Mevlid Diye Bir Gece Yok!
Bana çevreden sorular soruluyor, bende bildiğim kadarıyla bunları cevaplamaya çalışıyorum. Bugünlerde bu soruların en başında Mevlit geliyor. Yani Mevlit İslami bir bayram mıdır yoksa değil midir?!
Mevlid, Süleyman Çelebi tarafından 15. yüzyılda yazılmış bir şiirdir. Asıl adı "Vesîletü'n Necât" yani bugünün Türkçesi ile "Kurtuluş Vesilesi"dir. 16 kısım, 770 beyitten oluşur ve Kaside şeklinde yazılan eserin içinde gazel formunda bölümler de vardır. Peygamberin doğum günü olarak kabul edilen günün yerine Mevlid kandili adı ile bu şiir yer almıştır. Ne Muhammed Mustafa (sav), ne Sahabeleri, ne de Tabiin ve ondan sonrakiler, Mevlid diye bir bayram kutlamadı! İslam literatüründe böyle bir bayram yoktur, Kur'an da hele hiç geçmez. Diyanet ve benzeri kurumlar:
"Ya insanlar dua ediyor, ibadet ediyor, Peygamberi hatırlıyor niye engel olalım" diyerek konuyu yumuşatmaya çalışıyorlar. Bu yumuşatmanın ardında illa ki başka çıkarlar yatmakta olduğunu kabul etmek için, biraz olsun mantığınızı kullanmanız yeterli olacaktir. Nitekim yüce Kitabımız Bakara suresi 170'şinci ayetinde şöyle buyurmakta:Onlara, "Allah'ın indirdiğine uyun!" dendiğinde: "Hayır! Biz, atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız." derler. Peki, ataları bir şeye akıl erdiremiyor, doğruya ve güzele ulaşamıyor idiyseler!...
Peygamberimizdan 800 yıl sonra yazılmış bir kaside nasıl İslam literatürün içine giriyor ve insanlarımız bunu "Dini bayram" olarak sorgulamadan kabul edebiliyor? Aslında bunun cevabı çok basit. Müslümanlar, islam dinini tanımıyor ve onun için bu durumlara düşüyor. Şayet tanımış olsalar ve sahip çıksalar idi bu tür göz boyamalar olmazdı. İslamiyet bu tür yapmacık bayramların çok daha üstünde ve yücede duran bir din olduğunu anlarlardı.
Yusuf Suresi 40 "O'nun yanında nelere kulluk ediyorsunuz? Sadece bir takım isimlere ki, adlarını siz ve atalarınız koymuştur. Onlar hakkında Allah, hiçbir kanıt indirmemiştir. Hüküm yalnız Allah'ındır. O, yalnız ve yalnız kendisine kulluk etmenizi emretti. Eskimez ve pörsümez din işte budur. Ama insanların çokları bilmiyorlar."
Mevlid diye bir bayram yoktur, Mevlid okutmak, okumak, okumaya teşvik etmek, düğünde, nişanda, bayramlarda, orada burada okumanın herhangi bir sevabı yoktur. Kur'an da geçmez, gerçek İslam literatüründe geçmez ve Sahabe, Tabiin gibileri de ömürlerinde bir kez olsun kutlamamışlardır. Kur'an-ı Kerimde geçen tek gece Kadir gecesidir, onu da her yıl kutlamak gerekir mi yoksa bir geceye mi mahsus olduğu, halen tartışılmaktadır.
Bazıları, biz bunlari yazınca, "Yahu ALLAH'ı, Peygamberi anmak kötü birşey mi" diyerek, sanki bizler "anmayın, yapmayın" demişiz süsünü vermeye çalışıyorlar. Kimse ALLAH'ı anmayın, Peygamberi sevmeyin demiyor ama hurafelerden temizlenmiş olarak anın diyoruz, halis bir din anlayışı ile anın diyoruz. Kur'an bu konuda sınırları çok sert çizmiş ve dışına çıkanı ağır bir dil ile eleştirmiştir. Durduk yere bu eleştiriye maruz kalmanın ne anlamı var?
Artık şunları da kabul edelim. Peygamberin hangi gün, hatta hangi yıl doğduğunu tam olarak bilmiyoruz, Mirac gecesinin gününü bilmiyoruz, Kurban bayramı diye bir bayram Kur'an da yoktur, Kadir gecesi dışında herhangi bir gece geçmez, bu günlerde/gecelerde size özel sevap vereceğim, sizi cennete alacağım gibi sözler uydurmadır, yok böyle bir torpil!
Maide Suresi 104 Onlara, Allah'ın indirdiğine ve resule gelin dendiğinde şöyle derler: "atalarımızı üzerinde bulduğumuz şey bize yeter." Peki, ataları hiçbir şey bilmiyor, doğru yolu bulamıyor idiyseler de mi?
Artık şu Emevi ve ondan sonraki gelenlerin hezeyanlarından kurtulmanın vakti gelmedi mi?
Hem niye Mevlid yerine Kur'an okutmuyorsunuz kardeşim? Süleyman Çelebi kim ki onun yazdığı bir Şiir'den medet umuyorsun sen? Bir Şiir mi kurtaracak yarın Cehennem azabından seni? Hem hergün ALLAH'a Fatiha suresini okuyarak " ...ve yalnız senden yardım dileriz. " diyerek yalvar, sonra da kalk kulun yazdığı bir Şiirden -sevap sayarak-, göz yaşları içinde medet bekle.
Söylemesi bizden, dileyen kabul eder dileyen etmez.
Yusuf Suresi 106 Onların çoğu şirke bulaşmış olmadan Allah'a iman etmez.
Mustafa Çelebi