Meeting Müslümanlığı
Bir defa evrenseldi tüm insanlığa hitap ediyordu.
Tırnak kesme adabından , devlet yönetimine , ticaret hukukundan aile ilişkilerine kadar hayatın her alanı bizzat Peygamberimizin uygulamaları ve o uygulamaların altında mühür anlamında Kuran Ayetleriyle belirlenmişti.
Belirli bir ibadet mekanı yoktu, temiz olan her yerde ibadet edilebiliyor, namaz kılınabiliyordu.
Belirli zamanlar değil tüm zamanlar, belirli insanlar değil tüm insanlar değerliydi.
Yüce Yaratıcının tüm isimleri değerliydi, şu isim İsmi Azam denilemezdi.
Ama esmadan birisi ismi azamdı.
O isim gizlenmişti çünkü diğer isimler ihmal edilmemeliydi.
Zira her insanın ismi azamı da farklı olabilirdi.
İslam’da Hz. Hızır mefhumu tüm insanları değerli kılmak içindi.
Siz kime hayatınızın tüm alan ve zamanlarında Hz. Hızır muamelesi yaparsanız o sizin ‘Hızır’ınız olabilirdi.
Kadir Gecesi de tüm geceler içerisinde gizlenmişti ki diğer gecelerde kıymetli olsunlar diye.
Sizin Kadir Gecesi diye değer verdiğiniz her gece sizin Kadir Geceniz olabilirdi.
Peygamberimiz Kadir Gecesi için Hz. Aişe Validemize tavsiyesi çok kısa ve netti.
‘Allah’ım sen aff edicisin, affetmeyi seversin beni de affet’
Biz bu duayı her namazda yapıyoruz , yapabiliriz.
Allah Resulü;’İbadetin az da olsa devamlı olanı makbuldür’ buyurdu.
Dini sadece camiilerde, Ramazanlarda, Kadir ya da diğer kandil gecelerine tahsis etmeye ben ‘meeting müslümanlığı’ diyorum.
Nafile olan teravih namazının farz olan beş vakitten daha çok taraftar topladığı bir din algısı içerisindeyiz.
Kadir Gecesi diye ilan edilen gecede fotoğrafta görüldüğü üzere toplanan Müslümanlar ertesi gün nereye gittiler acaba ???
Siz tüm yılın sevabını bir gecede verirseniz, ya da tüm yılın günahını bir gecede silerseniz (halk öyle anlıyor,algılıyor) ertesi gün vatandaş camiiye neden gelsin ki ???
Günah ya da sevap tan Kadir Gecesinden kalan-kaçan olursa onları Cuma günü ya da diğer kandilde garantili bir şekilde kazanacağına ya da affettirdireceğine inanan Müslüman neden beş vakit namaz kılsın ki ???
Camiilerin tamamen kişisel çoğu nafile ibadetlere tahsis edildiği çok sert sınırlarla belirlenmiş belli zaman ve mekanlara yığılmış diğer zamanların boşaltıldığı bir ‘meeting müslümanlığı’ yaşıyoruz.
Diyanet İşleri Başkanlığı yetkililerine önerim; Peygamberimizin mescidini, ashabı suffesiyle , sadeliğiyle, mahallenin tüm sosyal, kültürel ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde A.B.C,D,E tipi olarak pilot projeler yapması.
Dini belli zamanlara ve mekanlara tahsis etmeden mümkün olduğunca 7/24 zamana ve mekana yayan gerçek dini hayatı insanımıza uygulayarak anlatmak DİB, İlahiyat Fakülteleri ve İHL’lerin görevi.
Onlar bu işi yaparken kabuklarını kırıp, iletişim, halkla ilişkiler, psikoloji, , pedogoji, sosyoloji, mimari , güzel sanatlar, konservetuar gibi ilim dallarını da aktif olarak kullanmalı.
Bu zikrettiğim alanlarda Kamu, Yerel Yönetim ve STK’larla mutlaka ortak çalışmalar yapmalı, onlara alan açmalı, alan bırakmalıdır.
Aksi takdirde biz dindarlık konusunu tartışamaya devam ederiz.
DİB, İlahiyat ve ,İHL toplumun bu zaruri ihtiyaçlarını karşılamada yetersiz kalırsa başka kurumlar haklı olarak ve durumdan vazife çıkararak halkın ihtiyaçlarını karşılayacaktır.