Millet İradesinin Bürokratik Cephesi
Devlet erkinin işleyişini sağlayan üst düzey idari görevlilerinin oluşturduğu kamu çalışanlarını ifade için kullanılan bürokrasi, devletlerin yapılanmalarında önemli fonksiyonlara sahip makamları oluşturur. Resmi devlet mercii mesabesindeki idari kuruluşların sevk ve idaresini sağlayan amirler, gösterdikleri performansla devletin toplum nezdindeki algısını belirlerler. Devletin halka dönük yüzü konumundaki idari çalışmalar, belirlenen kanunlar, kararlar ve ilkeler çerçevesinde yürütülür. Bir alanda doğan açığı kapama, kanun koyucunun eksik bıraktığı kısımda inisiyatif kullanma ve hukuki mevzuatı yorumlama işlevlerini gören bürokrasi, devletin halk katındaki eli ayağı durumundadır. Genel ilke ve kurallara bağlı kalmak kaydıyla, işleyiş hakkındaki düşünce ve davranış tarzı hususunda bürokratın yönlendirmeleri faaliyetlerin ana çerçevesini oluşturmaktadır. İş sahasında bulunmayı avantaja dönüştürerek doğu kurnazlığıyla sorunları çözme yetkisini kendisinde görüp inisiyatifi tamamıyla ele alma amacının sınırlarını zorlarken karşımıza çıkan bürokrasi, devlet içinde devlet mantığının hakim kuvveti konumuna gelmiş denirse, yanlış bir tespitte bulunulmuş olunmaz.
Herhangi bir kurumla ile ilgili tasarılar mecliste görüşülüp yasalaşma aşamasına geçerken hükümet ya da iktidar partisi kanadının hemen yanında yer alan ilgili kurum üst birim yöneticilerinin görüş ve düşünceleri, söz konusu tasarının kaderini belirleme hususunda bağlayıcı bir etki oluşturması, bunun açık kanıtıdır. Kanunların idari görevlilerce uygulanması sürecinde doğan boşlukları giderme ve ihtiyaçlara cevap verecek düzeyde yasa hazırlama açısından, taşra ya da arazide birebir çalışan ve icraatları sürdüren görevlilerin tecrübe ve yol göstermelerinden yararlanmaktan daha doğal bir düzenleme elbette olamaz. Sıkıntıya konu olan husus, problemleri adil ilkeler ve vakaların kaynaklarını kurutan gerçekçi dezenlemeler yaparken tek taraflı karar verme süreçlerini yürütmektir. Hadisenin her iki tarafında yer alan görüşlerin temsilcilerine kulak verme gereğinin Türkiye’de tam anlamıyla kavrananamış olmanın sancıları yaşanmaktadır.
Bürokratik yapılanmanın halka yansıyan sevimsiz görüntüsünün altında yatan sebeplerin başında, karar aşamasında tek söz sahibi olma yanlışının olduğundan fazla abartılmış olması gelmektedir. Bürokratların maiyetleri altında hizmet gören çalışanların görüş ve önerilerini hiyerarşik örgütlenme birimleri aracılığıyla en üst merciye ulaştırdığı varsayılsa bile, hadisenin öteki yüzündeki tarafların görüş ve düşüncelerinin kale alındığı görülmüş değildir. Türkiye’de doksan yıla yakın süredir devlet-millet kaynaşmasının sağlanamamış olmasının kaynağını teşkil eden halka inememe, onu adam yerine koymama anlayışı, maalesef bürokratlar eliyle yürütülmektedir. Devlet adına yetki kullanarak hukuksuz yollara başvurma az rastlanmış hadise değildir.
Bu durumun temel müsebbibi yine halkın kendisidir. İradesini teslim ettiği iktidarların yıllarca kendisini oyalamasının altındaki niyeti ve oyunu çözme becerisini gösterememiş olması, yönetimine milletin kendi başına geleceği uğruna belirleyici güç olmasını engellemeye odaklanmış mihrakların atadığı zihniyet mensuplarını defalarca denemesine karşın seçmesi ve türlü oyunlarla yönlendirilmesi, en önemli nedenlerdir. At sahibine göre kişner. Bürokrat atamaları tamamıyla iktidarların inisiyatifinde gerçekleşir. Geleceğini sağlam temellere dayandırarak hizmet etme seferberliğini uzun yıllar sürdürme gayretinde olan iktidarlar, anlayışlarının halka bakan yüzünü temsil eden kurum ve kuruluşlara halka daha yakın kılarak hükmetme değil, hizmet etme gayretine sürükler. Devlet erkinin halk nezdindeki somut karşılığı yerleşim biriminin resmi kurum ve kuruluşlarının amir ve çalışanlarıdır. Merkez taşra ilişkisinin sağlıklı işleyişini yürütemeyen iktidarların uzun süre ayakta kalabilme başarısı göstermeleri mümkün değildir. Bu bağlamda, halkın iradesine saygı duyan yönetimlerin ilk elde, bürokratik yapılanmanın soğuk, antipatik, hükmedici ve sert yüzünü restore etme gayretine odaklanmalıdır.