content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

10 Ağu

Mesele Sosyolojik (II)

Din, ahlâk, hak, adalet, hukuk, manâ, evrensel mutluluk ve zenginlik düşmanı Yahudi mason orijinli Siyonizm misyonerleri (Marx, Engels, Freud v.d.) tarafından bu süreçte (1789 - 1945) insanlık gafil avlanmış, neredeyse bütün dünyayı saran devasa bir ekonomik-sosyal ve psikolojik (sosyometrik) çürüme yaşanmış; Bir asrı aşan salt maddeciliğin bedeli, en temel (minimal) yapı "aile" tarafından en ağır surette ödenmiştir. Sonuç: Çok ağır travma, katarsis, sosyal şizofreni, insani değerlere darbe ve deformasyondur. [Travma: Birey üzerinde beden, akıl ve ruh açısından önemli, vahim ve kalıcı olabilecek derecede olumsuz etkiler ve izler bırakan yaşam biçimi; Deformasyon: Şekil bozukluğu, biçimsizleşme, mutasyon; Katarsis: Önceden yaşanmış travma yaratan olayların tekrar hatırlanarak heyecan boşalımıyla rahatlama yöntemine denir. Kavram genelde arınmayı, temizlenmeyi, çok çeşitli türden gerilimleri sona erdirmeyi ve rahatlama süreçlerini kapsar.)

Başka bir anlatım ve açılım:

Kurulan - kurdurulan bu sahte düzenin sadece mekanik bir çalışma temposu vardır.
Sadece kendisine sunulan resimde gizli kodlara bağlı olarak işler. Günümüzün kirli medyası ve diğer etki ajanları buna örnektir. Bunlar doğruları, 'yanlış' formatlarına dürüp, sarıp sarmalayarak' satarlar. Kendilerine doğrular adına biriktirdikleri yanlışları dengeleyecek iyi, güzel ve doğruları kalmadığından, insanların isyanıyla karşı karşıya kalmışlardır. Zira her şey, 'kendi zıddı ile kaimdir' kaide ve kavramıyla varlık âleminde anlam kazanır. Zıtlardan birisi yok ise, çok geçmeden diğeri de yok olacak demektir. Aslında küresel dünyanın vahşi aktörleri, bu doğal ve dengesel döngü (zıtların çatışması) sürecini yaşamakta; Yaşamın doğal denge ve müesses düzenlerini, saldırıp yakıp yıktıkça, aynı şiddette kendileri de yok olmaya doğru giderler. Süreçte güç kaybettiklerini anladıklarında, kaybederken de kazanma yollarını aramaya ve sahneye yeni oyunlar sürmeye başlarlar. Hakikatte bu olay ve olgular, yanıltıcı gölgeler âleminin gerçekleridir. Asıl idealar âleminin gerçeklikleri bundan tamamen farklıdır.

Evrensel bağlamda düşündüğümüz takdirde bu oluş; eşi emsali az görülen bir gericilik, ekonomik, sosyal, siyasal ve ahlâki çöküş, apaçık irtica ve en hakiki yobazlıktır. Bedeli 1., 2. Dünya Savaşları, Osmanlı İmparatorluğunun insanlık, ahlâk ve hukuk dışı yol ve yöntemlerle Parçalanması, geleneksel (doğal) stabilizatörlerin alçakça imhası, vahşi kapitalist-emperyalist politikaların bütün dünyayı ahtapot gibi sararak, esaret ve sömürü kıskacına alması biçiminde tezahür etmiş; Yanı sıra: Canlı cansız bütün varlıkları içeren bir çevre katliamına yol açmış, doğal -natura- ve ekolojik denge bu iğrenç ve insanlık dışı kin-ihtiras ve kaprisle katledilmiş; denizler, nehirler, dereler, göller kirletilmiştir.
Ayrıca pek çok akarsu ve göl kurutulmuş, ozon tabakası delinmiş, ziraat, tarım-orman alanları (verimli topraklar, ağaçlık alanlar ve ormanlar yeşil/yaşamsal örtü) süratle yok, tahrip ve tarumar edilerek insanlık: Cehalet, açlık, yokluk, yoksulluk ve ardı arkası kesilmeyen afet, felâket, hastalık ve savaşlara mahkum edilmiştir.

Öyle ki; İnsanlık düşmanı kapitalist-emperyalist çıkarlarını korumak ve sürdürmekle görevli yazılı ve görsel medya bu süreçte; objektif haber, orijinal bilgi ve tarafsız yorumdan çok, yoğun manipülâsyon içerikli, biyolojik ve nükleer silah tesirli haber bombardımanlarının temel etki alanı, aksi istikamet ve dengesel yayılma işlevini görür. Bu süreç, adeta ateşlenen bir konvansiyonel silahın geri tepme mekanizmasının oluşturduğu etki alanına benzemektedir.

İleriye doğru ne kadar etkili atışlar yapılırsa o derece geriye doğru genişleyen tepkime alanları, yani enerji boşalması gerçekleşir. İnsanların toplumsal ve bireysel hafızası benzer şekilde, bir yandan hızla manipüle haberlerle doldurulurken, diğer taraftan hızda, veri kaybına maruz kalmaktadır. İşin vahim tarafı, bu giriş-çıkış kontrolünün dahi elimizde olmayışıdır.

Böylece silinen toplumsal ve bireysel hafıza, realist felsefenin ön gördüğü gibi, boş bir levhaya dönüşmekte ve bu "boş levha" oyunu kuranlar tarafından fazla bir emek sarf etmeden doldurulmaktadır. Şüphesiz bu yolla doldurulan bireysel ve toplumsal hafıza objektif bilimi ve toplumsal/ bireysel geçmişi hatırlayamayacak ve sadece kendisine yüklenen verilere dayalı bir çalışma düzeni kuracaktır. Bu, travmanın öteki ve karanlık yüzüdür.

Etiketler : , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank