Midye Kabuğuna Sıkışmış Hayatlarımız
Hayatımızı taşıdığımız etiketlere uygun bir biçimde yaşarız veya yaşamaya çalışırız. Her zaman yaşantımıza sahip olduğumuz etiketimiz yön verir. Bizler buna müsaade ederiz. Çoğumuzun işine gelir böyle yaşamak.
Bizim için başkalarının seçtiği etikete göre yaşamayı bizler kabul etmediğimiz sürece kendimizi ve içimizden geldiği gibi hayatımızı yaşayabiliriz. Çevremiz sürekli değişim gösterir. Kendimizi bir şeylerin peşinden koşarken buluruz. Yarış çemberi içerisinde döner dururuz.
Yarış atı gibi o poligondan bu poligona koşup durursun. Kendimiz olmaya fırsatımız olmadan bir de bakarız ki yolun sonundayız. Ne bir adım öne gidebiliriz ne de geriye dönebiliriz. İster istemez alışırız bu koşuşturmaya. Şikâyet etsek te durumu değiştirmek için çaba göstermeyiz. Emek vermeyiz.
Kimimiz sahne önünde, kimimiz perde arkasında yaşar gideriz. Oysaki ne özlemler vardır içimizde yüze çıkartamadığımız. İçimizde besleyip büyüttüğümüz. Etrafımızda bir kabuk oluştururuz. Her geçen gün daha kalın ve kırılmaz hale gelir.
O kabuğun dışındaki farklı dünyayı görmemizi imkânsızlaştırır. Ve biz kabuk dışındaki yaşamlara hep yabancı kalır sadece izlemekle yetiniriz. Bu gerçekleri görmezden geliriz çoğu zaman. Öyle etiketler vardır ki insan yaşamlarında ağlamaz, üzülmez, sevinmez, gülmez oynamaz hatta insan olduğunu dahi hatırlatmaz kişiye. Sadece ölüm kapına dayandığında farkına varır insan olduğunun. O zamanda her şey için geç kalınmıştır.
Bir anlamı ve önemi de kalmaz.
Hayatta ara sıra kendi içimize saklanırız. Kendimizi açığa vurmayı bazen bilinçli bazen de farkında olmadan söylediğimiz kelimelerle veya davranışlarımızla yaparız. O zaman gizli yanımız ortaya çıkmaktadır. Kişi kendini tanıtma konusunda karşısındakilere izin verdiği kadarıyla tanınır. Hiç kimse diğerini gerçek manada tanıyamaz. Çünkü karşısındaki insan nasıl tanınmak istiyor ise öyle tanımamız için elinden geleni yapar.
Böyle insanlar iç yüzünü farklı kişiliğini ortaya koymuş büründükleri rolleri ustaca yapmaktadırlar.
Ödün vermezler kendilerinden. Hiç kimse bir yalanı ölene kadar sürdürebilecek ustalıkta değildir. Bir yer de açık verir. Kim olduğu kişiliği ve karakteri ortaya çıkar. Sonuçta kazanır veya kaybeder. Böyle insanların kazancı bir yere kadardır. Sonrası hüsran. Günümüzde çok az insan değişmeden kendisi olmayı başarır. Elindekilerle şımarmaz. Kendini kişiliğini kaybetmez. Havalara girmez. Paylaşmayı, dürüstlüğü doğruluğu seçmiştir. Hayatı boyunca üzülse de sevinse de aynı çizgide kalır. Bozmaz çizgisini. Yaratılanları yaratandan ötürü sever. Zarar görse de affetmeyi bilir. Kin tutmaz. Her şeyden mutlu olmak için pay çıkartır. Umut doludur yarınlara. Kırmaz umutlarını.
Kırılan hayallerde yarım kalmış hatta doğmamış umutlar. İnsanlar ara sıra öyle bir duygu seline kaptırır ki bütün ruh âlemi karışır. Hüzün kaplar içi daralır. Sanki bütün dünya üstüne yürüyordur. Küçülür gözünde her şey. Daraldıkça daralır. Boğulduğunu nefes alamadığını hisseder. Dünya oksijensiz kalmış, mezar gibi gelir. Senin ruhsal durumuna göre değer kazanır hayat. Bazen dünya cennettir bazen de cehennem. Kimi zamanda dünya öylesine büyür ki gözümüzde kaybolur gideriz.
Memnuniyetsizlik vardır insanın özünde. Hiçbir şeyden memnun olmaz. Elindekiyle yetinmeyi bilmez. Şükür süzdür. Hep kendinden yukarıda olanları görür gözü. Özenir başkalarına. Onların hayatlarına. Yaşam tarzına imrenir. Herkes aynı hayatı aynı şartlarda elbette yaşayamaz. Aynı imkân ve olanaklara sahip olamaz.
Bazen de Çarede çaresizlik yaşarlar. Bu ne demek diyenler olacaktır. Eminim çoğunuz çareler içinde çaresiz kalmanın, çaresizliğin ne demek olduğunu biliyorsunuzdur.
Karanlık gecenizde bir ay doğmuştur. Umutlarınız yeniden canlanmış hayat bulmuştur. Belki de hayallerinize kavuşabileceğiniz çareler sunulmuştur. Herkesin hayali başkadır. Ortak noktaları herkesin sahip olmak istedikleri bir şeylerin Var olmasıdır. Bir birine benzemese de hayattan beklentiler aynıdır aslında.
Hayatınız boyunca hangi kimliğe, etikete, imkân ve olanaklara sahip olursanız olun geçmişinizi unutmayın.
Her anın kıymetini bilin. Şükredin. Mutlu olmak için büyük hayaller kurmaya gerek yoktur. Hayatınızın aldığınız her nefesin değerini bilin. Hayata aynı gözlerle bakma imkânını bulayacağınızı, gelip geçici olduğunu unutmayın. En büyük etiket ve makamların insanların sevgi dolu yüreklerinde olduğunu ise asla unutmayın.