Metafizik Doğmalar, Din, Dinciler
Metafizik doğa ötesi anlamına gelen bir sözcük. Aynı zamanda bir felsefi düşünceyi ifade ediyor. Bazı şeylerin doğaüstü güçlerce, fizik ötesi kaynaklarca yönetildiğini ortaya koyuyor.
İnsanoğlu doğada olan her şeyi, her şeyden önce kendisinin ortaya çıkışını açıklamakta yetersiz kaldığı için metafiziğe başvuruyor. O aşamada iki seçim var: İlki bilimle açıklayamadığı şeyi orada öylece açıklanmamış olarak bırakmak, ikincisi açıklayamadığı şeyleri doğaüstü güçlere atfetmek: Yani Tanrıya bırakmak. Bu ikisi arasında bir yol daha var: Bilimin açıklayamadığı şeylere inançla katkıda bulunmak. Bu karma yolun ikinciden hemen hemen hiçbir farkı yok. Çünkü inanç işin içine girdiğinde bilim biter.
Bilimle inanç, kim ne derse desin, birbirinin alternatifi değildir. Bir şey ya bilimle açıklanabildiği kadar açıklanır, ya da inançla açıklanır. İnanç sistemi metafiziğin temelinde durur. Bilim sistemi ise fiziğin. İkisini ayıran meta sözcüğü de zaten ötesi anlamına gelir.
Türkiye de dinci hurafecilik, metafiziğin ve bilimin yerini almaya doğru hızla ilerlemektedir. Türk toplumu uzun bir aradan sonra bilim yolundan çıkarak yeniden çağdı hurafecilik alanına geri dönmüştür. Bunun birçok nedeni var. Eğitim sisteminden, siyasete, dinin siyasete alet edilmesinden reyting kaygılarına kadar pek çok neden sıralamak mümkün.
Televizyonlarda metafizik kurgulara dayalı öyküler getiriliyor ekranlara. Her biri sonunda bir başka Tanrı mucizesine dayanıyor. Bu kanallar bilimsel gerçeklere, araştırmalara yeterince zaman ayırsalar aldırmamak mümkün. Ama yalnızca bu tür programlar yayımlanınca bir kasıt olduğu kanısı doğuyor. Ne kastı? Toplumu bilimden uzaklaştırmak kastı.
Ne diyorlar; Metafizik demek hurafelere inanç demektir.
Oysa; Türk toplumu tıpkı öteki Müslüman toplumlar gibi yüzyıllar boyunca hurafelerin peşinden koşmuş ve o nedenle de geri kalmış bir toplumdur. Atatürk tekkeleri, zaviyeleri, tarikatları laf olsun diye kapatmadı. Buralar metafizik hurafeler üretmekle meşgul oldukları, insanları bilimsel düşünüş çerçevesinden uzaklaştırdıkları için kapatıldı.
Ne var ki bu hurafe ocaklarının hepsi yeniden açıldı ve toplumu bilimsel düşünceden uzaklaştırmaya yeniden başladı. Üstelik son derecede başarılı da oldular. Türk toplumu belki de tarihinde olmadığı kadar bilimden uzak bir konuma düştü.
Medya; da bilimsel programlara yer verip dünyada bilimde sağlanan gelişmeleri aktarmak yerine daha çok bu tür konulara yer ayırmaya başladılar. Birçok kanalda doğaüstü mucizeler sanki gerçekmiş ve genel eğilimmiş gibi aktarılmaya başlandı. İnsanlar giderek bilimden uzaklaşır ve hurafelere inanır oldular. Bazı tanınmış kişiler de bu yaklaşıma aracılık etmeye ve bu hurafeleri gerçek gibi sunmaya başladı.
Oysa; onlardan beklenen şey insanları bilime yönlendirmeleri. Çünkü bu toplumun metafiziğe değil, fiziğe gereksinimi var. Her yanımız metafizik sunumlarla çevrili zaten. Bunlara bir yenisini eklemeye gerek yok.
Küçücük kız çocuklarının okul çıkışlarında başlarını örttükleri, kadınların dinsel gerekçelerle ikinci sınıf insan konumuna itilmelerine yol açan kıyafetlerin içine girmeye zorlandığı ve bunu sanki kendi tercihleriymiş gibi savunduğu, insanların her atacağı adımı, dinen caiz midir, diye sormaya başladığı bir ortamda yaşar olduk.
İslam din i, akılcıdır. Akıl etmiyor musunuz, düşünmüyor musunuz, Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu, gibi ilkeler, akılcı düşünmeye yöneltici unsurlardır. Dinciler ise akılsız İslam’ı savunuyorlar.
Dinci güruh; İslam ın temel kutsal kitabında ki bu aklı düşünme, karşılaştırma yapma, insanları, hayvanları, bitkileri dünyayı, evreni anlamaya düşünmeye yönlendiren ayetlerden haberleri yok. Var ama işlerine gelmediği için olabildiğince bu ayetleri yok sayarak şekle dayalı alakalı alakasız konuları Din diye İslam diye sunuyorlar. Yani münafıklık yapıyorlar.
Din e, İslam a, Kuran a, Peygambere ihanet ediyorlar.
Peki ama kim bunların kötü niyetlerini halka anlatacak? Halkı kim aydınlatacak?
GüNÜN Sözü: İnsanların en kötüsü gerçekleri bilip te tersini konuşan ve uygulayandır.