content

ikradan-mahyaya-aydinlanma

18 Şub

Mela Hasan Amcaya Özgürlük

Hukuku yorum ve ictihatlarıyla bu hale getirenlerin vebali çok ağırdır. Mela Hasan gibi asla şiddeti esas almayan birisine yargı bu cezayı reva görüyor ise ve birileri de başka ülkelerden savcı-hâkim istemeye kalkarsa hiç şaşırmam.

Mela Hasan olayına döneceğim, ama önce yargının içinde bulunduğu çarpıklığa bakalım. Çünkü son olup bitenler yargıya olan güvenimizi yerle bir etti. Ülkede yolsuzluk yok demiyorum, her zaman olmuş, ama “yolsuzluk operasyonu” dedikleri 17 Aralık süreci bir kalkışmadır, hem de başbakan Tayyip Erdoğan’ın şahsında ülkeye kastedilen bir kalkışma ve bir operasyon. Çünkü “operasyonun savcısı da, polisi de ‘imama’ tabi, yeminliler grubundan” elemanlar. Dolayısıyla Cemaatin sahiplendiği “yolsuzluk soruşturması” başsavcı vekili olan böyle bir savcının yürüttüğü bir davaya güvenmem için bir sebep yok:

28 Şubat post-modern darbe sürecinde başı çeken savcılardan biri daha 17 Aralık kinci ve kirli operasyonunun savcısı çıktı; Ali Cengiz Hacıosmanoğlu.

17 Aralık operasyonunu koordine eden İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Ali Cengiz Hacıosmanoğlu’nun 28 Şubat sürecindeki en vahim kararlarından bir tanesi de Salih Mirzabeyoğlu ile ilgiliymiş. Okuyalım:

28 Şubat döneminde görülen İBDA-C davasında duruşma savcısı hiçbir delil göstermeksizin peşin hükümle Salih Mirzabeyoğlu’nun idamını talep etmiş…” Bu davaya Metin Çetinbaş başkanlık ediyor ve dönemin savcısı olan Ali Cengiz Hacıosmanoğlu’nun bu idam talebi oy birliği ile kabul ediliyor.

Peki, bu savcının idam talebindeki gerekçesi neymiş?

“Salih İzzet Erdiş (Salih Mirzabeyoğlu) Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 2. Maddesinde belirtilen laiklik ilkesine aykırı bir devlet kurmak istemiş!” İstanbul 6 No’lu Devlet Güvenlik Mahkemesi Heyeti de savcının mütalaasına dokunmadan, “Sanık Salih İzzet Erdiş’in TCK 146/1. Maddesi gereğince cezalandırılmasına karar veriyor.

Buyurun siz bunlara güvenin bakalım.

Bizim “ömrübillah güvenmeyeceğiz” dediğimiz yargı bu yargıdır.

Hükümet ÖYM’leri kaldırmakla yetinmemeli, CMUK ve diğer pek çok alanda yeni düzenlemelere gitmeli. Öyle basit konularda öylesine ağır cezalar verilmiş ki akıllara ziyan.

Şimdi yukarda değindiğim çok yakın bir büyüğüm Çetin Yıldırım (Mela Hasan) düşüncesinden dolayı ve yazı yazdığı için 12,5 yıla mahkûm edildi. Yıllardır şeker hastası, tansiyon ve kalp hastası, üstelik 70’i çok aşan yaşıyla bu değerli âlimi cezaevinde tutmak hukukla bağdaşır bir durum değil. Ben Mela Hasan amcayı çok iyi tanıyor ve her konuda aynı düşünmesek de ondan çok istifade etmiş bir küçüğüyüm. Eğer bugün şiddetten uzak, insan haklarına saygılı bir fikriyata sahip isem bunu babamdan sonra ona borçluyum. Genç yaşımızdan itibaren şiddetten uzak durmamızı, çok ve mukayeseli okumamızı öneren bir âlimdi.

Sözlerini, yazdıklarını beğenmeme hakkına sahipsiniz, daha geçen ilkbaharda bir taziyede karşılaşmış ve demokrasi konusunda derin bir sohbete dalmıştık. Kendisi gibi düşünmediğimi söylediğimdefarklı düşünmek en doğruyu bulmaya götürürdiyerek “en doğruyu” bulma derdindeydi Mela Hasan amca. Şimdi onu sadece farklı düşünceleri yüzden bu yaşına rağmen dört duvar arasına gönderiliyorsa bir çarpıklık var demektir.

1982 darbe anayasasına RED için cansiperane çalışan, rahmetli babamla sürgüne gönderilen bu âlim insan yıllardır İstanbul’da tedavi görmekteydi. Mela Hasan amca hiçbir zaman şiddeti, terörü tasvip etmedi, edenlerle de olmadı. Yıllar öncesinin brifingci yargısının hüküm ferma olduğu dönemlerde verilen bu ağır cezanın onanması vicdan sahibi herkesi rahatsız etti.

Türkiye, taraflı yargı kurbanlarının günahını bitirmek zorundadır. Hukuk katline maruz kalmış bu değerleri bu itham ve cezadan kurtarmalıyız, Sayın Çetin Yıldırım gibi, Mirzabeyoğlu, Yakup Köse ve daha niceleri gibi…

Milli irade daha çok güçlendirilmeli, hukukun üstünlüğü sağlanmalıdır.

14 yaşında Yakup Köse’ye, 70’i çok aşan yaşıyla Mela Hasanlara reva görülenlere yeni düzenlemelerle son verilmeli, halairtica, laikliği yıkma, din devleti kurmagibi soyut ve yoruma açık, modası geçmiş konularda insanlara böyle cezalar vermek Türkiye için olumsuz fotoğraflardır.

Hukuka sızmaları bertaraf edecek, hukukun üstünlüğünü tesis edecek yasal ve anayasal düzenlemeler yapılmalı.

Türkiye bunu başaracak donanıma, siyasi idareye ve dinamizme sahiptir.

Twitter: @ahmetay_

 

Etiketler : , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank