Milattan Sonra!
İletişim ve Armagedon!
Dünkü Soma Holding’in basın toplantısında yaşananlar tam bir trajedi, komikaze, dram, vahamet ve akıl tutulması örnekleriyle doluydu.
Trajediydi, çünkü böylesi büyük bir faciaya ilişkin 4. günde bir basın toplantısı düzenleniyor ve bu toplantı başka hiç yer kalmamış gibi ıkış tıkış bir mekanda gerçekleştiriliyor!, bir avuç insan bir avuç yerde fokurduyormuş, uğulduyormuş gibi bir ortam oluştu. Yetmiyormuş gibi, patron Sn. Alp Gürkan, basın toplantısını daha da geciktirecektim de baskıya dayanamadım diye bir ifade kullanması ise trajikomik durumu daha da bir acınası hale sokmakta.
Komikazeydi çünkü hem şirket yönetimi hem medya temsilcileri algı, duyu ve izan kabiliyetlerinden yoksunmuş gibi davrandılar, biri konuşurken üç kişi birden konuşmaya atılıyor, yönetim ekibi birbirinin sözünü kestiği gibi, medya temsilcileri hem yönetimin hem birbirlerinin sözünü keserek çirkin bir gürültü ve algı açısından armagedon toplantısı ortaya çıkardılar. Birçok kişi, aynı anda birbiriyle konuşarak ve hatta sözünü bile keserek çok sağlıklı bir iletişim kurulamayacağını ispat etmeye mi çalıştılar acaba anlayamadım!
Dramdı çünkü, maden işçileri ve işçi yakınlarının vicdanları kötü durumdaydı ama holdingin yönetim kurulu başkanının vicdanı da kötü durumdaydı. Konu büyük bir faciaya ilişkindi lakin basın toplantısının kendisi bir facia idi.
Vahamet ve Akıl tutulmaları örneklerini ise sıralamakla bitiremeyiz.
Basın toplantısının 4. güne sarkması, medya mensuplarının ve patronların ömründe iletişimi i’sini hiç okumamış gibi aynı anda konuşmaktan neredeyse zevk almaları, kaos ortamındaki açıklamaların aşure çorbası bir içerik taşıması, patronların kendi işyerleri hakkında izah edilemez boyuttaki bilgisizlikleri…
Fırsattan İstifade Bayat Senaryolar!
Böylesi büyük bir facianın kaza mı yoksa komplo mu olduğu elbet ortaya çıkacaktır. Bu faciayı bir gurup insan topluluğu GEZİ SÜRECİ ne dönüştürmek istedikleri ortada. Ama bu facia ile gezi arasındaki köken ve bakış farklılıkları var ki, süreci siyasi şova dönüştürmeye çalışan kesim, toz pembe hayallerini kap kara bir günde kap kara bir kömür ve yasıyla karalar bağlamış yurdumuzun EMEKÇİ insanına dayandırmak istemekte.
Birilerinin CAN PAZARI, birilerinin ÜN VE İKTİDAR PAZARI na dönüşmüş durumda. Şükür ki Türk halkı buna prim vermeyecek erdem ve olgunluğa sahiptir.
Gezi sürecinde başlangıç politikasına sahip çıkan hükumet, bu facianın yaşandığı şirkete sahip çıkmamakta, gerçeğin ne ise ortaya çıkmasına yönelik bir tutum sergilenmektedirler. Zaten en büyük hata da bu olurdu. Böylesi bir facia mekanının ve bu şirketin kollandığına dair en küçük bir intiba bile akılları başka yöne çekebilirdi.
Bir tarafta ambulanslara bile tekme atan İŞÇİ / EMEKÇİ zihniyeti, bir tarafta sedyeyi bile kirletmek istemeyen can pazarından kurtulmuş bir MADEN EMEKÇİSİ zihniyeti. Senin çizmen kara, ihanet ile ihmali birleştirenler masKARA. Sen se, karanlıkta bir aydınlıksın sen Murat YALÇIN! İnsanlar seni Murat YALÇIN diye bilmez, çizmeleriyle sedyeyi kirletmek istemeyen madenci diye bilir. Aman öyle bilsin, yaradan her şeyi görüyor ya!
Şunlar çok açık ki, kim ne derse desin, sonuç neye dayanırsa dayansın, olay komplo dahi olsa, sıra dışı olaylar ve soru işaretleri de olsa, ölü sayısının bu denli fazla olması, İŞ GÜVENLİĞİ ne ilişkin izahtan vareste ihmaller ve şirket yöneticilerinin bulanık ifadeleri ve kendi işyerlerinden habersizmiş gibi açıklamaları bir çok şeyi ortaya koymaktadır.
Bu facia bundan sonraki faciaların ortaya çıkmaması için bu tür işyerlerinde her türlü can güvenliğine ilişkin önlemlerin alınmamasının MİLATTAN SONRAKİ fî tarihine bırakılmaması ümidi ile, başımız sağolsun!