Meslekdaşım Balbay…
Bu satırlar…
Mağdur, yalnız, morale muhtaç olduğu için değil.
O yani Mustafa Balbay… Mert, esprili, insan-doğa-hayvan sevdalısı kişiliği, alkışlanacak gazeteciliği, imrenilecek özellikleri olduğu için yazılmıştır.
Arkadaşım, meslektaşım, vatandaşımdır.
Bir yıllık zorunlu ayrılığımızın…
Duygusunu dile getirmek, yazmak Anayasal hakkımdır.
* *
İtiraf edeyim ki…
Torosların eteğindeki Yeşilova köyünde dünyaya gelen bu zeki adamı kıskanmışımdır.
Üniversitede, okulumuzun birincisidir.
Yazılarında, harfleri parlatır, kelimeleri mücevherleştirir; fikir, bilgi ve espriyi hazine gibi serer.
Coştuğu zaman…
Kelime cambazlığı ile dil ustalığı arasında öyle bir çizgide oynar ki…
Düşündükten sonra değil, güldürdükten sonra düşündürür.
* *
Bu özelliklerinden ötürü…
Mesleğimizin anıt isimlerinden Rahmetli Uğur Mumcu’nun gazetedeki köşesine yerleşti;
Yaşayan en baba gazeteci İlhan Selçuk’un özel kalemi oldu.
Yazarlık için 40 yaşını hedefledi;
32’sinde Cumhuriyet’in birinci sayfasına oturdu.
Yetmedi, 23 kitabı bu dar zamanda okurun önüne koydu.
Dünyayı, sayfalara sığdırdı.
Kıtaları dolaştı, kalemiyle her ülkenin rehberi oldu.
Böyle olunca…
Kıskanmamak mümkün müdür?
* *
Tam bir kitap kurdudur.
Odasında değil oturacak, dayanacak yer bulamazsınız.
Sıradan insandır ama…
Sıradan gazeteci, sıradan aydın değildir.
Bu derinliğinden ötürü siyasete çekilmek istenmiş;
Elinin tersiyle itip, “Gazeteci kalacağım” demiştir.
* *
Hep savunmuştur.
“Gazeteci yaşadığı çağın tanıdığıdır…”
Şimdi sanığı oldu.
İnanıyorum ki; hukuk ve adalete karşı güvenini kaybetmedi.
* *
Son mesajında demişti ki:
“ Şu anda yalnız kalıyorum…
İçerideki yalnızlık önemli değil,
Dışarıda yalnız kalmak ölüm…”
* *
Balbay… Bal gibi Bay.
Dün meslektaşların olarak toplandık.
Senin için… Seni konuşmak, desteğin olmak için.
Gördüm ki…
Böyle sevgi tablosu dostlar başına.
**************************
Erdal İZGİ