve diriliş neslinin en büyük lideri olarak geçeceğine inandığım Recep Tayyip Erdoğan, bu tarihî konuşmasında, Aziz Milletimizin bütün millî ve mukaddes değerlerini dile getirmiş; Yahya Kemal'in deyişiyle 'kökü mâzide olan âtî' perspektifini en güzel şekilde çizmiştir.
***
Malûm bir gazete, Başbakan'ın konuşmasını 'Türk-İslâm Manifestosu' manşetiyle karalamaya çalışıyor. AK Parti, elbette millî ve manevî değerlerimize önem veren 'Muhafazakâr Demokrat' bir siyasî partidir. Bu hüviyetiyle de Türkiye'nin çok büyük çoğunluğuna hitap eder.
Başbakan Erdoğan, liberal maskeli, ulusalcı ve solcu, yabancılaşmış aydınların yanlış yönlendirmelerine kanmıyor. Milletin nabzını elinde tutuyor ve onun iradesiyle Başbakan'ı olduğu millete kulak veriyor. Erdoğan, hiçbir zaman ayrımcı ve ırkçı milliyetçilik yapmamış, bilâkis her fırsatta ve Kongre konuşmasında; 'Dedik ki, biz bölgesel milliyetçilik yapmayacağız/ Dedik ki, biz etnik milliyetçilik yapmayacağız/ Dedik ki, biz dinî milliyetçilik yapmayacağız' demiştir.
Başbakan, ulusalcılar gibi devletçi, ırkçıbölücüler gibi ayrımcı değildir. Lâkin, elbette milletin inançlarına sahip çıkan, millî ve manevî değerlere önem veren bir 'vatansever'dir. Gel gelelim ki, bu gerçeği siz, her zaman 'ver kurtul'dan yana olan, terörü destekleyen, milletin iradesine ve değerlerine karşı çıkan, 'aydın' olma iddiasındaki birtakım hainlere anlatamazsınız.
***
Erdoğan'ın konuşmasından şikâyetçi olanlara bakınız. Başbakan'ın terörle mücadeleden vazgeçmesini, PKK ile müzakereye oturmasını, birlik ve bütünlüğü sarsacak tâvizler vermesini bekleyen bu terör destekçileri açıkça şapa oturmuş, avuçlarını yalamışlardır. Terör örgütüne zaman kazandırmak için çabalamaları boşuna çıkmıştır.
Başbakan, teröriste değil Kürt kardeşlerimize, seslenmiş ve onlardan bir adım atmalarını ve 'Yeter Artık!' diye haykırmalarını istemiştir. Erdoğan, terör meselesinin çözümünün, Oslo, İmralı, Kandil'le değil, milletimizin değerli bir parçası olan Kürt kardeşlerimizle hâlledileceğini söylemiş ve doğru tercihi yapmıştır.
Bu tarihî kongreden sonra artık yeni bir 'Değişim Dönemi' başlayacak ve liderin koyduğu '2023 ve 2071 hedefleri'ne doğru kutlu koşu devam edecektir.