Meme Kanseri Taramaları Boşuna mı Yapılıyor?
Mamografi incelemelerinde meme dokusu “yoğun” bulunan kadınlarda kanser riskinin daha yüksek olduğu ve bu kadınlarda yoğun dokunun tümörün görüntülenmesini zorlaştırabileceği için kanser teşhisinin de zor olduğu bilinir.
Meme dokusu yoğun bulunan kadınlara, ultrason ve MR gibi ilave incelemeler yapılarak mamografi ile atlanmış olabilen tümörlerin teşhisine çalışılır.
Annals of Internal Medicine isimli tıp dergisinde yayınlanan yeni bir araştırma, mamografilerde yoğun doku tespit edilen kadınların hepsinde kanser riskinin çok yüksek olmadığını gösteriyor.
Çalışma, 2002-2011 tarihleri arasında, 40-74 yaş arasındaki 365.426 kadına ait 831.455 dijital mamografi taraması görüntüleri üzerinde gerçekleştirildi.
Araştırma neden yapıldı?
Araştırmanın amacı, yoğun meme dokusuna sahip kadınlarda özel bir grubun daha yüksek meme kanseri riskine sahip olup olmadığının belirlenmesiydi.
Kadınların meme yoğunluklarının derecelendirilmesiyle beraber bunlarda 5 sene içindeki kanser riski “online” bir cetvelle ölçüldü.
Bu cetvelde kadının yaşı, ırkı, meme yoğunluğu, daha önce meme biyopsisine gerek duyulup duyulmadığı ve anne, kız kardeş veya çocuğunda meme kanseri olup olmadığı değerlendirildi.
Mamogram yapıldıktan sonraki 12 ayda kaç kadına invazif meme kanseri (interval kanser) teşhisi konduğu belirlendi.
Bu cetvele göre, 5 senelik risk %1.66’ dan azsa “düşük” ve %4’ den fazla ise “çok yüksek” olmak üzere beş risk derecesi belirlendi.
Kanser riskinin iki grupta çok yüksek olduğu –her 1000 mamogramda 1’ den fazla kanser- görüldü.
Bir grupta 5 senelik kanser riski %1.67’ veya daha fazla olan ve ileri derecede yoğun meme dokularına sahip kadınlar vardı.
İkinci grupta ise, 5 senelik riski 2.5 veya daha fazla olan ve mamografide “heterojen” yoğunluk tespit edilen kadınlar bulunuyordu.
Mamografiye ilave olarak yapılacak tetkiklerden en çok fayda görecek olanlar bu iki gruptakilerdi.
Araştırmacılar bu sonuçları, yoğun meme dokusu teşhis edilen kadınların yarısı kadarında kanser riski düşük olduğu, yüksek olanların sadece yüzde 24’ ünün ilave tetkiklerden faydalanabileceği, genel olarak da yoğun dokuya sahip olanlar dahil mamografi yapılanların sadece yüzde 12’ sinde ilave tetkiklere ihtiyaç olabileceği şeklinde yorumluyorlar.
1 kanser teşhisi için 1.124 tetkik gerekiyor
Mamogramlarda yoğun doku tespit edilen 100 bin kadının hepsine de ilave incelemeler yapıldığında bunların 89’ unda “interval kanser” (normal bir mamografiden sonra 12 aydan daha önce invazif kanser) bulunacağı, bunun da bir kanserin tespiti için 1.124 testin yapılmasını icap ettireceği sonucu ortaya çıkıyor.
Buna karşılık ilave testler bu araştırmada olduğu gibi sadece çok yüksek riske sahip grupta yapıldığında ise bunların sadece 24.294’ ü için gerekeceği, 35 interval kanser teşhis edileceği, bir kanser teşhisi için 694 incelemenin yapılması gerekeceği ama kanserlerin %50’ sinin de atlanacağı anlaşılıyor.
Mamografide tümör nasıl görülür?
Yoğun meme dokusu olanlarda glandüler veya bağ dokusu oranı yüksektir ve bunlar mamogramlarda tıpkı tümörler gibi “beyaz” görüntü verirler.
Yoğun olmayan memelerde yağ fazladır ve bu ise “siyah” görüntüye sebep olduğundan tümörün görülmesi daha kolay olur.
Meme yoğunluğu, sadece mamografi ile değerlendirilebilir ve “hemen hemen tamamen yağdan” “ileri derecede yoğuna” olmak üzere dört kategoriye ayrılır.
Araştırmadan öğrendiklerimiz
BİR: Yoğun meme dokusu tespit edilen kadınlarda meme kanseri riski tümünde değil ancak yarısında yüksektir.
İKİ: Ultrason ve MR gibi ilave tetkiklerin büyük bir kısmı gereksiz yapılıyor.
ÜÇ: Meme kanseri riskinin sadece yoğunluğa göre belirlenmesi doğru değildir; riski artırabilen diğer faktörler de mutlaka hesaba katılmalıdır.
Gelelim neticeye
Mamografilerin tüm kadınlara uygulanmasının faydadan çok zarar verebileceğini gösteren çalışmalar giderek artıyor.
Bu çalışma da ilave tetkiklerin büyük kısmının gereksiz olduğunu ortaya koyuyor.
Mamografi ve ilave tetkikler sayesinde meme kanseri teşhislerinin arttığı doğrudur ama bunların “yanlış pozitif” sonuçlara, gereksiz kemoterapi, radyoterapi ve ameliyatlara yol açtığı, bu “aşırı teşhis” ve “aşırı tedaviden” birçok kadının zarar gördüğü de unutulmamalıdır.
Zaten mamografi taramalarından önce, taramanın faydası yanında zararlarının kadınlara açık ve net olarak anlatılmasının ve herkesin değil onay verenlerin tarama programına alınmasının daha uygun olduğunu savunan uzmanların sayısı giderek artıyor.
Bu araştırmanın, ilave tetkiklerin giderek artan faturası karşısında zor duruma düşen “sigorta şirketlerinin” çok hoşuna gideceğine ve bunların masrafını ödememek için eline koz geçtiğine ama bu tetkiklerden “nemalanan” grubun buna şiddetle karşı çıkacağına hiç şüphe yok.
Sağlık harcamaları ülkelerin ekonomilerini ciddi şekilde sallıyor!
Kaynak: