Mehmet Nuri Parmaksız ve İlhan Akın’dan:Mahşerin Esrarı
İki isim ve imza, Mehmet Nuri Parmaksız ve İlhan Akın’ın, merkezi Ankara’da bulunan Akçağ yayınlarının 1068.kitabı-yayını olarak günyüzü gören 223 sayfalık “Mahşerin Esrarı” adlı kitap Akçay Roman serisinin 31.olarak karşımıza çıktı, çıkarıldı.
Kitabın ön kapak üzerinde yer alanlardan: Şeyh Galib ile Beyhan Sultan’ın aşkı..Vuslata mahşere erteleyenlere…
Mehmet Nuri Parmaksız, “Değerli dost, İsa Kayacan hocama, mahşerde ve sevdada en güzelini yaşaması dileğiyle 27.07.2012” cümlesiyle imzaladığı kitabın ilk sayfalarında, Mehmet Nuri Parmaksız ve İlhan Akın biyografileri yer alıyor.
,
Mehmet Nuri Parmaksız İstanbul’da doğmuş. İlhan Akın 1963 yılında Düzce’nin Mucurlu köyünde doğmuş.
Ortak kitaplarda, ortak yayınlarda nasıl çalışılır? diye bir soru ortaya konulsa, herhalde cevap: Ortaklar otururlar, ortaya koyacakları eser için şunu şuraya koyalım, bunu alalım, şunu almayalım, cümleler, bölümler üzerinde anlaşırlar. Ortak eser günyüzü görür, ortaya çıkar, diye düşünüyorum.
Vuslatı mahşere erteleyenlere, iç kapak başlığından sonra söze başlıyorlar.
Başlangıç cümleleri: Uykusuzluktan kan çanağına dönen gözlerine, bu sabah da çok başka görünüyordu gençliğini geçirdiği mahalle. Biliyordu ki bir sözle, bir bakışla, bir sesle, geçmişe ait ne varsa, seriliverdi insanın gözlerinin önüne.
Siyah, küçük taşlarla döşenmiş ve her taşı, üzerinden geçenlerin anılarıyla eskimiş Arnavut kaldırımında hızlı hızlı attığı adımlar, onu biraz daha yaklaştırıyordu akşamdan beri hayalini kurduğu yere..
Anlatım, böyle başlıyor, böyle devam ediyor. Parmaksız ve Akın’ın ortak görüşleri, ortak cümleleri bunlar efendim.
Yer yer, şiirleştirilen, şiirlere yer verilen “Mahşerin Esrarı” bir anlatım bütünlüğü, zenginliğiyle karşımıza çıkıyor. Sayfa 153 ve 154’e baktığımızda, anlatım paragrafında gördüklerimiz:
Elindeki mektubu gizleyip yeleğinin cebine sokuşturdu aceleyle. Bir gül dalının altına bırakıverdi kendini gül bahçesinde. Elindeki zambağı kokladı durdu saatlerce. Sonra cebinden çıkardığı kalemi, izdivaç etti yanından hiç ayırmadığı defterine. Beş ayrı dörtlükten meydana gelen şiirin ilk dörtlüğü:
Ey nihal-i işve bir nevres fidanımsın benim,
Gördüğüm günden beri hatır-nişanımsın benim,
Ben ne hacet kim diyem ruh-ı revamsın benim,
Gizlesem de aşikâr etsem de canımsın benim..
223.sayfadaki bitiş bitiriliş cümleleri: Hayret, Aşk’ı almış, doğruca ve Hüsn’e götürmüş. Bir anda bilinmezlik ve sır perdeleri açılıvermiş ve Aşk Hüsn diye birinin olmadığını, Hüsn’ün ta kendisi olduğunu anlamış. Sonunda Aşk, şk’a kavuşmuş. Yani kendine kavuşup kendini bulmuş.